Diriliş Postası Atina Muhabiri Batuhan Gülşah
Türkiye-Yunanistan ilişkileri yeni bir krizle karşı karşıya. Kıta sahanlığı, hava sahası, uluslararası uçuş bölgesi, aidiyeti belli olmayan ada ve adacıklar gibi anlaşmazlıkların yanında göçmen krizi de yerini almak üzere. Türk kıyılarından Yunan adalarına geçişlerde adeta patlama yaşanırken, sadece dün 200’den fazla kişi; Sakız, Samos veya Kos adalarına yasadışı olarak geçiş yaptı. Bu adalardaki tesislerde olması gerekenin 3 katından fazla insan kaldığı için yeni gelenlerin burada kalmaları mümkün değil.
Irkçılardan “Dâhiyane” tepki!
Anakara’daki tesislere gönderilen göçmenler o bölgelerdeki yerel halkın gün geçtikçe artan tepkisiyle karşılaşıyor. Milliyetçi gruplar, göçmenlerin kaldığı tesislerin çevresinde domuz etli barbekü partileri düzenliyor, çoğunluğu Müslüman olan muhacirlere tepkisini bu “dâhice eylemle” dillendiriyor. Yunan makamlarında konuyla ilgili olarak seferberlik ilan edilirken, Başbakan Kyriakos Miçotakis “Tüm sahil güvenlik birimlerimize termal kameralar tahsis ettik. Türkiye’den yola çıkan kayıkların hepsinin yerini anında tespit edip, gereken müdahaleyi yapacağız” diyerek göçmenlerin Yunan sınırlarına girmesini önleyeceklerinin sinyalini verdi.
Ana gündem Göçmenler!
Yunan adalarına geçişlerde patlama yaşanması durumu ülke kamuoyunda ana gündem maddesi haline geldi. Merkez sağ iktidar partisi Yeni Demokrasi’ye yakın gazete ve televizyon kanallarında yapılan haberlerde, mevcut durumun Türkiye’nin isteği ve iradesi dâhilinde gerçekleştiğini öne sürüldü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yinelediği “Avrupa Birliği, bize verdiği sözler tutmazsa kapıları açarız” ifadelerinin ana hedefinin Yunanistan olduğu, zira göçmenlerin Türkiye’den İtalya veya Hırvatistan’ın Dalmaçya kıyılarına gitmelerinin imkânsızlığı savunuldu.
Gözler Miçotakis’e çevrildi
Konuyla ilgili görüşleri alınan iktidara yakın akademisyenler de “Türk-Yunan ilişkilerindeki çıkmazlar ve Göçmen Krizi, aynı akıl (Türkiye) tarafından yönetiliyor ve gerginlik artırılıyor.
Bu saldırgan anlayışa karşı NATO ve Avrupa Birliği’nde sesimizi derhal duyurmamız lazım. Gürültü çıkarmazsak Türkler’in baskı politikalarına boyun eğmiş olacağız” görüşünde uzlaştı. Tüm bunlar çerçevesinde, Başbakan Miçotakis’in nasıl bir siyaset güdeceği merak konusu.