Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşmasının bugünkü bölümü tamamlandı. Duruşmaya yarın devam edilecek.

Duruşmada bugün neler yaşandı?

8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi. Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.

Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu. Baba Arif Güran, "müşteki", 1'i tutuklu 3 kişi "tanık", Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı. Kimlik tespitlerinin ardından 1'i tutuklu 3 kişinin "tanık" olarak dinlenilmesine geçildi.

"Salim 'Bu saat kız kaybolma saati midir?' diyerek gitti"

İlk olarak amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A. adli gözlem odasından tanık olarak dinlendi. R.A, olay gününe ilişkin, şunları söyledi: "Tarlaya gittik. Salim Güran da tarlaya geldi. Saat 08.00-09.00 gibi geldi yanımıza. Bir saat kaldıktan sonra gitti. Daha sonra 15.00-16.00 gibi Salim tarlaya yanımıza geldi. Oturduk biraz, çay yaptık. Babamı aradı Salim. Babam da kendisine yemek yiyip geleceğini söyledi. Salim Güran ile çay içerken babam yanımıza geldi. Salim Güran her gün nasılsa o gün de öyle görünüyordu. Daha sonra Salim üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı. Kıyafetlerinin kirli olduğunu söyledi. Akşam 18.00 gibi de ben, Salim ve babam yemek yapıp yedik. Birisi Salim Güran'ı o sırada aradı. Kim olduğunu hatırlamıyorum. Kız kaybolmuş dediler. Salim 'Bu saat kız kaybolma saati midir?' diyerek araca binip gitti babamla. Onlar gidince ben ve kardeşim tarlada kaldık."

Duruşmada, Salim Güran ile telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtları da dinletilen R.A, "Mısır tarlasındaki fıskiyeler yere düşüyor. Onu konuşmuşuz. Orada bir fıskiye düşmüş. Onu söylemiş. Olay günü mü konuştuk, hatırlamıyorum. Sadece o gün değil her zaman arardı" dedi. Mahkeme başkanının, "Tutuklandığında tutulan bir tutanakta Salim'e küfrederek, 'Senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım Salim geldiğinde kıyafetleri kirliydi, ayakları ıslaktı' diyerek ağlamışsın. Neden böyle yaptın?" sorusu üzerine R.A, "Komutanlar karakolda sorduğunda ayakları ıslak olduğuna dair sorularına yok demiştim. Ben böyle bir şey demedim. Salim'in ayaklarına fazla bakmadım ama normaldi. Fazla dikkatimi çekmedi" beyanında bulundu.

Mahkeme başkanının "Kaçak elektrik için kullandığınız bir alet mi var?" diye sorması üzerine kaçak elektrikle ilgili bir şey bilmediğini öne sürdü. Mahkeme başkanının, "'Salim 15.00-16.00 gibi yanımıza geldi.' dedin. 15.52 gibi telefon görüşmen oldu. Neden yanında olduğunu söyledin?" sorusunu ise R.A, "Salim Güran bir kez kıyafetini değiştirmek için eve gidip geldi. 15 dakika sürdü. Bu saat 18.00 gibiydi." karşılığını verdi. Savcının, "Salim ile 15.52'de telefon görüşmeni hatırlıyor musun? Babanı iki kez aramış. Buna ilişkin ne diyorsun?" diye sorması üzerine R.A, "Salim 15.00-16.00 gibi yanımdaydı. Hatırlamıyorum. Tahmini olarak söylemişim. Saatleri net hatırlamıyorum." dedi. Mahkeme başkanının, "Salim yanına geldikten sonra ne zaman aradı?" sorusuna ise "Yanıma gelir gelmez babamı sorarak aradı" ifadesini kullandı. Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in, "Sana soruşturma aşamasında herhangi bir telkinde bulunuldu mu? Saatler konusunda kimse sana uyarılarda bulundu mu?" sorusuna ise R.A, "Kimse bana bir şey söylemedi. Saat konusunda kimse uyarıda bulunmadı" dedi.

