Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Gurubu Başkanı Ahmet Yaşar, 2025 yılının Türk sigorta sektörü için dönüşüm yılı olacağını, sektörün yeni yılda teknik karlılığa daha fazla odaklanacağını söyledi. Ahmet Yaşar, sigorta sektörü açısından 2024 yılını değerlendirdi, 2025 yılı öngörülerini paylaştı.
2024’ün, sigorta sektörü için hem büyüme hem de sınamalarla dolu bir yıl olduğunu, yılın yaklaşık 895 milyar TL bir üretimle kapatılacağını belirten Yaşar, bu üretimin 800 milyar TL'sinin hayat dışı sigortalardan, 95 milyar TL'sinin de hayat sigortalarından geleceğini ifade ederek, “Ancak büyümenin aynı zamanda altyapı güçlendirme, ürün çeşitliliği ve penetrasyonu artırma hedefleriyle de şekillendiğini belirtmekte fayda var” dedi.
2024’te Mali Gelir Teknik Gelirin Önüne Geçti
Ahmet Yaşar, 2024’te, özellikle sağlık sigortalarının, artan farkındalık ve maliyetlerle birlikte büyümeye devam ettiğini ifade ederek, “Yeni grup sigortaları ve özelleştirilmiş paketlerin, bireysel ve kurumsal müşterilerin ilgisini çektiğini düşünüyoruz. Trafik sigortalarındaki sorunlara rağmen kasko ve finansal sigortalar gibi branşlar, sektöre yeni gelir kaynakları sağladı. Trafik sigortalarındaki hasar/prim oranı yüzde 175'leri geçerek sektörün maliyetlerini önemli ölçüde artırdı. Bu zarar, mali gelirlerle dengelenmeye çalışıldı ancak bu yöntem, sektörün sürdürülebilir büyümesi için yetersiz kalabilir. Sigorta şirketlerinin mali gelirlerine bağımlı hale gelmesi, faiz oranlarındaki değişikliklere karşı sektörü bir yandan savunmasız bırakıp faizlerin düşmesiyle, sigorta sektöründe yatırım gelirlerini azaltarak kar marjlarını daraltabilir, ancak öte yandan daha fazla sigorta talebi ve ekonomik aktivite yaratabilir. Sigortacılar, underwriting dediğimiz esas faaliyet karlılığına ve ürün inovasyonuna daha fazla odaklanarak bu etkileri dengeleyebilir” şeklinde konuştu.
2024’te zorunlu sigortalar tarafında da sigortalılık oranlarının düşük kalmaya devam ettiğini, trafik sigortalarında bile sigortasızlık oranının halen yüzde 20’lerde olduğunu belirten Yaşar, bu durumun hem sigorta bilincinin eksikliği hem de sektörün gelir hedeflerini sınırlayan bir faktör olduğunu kaydetti. 2024’te, mali gelirlerin teknik gelirlerin önüne geçtiğine de dikkat çeken Yaşar, “Trafik sigortalarındaki teknik zararlar ve yüksek maliyetler, sigorta şirketlerini faiz gelirlerine bağımlı hale getirdi. Yüksek faiz oranları sayesinde mali gelirler sektör için kısa vadede bir çözüm sundu ancak teknik gelirlerin artırılması ve mali gelir bağımlılığının azaltılması uzun vadeli bir ihtiyaç olarak öne çıktı” dedi.
2025’te Maliyet Yönetimi Önemli Olacak
Ahmet Yaşar, 2025 yılında, sektörün gündemindeki konulara da değindi. “2025 yılı, Türk sigorta sektörü için dönüşüm yılı olmaya aday” diyen Yaşar, sektörün, doğal afetlere hazırlık, dijitalleşme ve ürün çeşitliliği gibi alanlarda ilerleme kaydederken; ekonomik değişimler karşısında dengeyi sağlamak zorunda kalacağını vurguladı.
Asgari ücretteki artışın, özellikle trafik branşı, sağlık ve işveren sorumluluk sigortalarında maliyet artışlarına yol açabileceğine de değinen Yaşar, bu durumun sigorta primlerinin yeniden düzenlenmesini gerektireceğini ve hem sigortalılar hem de sigorta şirketleri açısından maliyet yönetiminin önemli hale geleceğini kaydetti.
Ahmet Yaşar, Merkez Bankası’nın faiz indirim, politikasına girmesinin ise sektör için karmaşık etkiler yaratabileceğini söyleyerek, “Düşük faiz ortamı, mali gelirlerin azalmasına neden olacak, bu da sektörü teknik kârlılığa yani esas faaliyet karlılığına daha fazla odaklanmaya itecektir. Bununla birlikte faiz oranlarının düşmesiyle gelen ekonomik büyüme, sigortacıların iş hacmini artırabilir ve yeni pazarlar yaratabilir. Sigorta şirketleri, bu ortamda talep artışını karşılayacak ürün ve hizmetlerle büyümeyi destekleyebilir, aynı zamanda dijitalleşme ve inovasyon fırsatlarını değerlendirebilir. Bu durum, sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve karlılığını olumlu yönde etkiler.” dedi.
Sigortacılıkta sürdürülebilirliği tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması için regülasyonlar ve sektör işbirliğinin sorunun çözümünde kritik bir role sahip olduğunu belirten Yaşar, “Uzun vadede, daha öngörülebilir bir hasar yönetim modeli, standartlaştırılmış hesaplama kriterleri oluşturulması gereklidir ve teknoloji kullanımı, kamunun sahip çıktığı mevzuat düzenlemeleri ile alternatif uyuşmazlık çözümleri ve evrensel tahkim mekanizmaları gibi önlemler, maliyetlerin kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.” dedi.
