ABD'nin başkenti Washington'da gösteri düzenleyen Uygur Türkleri, Çin Ulusal Günü'nde Pekin yönetiminin politikalarını protesto etti.
Lincoln Anıtı önünde toplanan çok sayıda Uygur Türkü, taşıdıkları pankartlarla Çin'in uygulamalarına karşı tepkilerini dile getirdi.
Mavi şemsiyeler taşıyan Uygur Türkleri, "Soykırıma hayır", "Şimdi adalet" ve "Uygurların sesini duyun" şeklinde sloganlar atarak hem ABD yönetimi hem de uluslararası kamuoyuna Çin'e karşı seslerini yükseltme çağrısı yaptı.
Gösteriye katılan ABD Kongre Üyesi Vicky Hartzler, Amerikan şirketlerinin tedarik zinciri ağından Uygur bölgesini çıkarması gerektiğini belirtti.
Bir diğer vekil Tom Suozzi de tüm gücüyle Uygur Türklerini desteklediğini vurguladı.
ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu Üyesi Nury Turkel, "Çin'in soykırım uygulamalarına tüm uluslararası toplumun karşı durması gerektiğini" ifade etti.
Uygur Türkü aktivist Rabia Kadir ise ABD yönetimi ve Kongresine seslenerek Uygur Türklerine destek olmaları çağrısında bulundu.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki tartışmalı kamplar
Çin'de son yıllardaki Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun "yeniden eğitim kampları" şeklinde tanımladığı yerlerde Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon kişinin tutulduğu tahmin ediliyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
Çin'in, bölgede yaşayan Müslüman Uygurlara, Çince dil eğitimi ile mesleki ve kültürel kurslar verdiğini öne sürdüğü kampların durumu hakkında net verileri paylaşmaması, uluslararası kamuoyunda derin kaygılara yol açıyor.
BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, Temmuz 2019'da, Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şimdiye kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve gezeteci tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma taleplerini ise geri çevirdi.