"Karakolda bir kez ağladım"

R.A, Eren'in, "Tarlada baban ve Salim'in dışında başka kimseyi gördün mü?" sorusuna da "Köyden birileri vardı. İnek ve hindilerini getiriyordu. Ben ve küçük kardeşim vardık. Birkaç kuzumuz vardı. Kardeşim ona bakıyordu." yanıtını verdi. Eren'in, "Salim kıyafet değiştirmek için mi gitti? Üzerindeki kıyafetleri hatırlıyor musun?" sorusuna R.A, kıyafetleri net hatırlamadığını belirtti. Avukat Aydın Özdemir'in, "Tutuklandığında ağlaman, bağırman oldu mu?" sorusu üzerine R.A, karakolda bir kez ağladığını belirtti. R.A, Özdemir'in "Salim Güran saat 16.00-18.00 arasında uzun süreli yanınızdan ayrıldı mı?" sorusuna, "15.00-16.00 arası yanımıza geldi. Uzun bir süre yanımızdan ayrılmadı." karşılığını verdi.

Mahkeme başkanının, "Olay günü elektrikçi hiç yanınıza geldi mi?" sorusu üzerine R.A, hatırlamadığını ileri sürdü. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların, "Olay günü Salim Güran senin kız kardeşlerini hiç eve bıraktı mı?" sorusu üzerine R.A, "Olay günü böyle bir şey olmadı. Olaydan 1-2 gün önce bıraktığını hatırlıyorum." beyanında bulundu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların, "Salim ile telefon görüşmesinde sen neredeydin?" diye sorması üzerine R.A, yukarıdaki tarlada olduğunu öne sürdü. Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın, okuma yazma bilip bilmediğini sorması üzerine R.A, "Okumam ve yazmam normal." dedi.

"Olay günü olabilir de olmayabilir de"

Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun "Olay günü akşama doğru 'DEDAŞ'tan görevliler geldi' şeklinde baban Salim'i aradı mı?" şeklinde soru yöneltmesi üzerine R.A, "Olay günü olup olmadığını hatırlamıyorum. Daha önce bir araç geldiğinde babam aramıştı. Olay günü olup olmadığını bilmiyorum. Çingeneler de gelip gidiyordu." ifadelerini kullandı. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş'ın olay günü öğleden sonra hangi tarlada olduğunu sorması üzerine R.A, Salim Güran yanına geldiğinde 'yukarı tarla' olarak belirttiği yerde olduğunu, orada kaldığını ileri sürdü. R.A, Ataş'ın "Aşağı tarlada tümsek tepe gibi bir yer var mı?" sorusuna, bildiği böyle bir tümsek tepe olmadığını belirtti.

Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın "Salim Güran'ın kayınpederini tanıyor musun?" sorusu üzerine R.A, o kişiyi tanımadığını öne sürdü. Eryılmaz'ın olay günü Salim Güran'ı kayınpederinin çiftliğine gidip gitmediğini sorması üzerine R.A, "Ben ve Salim bir kez çiftliğe gittik, orası olabilir, bilmiyorum. Olay günü de olabilir olay günü olmayabilir de. Fıskiyeleri bırakmak için gittik. Mahfuz diye biriyle konuştu. 'Mahfuz ineklerin pisliğini buraya bırak' dedi. Saati de hatırlamıyorum" yanıtını verdi.

Sanık avukatının videoyla ilgili talebine ret

Duruşmada, adli gözlem odasından tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A'nın dinlenilmesinin ardından mahkeme başkanı tarafından bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin görüntünün izleneceği belirtildi. Bunun üzerine sanık avukatı Mustafa Demir söz alarak, "Celse arasında hukuksuz bir şekilde video geldi. Bu nedenle bu konuda işlem yapılmamasını talep ediyoruz" dedi. Mahkeme başkanı, söz konusu görüntünün Erhan Güran'ın evine taktırdığı kamera görüntüsü olduğunu, bir ihbar üzerine görüntünün Diyarbakır Barosu'na geldiğini ve baronun görüntüyü mahkemeye sunduğunu hatırlattı.