2025’te Bina Tamamlama Sigortası Öne Çıkacak
2025’te, sektörü korkutan senaryolar arasında doğal afetlerin neden olduğu büyük hasarlar, sigorta penetrasyonundaki eksiklikler ve ekonomik belirsizliklerin yer aldığına da vurgu yapan Yaşar, bu konuda da şunları söyledi:
“Olası Marmara Depremi, sadece sigorta sektörü için değil, tüm ekonomi için hatta ülke güvenliği için ciddi bir test olacak. Bu nedenle sigortalı kentsel dönüşümün elzem olduğu noktasına sürekli vurgu yapıyor ve çalışmalarımızı derinleştiriyoruz. Kentsel dönüşüme odaklanmak hem sigorta şirketlerimizin hem de bir diğer iştirakimiz olan MHR GYO’nun gündeminde. Sigortalı kentsel dönüşüm demek, mal sahiplerinin binanın tamamlanması konusunda içinin rahat olması demek. Aynı zamanda sigortacılar yapım sürecinde sıkı denetçi olacağı için de güvenle, depreme karşı dayanıklılığı garanti edilmiş yapılar demek. Dolayısıyla bina tamamlama sigortası hem mal sahiplerini mali açıdan koruyan hem de olası depremde en az zararla kurtulmamızı sağlayarak ülkemizin de sırtından önemli bir yükü alacak bir ürün. Bu nedenle de belediyelerle başlattığımız ve 2025’te de hızla devam edeceğimiz sigortalı kentsel dönüşüm, sadece sektörün değil ülke gündeminin de öncelikli maddesi olmalı. Biz Maher Holding Sigorta Grubu olarak Quick Finansall adını verdiğimiz ekosistemimiz sayesinde kapsamlı bir ürün sunabiliyoruz. Bina tamamlama sigortası ile birlikte mesleki sorumluluk sigortası ve yapı sorumluluk sigortası gibi ek ürünlerle inşaat sektöründeki güvenliği ve kaliteyi daha da yukarı taşımayı hedefliyoruz. Bu ürünler müteahhitler, mühendisler ve diğer profesyonellerin sorumluluklarını yerine getirmelerini teşvik ederken, projenin her aşamasında şeffaflık ve denetimi sağlıyor.”
Ahmet Yaşar, sektörün dijitalleşme sürecinde karşılaşabileceği siber güvenlik risklerinin ve altyapı sorunlarının da dikkat edilmesi gereken diğer konular arasında olacağını ifade ederek, “2025 yılı aynı zamanda sektörün çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) standartlarına uyum sağlaması için bir fırsat yılı olacak. Sürdürülebilir ürünlerin geliştirilmesi, iklim değişikliği etkilerine karşı dayanıklılığı artırma çabaları sektörün öncelikli hedeflerinden biri olmalı” dedi.
Sektörün 10 Yıllık Yol Haritası Da Önemli
TSB olarak 2025-2030 yıllarını kapsayan strateji planı hazırlığı yaptıklarını hatırlatan Yaşar, “Bu plan, yalnızca TSB’nin değil, Türk sigorta sektörünün de önümüzdeki 5 yıllık yol haritası olarak değerlendirilebilir. Stratejinin temelinde, sigortalılık oranlarının artırılması, depreme karşı hazırlık, sürdürülebilirlik ve eğitim gibi öncelikli konular yer alıyor. Bu alanlarda atılacak adımlarla, sektörün hem toplumsal fayda sağlayan hem de daha kapsayıcı bir yapıya kavuşması hedefleniyor” şeklinde konuştu.
Arama Konferansı’ndan çıkan 10 yıllık yol haritasının da önemine dikkat çeken Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kapsamda değişen demografik yapı göz önünde bulundurularak yaşlı bireyler için özel çözümler sunacak yaşlı bakım sigortası hayata geçirilecek. Aynı zamanda sigorta fiyatlaması, tüketici davranışlarının analizi ve pazarlama stratejileri gibi alanlarda yapay zekâ teknolojilerinden yararlanılacak. Bu sayede sektör, daha verimli ve hedefe yönelik çözümler üretebilecek. Gelecekte sigorta hizmetleri, beş farklı jenerasyona hitap edecek şekilde çeşitlendirilecek. Sigortalıların kendi risklerine özel çözümler talep etmesiyle birlikte kişiselleştirilmiş ürünler daha fazla ön plana çıkacak. Sağlık sigortası tarafında ise uzun süreli ürünler geliştirilirken, kronik hastalıklara yönelik özel sigorta seçenekleri sunulacak. Sağlık hizmetlerinde erken teşhis ve müdahale süreçleri desteklenerek bireylerin yaşam kalitesinin artırılması hedeflenecek. Ek olarak, sosyal güvenlik sistemine destek olacak şekilde tamamlayıcı emeklilik sistemine geçiş yapılacak. Devlet katkısıyla teşvik edilen tamamlayıcı sağlık sigortası yaygınlaştırılarak, kamunun sağlık yükünün hafifletilmesi planlanıyor. Zorunlu sigortalarda sigortalılık oranlarının artırılması, sektörün öncelikli hedeflerinden biri olacak. Ayrıca, iklim değişikliğine karşı tarım sektörünü koruma amaçlı sigorta ürünleri daha etkin hale getirilecek ve bu alanda sigortalılık oranları artırılarak tarım sigortalarının yaygınlaşması sağlanacak.”