Fetullahçı Terör Örgütünün ( FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminde şehit olan İlhan Varank'ın ablası Ayşe Varank Arslantürk, şehit aileleri olarak kimseye karşı kin, nefret taşımadıklarını ama bir teyakkuz hali içinde olduklarını, gerektiğinde yine hep birlikte vatanı müdafaa edeceklerini söyledi.
Arslantürk, 15 Temmuz hain darbe girişiminin beşinci yılında, aile olarak yaşadıklarını ve kardeşine olan özlemini AA'ya anlattı.
Mükemmel bir kardeş olarak nitelendirdiği Varank'ın kendisine her zaman çok saygılı davrandığını belirten Arslantürk, "Hep 'ablacığım' diye hitap ederdi. Hatta vefat etmeden 2 gün önce telefonda konuşmamıza şahit olan bir arkadaşı, sürekli bana ablacığım diye hitap etmesinden çok etkilendiğini söylemiş. Diğer kardeşim Mustafa Bey de çok iyi bir insan zaten üçümüz de çok iyi anlaşırdık. Hiçbir zaman birbirimizi kıracak bir sözümüz, davranışımız olmadı." diye konuştu.
Ayşe Varank Arslantürk, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını şöyle aktardı:
"Durumdan herkes gibi sosyal medyadan haberdar olduk. O gece Cumhurbaşkanımız söz konusuydu, ondan haber alınamıyordu. İlk önce bizim korkumuz oydu, 'Başına bir şey mi geldi?' diye endişe içindeydik. Binali Bey'in açıklamasının ardından anladık ki olay bir nebze de olsa kontrol altındaydı. Asker TRT spikerinin dediği gibi yönetimi tam anlamıyla ele geçirememişti. O gece dışarı çıkmayı çok istediğim halde küçük çocuğum olduğu için onu bırakıp çıkamadım ama eşim çıktı. Sürekli kapının önüne iniyor, etrafa bakıyor, tekrar eve dönüyordum. Hayatımda yaşadığım en tedirgin geceydi. Helikopter ve F16 sesleri aynı filmlerdeki gibiydi. Alçak uçuş yapıyorlardı. Çok korkunçtu."
"İlhan o gece 'Korkma abla, ülkeyi onlara bırakacak değiliz, ülkemizi savunuruz' dedi"
Arslantürk, 1980 darbesinde ilkokula gittiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O zaman gerekçe gösterebilecekleri bir ortam vardı, sağ sol çatışması vardı. Evin erkeği sabah işe gider, akşam sağ salim dönebilecek mi diye beklenirdi. Kahvehaneler taranırdı. Ülkede olağanüstü bir durum ve bunu gerekçe gösterdiler. Ancak 15 Temmuz'da gayet normal bir gündü. O yüzden, 'Tekrar eskiye mi döneceğiz, insan hakları konusunda bunca yıllık kazancımız yok mu olacak?' diye sormaya başladım. İlhan da o gece kendi üniversitesinin bahçesinde arkadaşlarıyla birlikteymiş. Saat 23.00 gibi eve gidince beni aradı. Tedirgin olduğumu ve çok korktuğumu söyleyince hemen eşine 'Ablam çok tedirgin ve üzgün, ben onun yanına gidiyorum' dedi. Ben de korktum, 'Muhtemelen sokakta asker vardır, buraya gelirken başına bir şey gelir, sakın gelme.' dedim. O da, 'Korkma abla, ülkeyi onlara bırakacak değiliz, çıkar ülkemizi savunuruz.' dedi."
Kardeşinin sabaha karşı saat 02.00'ye doğru aile WhatsApp grubuna yerde kan olan bir fotoğraf attığını dile getiren Arslantürk, "İlhan'ın evde olduğunu düşündüğüm için fotoğrafı açıp bakmadım bile. Oysa o fotoğrafı gönderdikten çok kısa bir süre sonra İBB'nin önünde vurulmuş. O gece orada 16 insanımız şehit, yüzlercesi gazi oldu. O gece orada öylesine ateş edilmiş ki 160 hatta 1600 kişi de vurulabilirdi. Ama şehadet 16 kişiye nasip oldu." ifadelerini kullandı.
"Mustafa Bey aradı 'Abla, çok kötü bir şey oldu.' dedi"
O gece eşinin Atatürk Havalimanına gittiğini dile getiren Arslantürk, şunları kaydetti:
"Bir süre sonra eşim geri geldi.'Havaalanında artık sıkıntı yok' dedi. Arkadaşlar WhatsApp gruplarına fotoğraflar atıyor, 'Tankın üzerindeyiz, tankı ele geçirdik' diyorlardı. Ama diğer kardeşim Mustafa Bey o gece Antalya'daydı. En büyük korkumuz oydu. Başına bir şey gelir mi diye endişe içindeydik. Sonrasında öğrendik ki Mustafa Bey, o dönemdeki Antalya Valisi ile bir araya gelmiş. İşte tam biz böyle her şey yoluna girdi derken, saat 03.00 gibi Mustafa Bey beni aradı. 'Abla' dedi ve durdu. O an kafamdan, 'Asker kapıda onu almaya geldiler, alıp götürecekler' diye düşünceler geçiyordu. Tekrar 'Abla, çok kötü bir şey oldu.' dedi. Yine benim kafamdan bir sürü şey geçti. Sonra, 'Ağabeyime çok kötü bir şey oldu.' dedi. Ölüm hiç aklıma gelmiyor çünkü İlhan'ın evde olduğunu düşünüyorum."