Ortada bir muğlak durum kalmaması için görüntünün dosyaya eklediklerini ifade eden mahkeme başkanı, sanık avukatının talebinin reddine karar verdiklerini bildirdi. Duruşmada, daha sonra Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunduğu 8 Eylül'den bir gün önce Tavşantepe Mahallesi'nde amca Erhan Güran'ın evinin bahçesinde bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin kaydedilen görüntünün bir kısmı izlendi.

Bağcılar'da silahlı saldırıda 2 kişi yaralandı Bağcılar'da silahlı saldırıda 2 kişi yaralandı

"Bana vurdular, gömleğimi yırttılar"

Görüntünün ardından Tavşantepe Mahallesi'nde çobanlık yapan Ahmet A. (33) tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanının, "Görüntüde yer alan kişi sen misin?" sorusu üzerine Ahmet A, görüntüde yer alan kişinin kendisi olduğunu belirtti. Mahkeme başkanının, "Ahmet bey sizi neden çağırdılar?" sorusuna Ahmet A, "Erhan ağabeyin evine beni çağırdılar. Bana, 'Sen de dışardasın, çobanlık yapıyorsun, bir şey gördün mü?' dediler. Yabancı araba hiç görmedim." beyanında bulundu.

Mahkeme başkanının, "Narin'i olay günü gördün mü?" sorusuna Ahmet A, Narin'i görmediğini ileri sürdü. Mahkeme başkanının, "Sana neden inanmıyorlar, seni arka tarafa çektiler, ne yaptılar?" sorusuna Ahmet A, "Bana vurdular. Karnım direğe çarptı. Gömleğimi yırttılar." diyerek ağladı. Mahkeme başkanının, "Kız muhabbeti nedir?" sorusu üzerine Ahmet A, şöyle konuştu: "Kız görmedim. Enes'in (Narin'in ağabeyi) kızla birlikte olduğuna şahit olmadım. Namusum ve şerefim üzerine kimseyi görmedim. Ahırda bile kimseyi görmedim. Ahır zaten uzaktadır."

Başkanın, "Enes'in kız getirdiğini gördün mü, olaydan sonra kimse sana baskı yaptı mı?" sorularını Ahmet A, "görmedim" ve "yok" şeklinde yanıtladı. Mahkeme başkanının, "Seni neden çağırdılar?" sorusu üzerine Ahmet A, "Hayvanları otlatıyorum. Güran ailesinden bazıları bana 'gel' dediler. Ben de hayvanların işlerini bitirdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp gittim. Ne için gittiğimi de bilmiyordum" ifadelerini kullandı. Başkanın, "Savcıya bir şey söyleme diye tehdit ettiler mi?" sorusunu Ahmet A, "Bana bir şey söylemediler." diye yanıtladı.

"Salim ve Nevzat kardeş gibiydi"

Savcının, "Güranlarla alakalı bir iletişimin var mı, Salim, Yüksel, Enes ve Nevzat' tanıyor musun?" sorularını Ahmet A, "Güranlarla bir işim yok. Köylümüz olduğu için tanıyorum." şeklinde cevapladı. Savcının, "Salim ile Nevzat'ın arası nasıldı?" sorusu üzerine Ahmet A, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın kardeş gibi olduklarını kaydetti.

Savcının, "Çağırdıklarında beni de döverler diye korktum' demişsin" ifadesini kullanması üzerine Ahmet A, "Erhan ağabeyler belki beni de döverler diye korktum. Çünkü kızları kaybolmuş diye" dedi. Savcının, "Seni dövmek için kimler arkaya götürdü?" sorusu üzerine Ahmet A, şu ifadeleri kullandı: "Kurtuluş, Salih, Ömer ve Baran götürdü. Dövdüler. Ben ne ise doğru söylüyorum. Bir şey bilmiyorum. O günden sonra ben de çok üzüldüm. Yemek yiyemedim. Ben çoban olduğum için çok dolaşırım bölgede. Bir şey görüp görmediğimi soruyorlar."

Savcı: Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum, Enes ismi çok geçiyor

Savcının, "Enes'i sana çok soruyorlar. Neden duymadım diyorsun? Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok geçiyor." sorusu üzerine Ahmet A, "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum ki. Bana, 'Enes'i gördün mü?' diyorlar. Ben, Enes'i nereden göreceğim. Sabah 06.00'da gidiyorum. Akşam dönüyorum. Çobanım. Kimseye zararım olmaz." diye konuştu. Avukat Nahit Eren'in, "Narin'i öldürüldüğü gün herhangi bir araç gördün mü? Hayvanları dereye götürdün mü?" sorusunu üzerine Ahmet A, hayvanlarını dereye götürmediğini ve araç görmediğini savundu.

"Şerefsiz Enes diye söylemleri duydun mu?"

Eren'in, "Toplantıda hakaret ve küfürleri duydun mu, sana edildi mi?" sorusunu Ahmet A, "Hayır, bana böyle bir laf edilmedi" şeklinde yanıtladı. Eren'in, "Aile, bir cinayetin sebebini sorguluyor. Sana hareketliliği soruyorlar. Başka bir adamı soruyorlar." demesi üzerine Ahmet A, "Hatırlamıyorum. Bilmiyorum" dedi. Eren'in, "Kürtçe soru soruyor. Şerefsiz Enes diye söylemleri duydun mu?" sorusu üzerine Ahmet A, duymadığını iddia etti.

Avukat Eren'in "Erhan elini masaya vuruyor, 'Biz bir şey duyduk. Biz onu buraya getireceğiz. Konuş eşeğin oğlu konuş' dediler." demesi üzerine Ahmet A, ağladı. Ahmet A, "Okumam yazmam yok. Allah'ın fakir kuluyum. Bir şey bilmiyorum. Benden ne istiyorsunuz?" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanının, "Neden sana soruyorlar, hakaret ediyorlar?" sorusu üzerine Ahmet A, "Gücüm yetmiyor. Allah hakkımızı bırakmasın" diye konuştu. Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş'ın, "Suç duyurusunda bulundun mu?" sorusuna Ahmet A, suç duyurusunda bulunmadığını aktardı.

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Enes Güran'ın, "Benim ismimi kim orada kullandı? Hakkımda ne konuşmuşlar?" demesi üzerine Ahmet A, "Bilmiyorum. O kadar insanın arasında sana neden iftira edeyim ki" diye konuştu. Tutuklu sanık Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun, "Adam veya kadın gördün mü?" sorusunu Ahmet A, "Ben trafik polisi değilim ki kimlik sorayım. Kimseyi görmedim" diye yanıtladı.

"İftiralara maruz kalmamak için kamera taktırdık"

Duruşmada, daha sonra tanık olarak amca Erhan Güran'ın dinlenilmesine geçildi. Duruşmada mahkeme başkanının, "Önceki celse evine kamera takmanızı, 'Birileri bir şey yapar, üzerimize atmasın diye tedbir amaçlı taktırdım' dedin. Keşke o zaman toplantı olduğunu söyleseydin." ifadeleri üzerine Erhan Güran, şöyle konuştu: "Kamera taktırmamızın nedeni iftiralara maruz kalmamak için. Ahmet'i (Tavşantepe Mahallesi'nde çobanlık yapan Ahmet A) çağırdım. Köylüyüz, 'Kızımız kayıp bize yardımcı ol' dedim. 'Ben görmedim' dedi. Sonra yanımdan şüpheli hareketler ile kaçtı ve uzman çavuşu çağırdım. Sonra köyün dışına çıktı, hayvanları tek başına gönderdi ve kaçtı. Sonra, 'Gidin çağırın' dedim, eve kaçtı. Ardından bizim aileye, 'Gidin getirin' dedim. Hiç kimseyi görmediğini söyledi. Şüphelendik ve soruları sorduk. Sorduğumuz sorular tamamen kızımızın bulunması içindir. Ailemiz kesinlikle bir senaryo çizmedi ama senaryonun içinde yer aldı. Böyle bir senaryo yok. Çobanı dinlememiz kesinlikle şüpheli hareketlerinden kaynaklıydı."

Mahkeme başkanının, "Neden ilk celse bana çobanı çağırdığınızı söylemediniz? Ona göre işlem yapardık" sorusu üzerine Erhan Güran, "O zaman aklıma gelmedi. Sizden gizlediğimiz hiçbir şey yok. O zaman unuttum. Bize, 'Aile bir şey yapmıyor, sadece çay içiyor' diyorlardı. Biz de bir şey yaptığımızı göstermek için yaptık. Sadece çobanı değil başka kişilere de soru sorduk" beyanında bulundu. Mahkeme başkanının, "Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı suç duyurusunda bulundu. Bu konuya ilişkin sizin daha sonra ifadeniz alınabilir. Buna ilişkin ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine Erhan Güran, "Bizi kızımızı öldürmekle itham etmesinler. Gerekiyorsa idam etsinler. Benim elim çobana değmedi ama birkaç tokat atıldı." dedi.

Savcının, "Çobanı dövmek için arka tarafa gittiniz mi?" sorusunu Erhan Güran, şöyle yanıtladı: "Çoban o sırada 'Ben Erhan'a konuşacağım' dediği için gittim. Orada İsa diye birisini söyledi. Bir iki isim söyledi. Bir kadın ismi söyledi. Biz gittik o kadınla konuştuk. O günü dışarı çıkmadığını söyledi. Çobanın yalan söylediğini söyledi. Gençler ani refleks olarak arkaya götürdüler. Ben sonra kızdım. Belki toplumun içinde konuşmazdı. Orada konuşurdu. Devamını da alamadık. Zaten ondan sonra çoban ile hiç görüşmedik ve onunla konuşmadık. Ben şüphelendiğim için sorduk."

"Kesinlikle kameraya müdahale etmedim"

Diyarbakır Barosu avukatı Gevriye Atlı'nın, "Ahmet'i neden çağırdınız?" sorusuna Erhan Güran, bilinçli olarak toplanmadıklarını savundu. Erhan Güran, "Çobandan bir günde şüphelenmedim. İlk günden beri şüpheli davranıyordu. Sürekli kaçıyordu. Ona soru sormak için çağırdık. Biz de kızımız kayıp olduğu için bir şeyler yapmak istiyorduk. Hayatımda ilk kez kamera taktırdım. Kesinlikle kameraya müdahale etmedim. Bazen elektrik kesintisi olduğu için kapanırdı" diye konuştu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Elif Aslı Şahin'in, "Daha önce kimseyi sorguladınız mı?" sorusunu Erhan Güran, "Şeyma Kaya'ya soru sordum. Çelişkili bilgi veriyordu. Narin çıkmasaydı, biz yine başka kişilere soracaktık." şeklinde yanıtladı.

"Toplantıdan bir gün sonra cenazenin bulunması tesadüf mü?"

Tutuklu sanık Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın, "Ahmet A. ve Nevzat Bahtiyar arasında bir bağlantı var mı?" sorusu üzerine Erhan Güran, "Sorguladığımızda Nevzat diye biri yoktu. Sonradan ortaya çıktı." dedi. Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın, "Toplantı bir gün önce yapılıyor. Ertesi gün cenaze bulunuyor. Bu tesadüf mü?" sorusunu Erhan Güran şöyle yanıtladı: "Tamamıyla tesadüf. O zamana kadar belki şüphelenmiyordum. O gün şüphelendim belki."

"Toplantıda Enes neden yoktu?"

Duruşmada, daha sonra müşteki olarak baba Arif Güran'ın dinlenilmesine geçildi. Mahkeme heyeti başkanı, "müşteki" sıfatıyla baba Arif Güran'a, "Geçen celse sormadığınız ve araştırmasını istediğiniz bir delil ve husus var mı?" diye sordu. Bunun üzerine Arif Güran, "Ahmet A'nın kamera görüntüsündeki açıda ben de vardım. Herhangi bir toplantıya gitmedik. Akşam vaktiydi yemeğe gittik. Ahmet'in konusu açıldı. Belki bir şey biliyordur diye çağırdık. Kızımın ise saat 18.00'e kadar köyün sınırları içinde olduğu sabittir. Ahmet ise o saatlere kadar hayvanların yanında olur. Biz de belki bilir diye çağırdık. Kızı görmüş olabilir" ifadesini kullandı.

Mahkeme heyeti başkanının, "Toplantıda Enes neden yoktu?" sorusunu Arif Güran, şöyle yanıtladı: "Özellikle aile toplanacak denilmedi ki. O gün birçok kişi yoktu. Camiden çıktıktan sonra yeğenim yemek hazırlandığını söylediği için oraya gittik. Özellikle planlanmış bir durum değil. Benim kızım, ruhum gitmiş. En küçük bir iğne ucu kadar biri bir şey söylese 'Hele çağırın gelsinler, soralım.' deriz. 300 kişi var o köyde ama maalesef kimse görmüyor. Dara-2 görüntüleri çıkmadı. Diğer yerlerden de kamera görüntüleri çıkmadı. Bütün tesadüfler, her şey benim kızıma denk geldi. Kızımın dosyası Türkiye'nin dosyası oldu. İlk günden beridir kamerayı hep sorduk. Böyle bir dosyada nasıl kamera olmaz."

"Düşündüğünüz şeyi biliyorum, kesinlikle öyle bir şey yok"

Mahkeme heyeti başkanının tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'a, "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sorması üzerine Bahtiyar, ilk duruşmada her şeyi söylediğini, eklenmesini istediği bir şey olmadığını ifade etti. Bahtiyar, "Narin'i ben öldürmedim. Narin'i ahırın arkasında açılan küçük bir pencereden içeri bıraktım. Bunu ifadelerimde daha önce söylemiştim. Narin'in bulunduğu gün Tavşantepe'ye gitmedim. İşteydim ve çalışıyordum" dedi. Diyarbakır Barosu adına avukat Nahit Eren'in, "Narin'in cansız bedenini Salim ile nasıl taşıdınız, Salim nereye gitti?" sorusuna karşılık Nevzat Bahtiyar, şöyle konuştu: "Narin'in cansız bedenini aldım. Araca bıraktım. Salim geldi battaniyeyi benden aldı. Aşağıyı doğru gitti hangi tarafa gittiğini bilmiyorum. Köyün içinden çıkıp çıkmadığını bilmiyorum."

Avukat Eren'in, "Narin'in çantasını açtınız mı?" sorusu üzerine Nevzat Bahtiyar, "Kemerini aldım. Ne çantayı açtım ne de çantaya baktım." beyanında bulundu. Tutuklu sanık Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun, "Dara-2 görüntülerini inceledik. 'Salim cami yolunu kullanarak geldi battaniyeyi benden aldı' dediniz. Hangi yoldan geldiniz?" sorusunu Bahtiyar, şöyle yanıtladı: "Cami yolundan geldik. Caddenin üzerinde buluştuk. Salim'in aşağıya gittiğini biliyorum ama hangi tarafa gitti bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Daha önce verdiğim ifadelerim doğrudur. Benim üzerime iftira ediyorlar."

Avukat Demiroğlu'nun, "Adımsayar uygulamasında 15.00 ile 16.00 arasında Salim 45 adım atmış sizce telefonu yanında mıydı?" sorusuna Bahtiyar, "Hatırlamıyorum." dedi. Demiroğlu'nun "Raporda Narin kızımızın iç çamaşırının üzerinde sperm öncesi bir bulgu PSA bulunmuş." demesi üzerine Bahtiyar, "Düşündüğünüz şeyi biliyorum. Kesinlikle öyle bir şey yok, olmadı. Böyle bir şey yapmadım." ifadesini kullandı.

"Salim beni takip etmiş olabilir"

Avukat Demiroğlu'nun, "Eğertutmaz Deresi'nde 38 dakika kalmışsınız. Neler yaptınız? Torbanın içinde kanca bıraktınız mı?" sorusuna Bahtiyar, "Ben sadece bir taş koydum. Kanca koymadım. Beni takip etmiş olabilir. Salim koymuş olabilir. Ben sonra pişman oldum. Bir ara cesedi oradan almayı düşündüm. Keşke yolun üzerine bıraksaydım biri gelip alırdı." karşılığını verdi. Sanık avukatlarından Mustafa Demir'in, "Yüksel Güran, Narin'in cansız bedenini alırken gördü mü?" sorusunu Bahtiyar, "Evet gördü" şeklinde cevapladı. Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın, "Telefonunda adımsayar var mı veya telefonuna format attın mı?" şeklindeki sorusuna karşılık Bahtiyar, "Hayır" dedi.

"Bu vahşinin, katilin yanında görürseniz beni burada asın"

Mahkeme heyeti başkanının, "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sorması üzerine tutuklu sanık amca Salim Güran da şu beyanda bulundu: "Özellikle Dara-2 görüntülerini bekliyorduk. Muhtarım, o karakolu biliyorum. Onların kamerası deliği bile görür. Nevzat'ın kayınbiraderi orada nöbet tutuyor. Olayın akşamı neden orada nöbet tutuyor. Korucudur, yeri ayrıdır. Köy koruyucusu görüntülerle oynamış olabilir. Benim arabam aşağı inmişse bu vahşinin, katilin yanında görürseniz beni burada asın. Bu kolluk kuvvetlerinin bize karşı tutanaklarını da kabul etmiyoruz."

Mahkeme heyeti başkanının, "Stratejik bir konumu olan yere benim bile gitmem mümkün değilken görüntülere müdahale edildiğini mi düşünüyorsun?" sorusu üzerine Salim Güran, "Olabilir" dedi. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın, "Telefonu üzerinde nerede taşırsın?" sorusu üzerine Salim Güran, "Bu avukatın eşi, katil Nevzat'ın eşi ile fotoğraf çektirmiş. Ben bu avukatın hiçbir sorusuna cevap vermek istemiyorum" diye konuştu.

Duruşmada, mahkeme heyeti başkanı, tutuklu sanık Yüksel Güran'a da "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sordu. Bunun üzerine sanık Yüksel Güran, "Sadece Narin'in katilinin bulunmasını istiyorum. Başka bir şey istemiyorum." şeklinde beyanda bulundu. Mahkeme heyeti başkanının, "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" sorusuna karşılık tutuklu sanık Enes Güran ise söyleyecek bir şeyi olmadığını belirtti. Avukat Nahit Eren'in, "Malatya'dan geldikten sonra Narin'in herhangi bir kıyafetine dokundun mu?" sorusuna Enes Güran, "Hayır" dedi.

Savcı ceza indirimi uygulanmamasını istedi

Verilen aranın ardından Cumhuriyet savcısı, ilk duruşma sonrası celse arasında Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu mütalaayı okudu. Mütalaasında 4 sanığın "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasını isteyen savcı, sanıklar için ceza indirimi uygulanmamasını talep etti. Hükümle birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devam edilmesini isteyen savcı, mütalaada ayrıca "aile bireylerinin toplantı görüntüsü"nde yer alan kişiler hakkında 4 suçtan suç duyurusunda bulunulmasını talep ettiklerini hatırlattı.

"Adalet tecelli edecekse bu 4 sanığın ne işlediğini bilmemiz gerekiyor"

Cumhuriyet savcısının mütalaayı okumasının ardından baba Arif Güran'ın avukatı Berat Kocakaya savunma yaptı. Kocakaya, savunmasında, Arif Güran'ın kızını öldürenlerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istediğini belirterek, "Bugün burada hukukun gereklerini yapmazsak Narin'in katledilmesini aydınlatmamış olacağız. Adalet tecelli edecekse bu 4 sanığın ne işlediğini açıkça bilmemiz gerekiyor." dedi.

Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç de sanıkların cezalandırılması yönündeki mütalaaya iştirak ettiklerini belirterek şu beyanda bulundu: "Bu dava vesilesiyle basın da üzerine düşeni, gerekeni yaptı. Birçok sivil toplum kuruluşu, dernek, aktivist, siyasi parti temsilcisi katıldı duruşmaya. Hepinize teşekkür ederim. Olay günü Enes, Yüksel ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar'ın Arif Güran'ın evinde bulundukları HTS kayıtlarıyla anlaşılmaktadır. Rapora göre Narin Güran'ın tepeyi aştığı tespiti söz konusu. Narin'in katillerinin bulunması için mücadele ederken Arif Güran ile aynı noktada duruyoruz. Arif bey konuşurken hepimizin gözü doldu. Babalık duygusuyla yaşadığı o acıyı çok iyi biliyorum. Gerçek, hakikat ortaya çıktığında Arif Güran'ın da kamuoyunun da vicdanı kısmen rahatlayacaktır."

"Nevzat hala bu olayın tüm gerçeklerini anlatmadı"

Diyarbakır Barosu adına söz alan avukat Aydın Özdemir de Narin'in öldürüldüğü güne ilişkin tutuklu sanık ağabey Enes Güran'ın saatle ilgili bilgilerde çelişkili beyanlarda bulunduğunu ileri sürdü. Özdemir, şunları ifade etti: "Enes ilk beyanında Narin'in kaybolduğu saate ilişkin cinayete yakın saatlerden bahsediyor. Dolayısıyla öldürme olayını bilen birisi ancak bu denli yakın ifadede bulunabilirdi. Enes, vücudundaki izler hakkında da çelişkili beyanlar verdi. Verdiği farklı beyanlar hayatın olağan akışına aykırıdır. Mısır koçanlarıyla bu denli ciddi yaralanma olsaydı kimse tarım işiyle uğraşmazdı. Aile bireyleri aile meclisi toplantısının olmadığını söyledi. Saklayacak bir şeyleri olan insanlar bunu söyler. O toplantıda en çok ismi konuşulan kişi Enes'tir. Enes'in adı ısrarla geçiyor ve onun adına araştırma yapılıyor. Dolayısıyla ciddi olarak müşterek faildir. Sanık Nevzat Bahtiyar, fikir ve eylem birliği içinde olmasaydı böyle bir şey yapmazdı. Soğukkanlılıkla eylemine devam ediyor ve geri dönüyor. Sanki Nevzat bu olayın mağduruymuş gibi bir algı var ama cesedi dereye götürüp gömen Nevzat'tır. Nevzat doğrudan bu olayın içindedir, mağduru değildir. Nevzat ne itirafçı olmuştur ne de pişmandır. Nevzat artık kaçış noktası bulamadığı için olayı anlatmıştır. Nevzat olayı tamamıyla anlatmamıştır. Çünkü kendisi de ifadelerinde beyan değiştirmiştir ve çelişkili ifadeler vermiştir. Nevzat hala bu olayın tüm gerçeklerini anlatmamıştır. Narin'in cansız bedeni bulunmamış olsaydı ve Nevzat'ın aracı kameralara yansımasaydı bu yargılamayı belki de yapmayacaktık. Bütün sanıklar bu eylemi iştirak halinde birlikte gerçekleştirmişler. Dolayısıyla cezalandırılmalarını talep ediyorum."

Diyarbakır Barosu avukatlarından Erdem Kaya da Salim Güran ile eşinin ifadeleri arasında çelişki bulunduğunu öne sürerek şunları söyledi: "Sanığın cinayetin işlendiği saatlerde olay yerinde bulunduğu sabittir. Salim Güran'ın işçileri olan Mehmet Selim Atasoy ve oğlu R.A. ile yaptığı telefon görüşmeleri şüphelidir. Bu kişiler Narin'in cansız bedeni gizlenirken belki de gözcülük yaptılar ya da Salim'e bilgi veriyorlardı. Salim'in telefonlarındaki verileri silmesi de zaten şüphelidir. Salim'in öldürme eylemi sırasında cinayet mahallinde olduğu sabittir. Salim Güran'ın cesedin yerini bildiği ve cesedin yerinin değiştirilmesi veya bulunmaması için gizlenmesi için dere kenarına gittiği de belirlendi. Bu kadar yakın olan Salim ve Nevzat'ın birbirini olaydan sonra aramaması iştirak halinde olduklarını gösteriyor. Yüksel Güran, Enes'i korumak için de beyanlarda bulunmuştur. Kayıp kızı için baba Arif Güran'ı aramayarak cinayeti gizlemeye yönelik harekette bulunmuştur. Yüksel Güran'ın diğer sanıklarla iştirak halinde cinayeti işlediğini düşünüyorum. Bu nedenle sanıkların cezalandırılmasını talep ediyorum."

Kaynak: AA