Kardeşi İlhan Varank'ın hastaneye götürüldüğünde vefat ettiğini anlatan Arslantürk, hastanedeki bir doktorun, Varank, soyadını görünce durumu kendilerine ilettiğini söyledi.
Darbeden birkaç gün önce anne ve babasının memleketleri Trabzon'a gittiğini belirten Arslantürk, "WhatsApp grubunda annem de olduğu için o gece gruba hiçbir şey yazmadım. Ertesi gün Trabzon'dakilere, 'Elektriği kesin, televizyon seyretmesinler.'dedim. Onlara ilk etapta yoğun bakımda olduğunu söyledik. Cumartesi sabahı İstanbul'a geldiler ve durumu öğrendiler." dedi.
"O gece yalnızdı"
Aradan 5 yıl geçtiğini acının ilk günlerdeki gibi olmadığını dile getiren Arslantürk, şu ifadelere yer verdi:
"İlhan, gerçekten aileye çok düşkündü. 'Bizi özlüyor mudur?' diye çok düşündüm. O gece yalnızdı. Şu an benim için dünya çok bir şey ifade etmiyor, ölüm daha sıcak geliyor. Orada beni karşılayacak birinin olduğunu biliyorum, kavuşacağımı biliyorum. Eksikliğini hissediyoruz, benim oğlum 6 yaşındaydı o yıl. Geçenlerde, 'Anne eskiden her şey daha güzeldi, daha eğlenceli ve mutluyduk.' dedi. 6 yaşındaki çocuğum bile bunu hissetti. Aile içinde bir eksiğimiz var. Çocuklarını gördüğümüz zaman üzülüyorsunuz. Bu yıl kızı mezun oldu. İlhan olsaydı mezuniyetine beraber giderdik."
İlhan Varank'ın geride bir kız bir de erkek evlat bıraktığını vurgulayan Arslantürk, "Kızı çok aklı başında bir çocuk, bu yıl üniversiteye uğurlayacağız. Oğlu bu yıl ortaokulu bitirdi. Eşi öğretmenlik yapıyor, çocuklarını koruyup kollayan bir anne. Babanın eksikliğini hissettirmemeye çalışıyor. Yani biz bir şekilde hayatımızda devam ediyoruz, akşam olduğunda evde toplanıyoruz ama onların evinde hep bir eksik var." dedi.
"Annem haftada iki kere kabrini ziyaret ediyor"
Anne ve babası için de bir şekilde hayatın devam ettiğini belirten Arslantürk, "İnsan, 'Tahammül edemeyeceğim, üstesinden gelemeyeceğim' dediği birçok şeyin üstesinden geliyor. Onlar çok fazla konuşmuyorlar. Annem haftada iki kere mutlaka kabrini ziyaret ediyor, bunu bir görev edinmiş. Yağmur da yağsa kar da yağsa geliyor." dedi.
Ayşe Varank Arslantürk, şehit aileleri olarak beş yılı geride bıraktıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:
"Beş yılın sonunda şehit aileleri olarak başımız dik, gururluyuz. O gece vatanımıza sahip çıktık. O zamana kadar dünyada hiçbir ülke vatandaşının yapmadığı bir şeyi başardık. Bizden sonra Venezuela'da böyle bir kalkışma bastırıldı. O gece dünyaya örnek olduk. Gencimiz, yaşlımız ve çocuğumuzun ne kadar cesur olduğunu ve vatan sevgisinin bizler için ne kadar önemli olduğunu gördük. Vatan sevgisinin ölüm korkusunun önüne geçtiğini gördük. 'Neredesin?' dendiği zaman Türk vatandaşının, 'Buradayım' diyerek sokağa çıktığını gördük. Bunun gururunu hala yaşıyoruz. Bir şehit ablası olmanın gururunu yaşıyorum. Vuslatı ahirete bıraktık."
Arslantürk, darbecilerin hak ettiği cezanın, Türk Ceza Kanunu'nda bir karşılığı olduğunu düşünmediğine dikkati çekerek, "Asıl cezaları Mahkeme-i Kübra'da verilecek. Buna inanıyoruz. Şehit ablası olmanın gururunu yaşıyorum. Bizim içimizde bir kin, nefret yok. Fakat herkeste bir teyakkuz hali var. Kimse şunu düşünmesin, 'Bunlar ailelerinden birini kaybetti, artık korkuyorlardır.' Kesinlikle böyle bir durum yok. Yine 'Neredesiniz?' dense, çoluk, çocuk hepimiz yine sokakta oluruz ve vatanımızı müdafaa ederiz." dedi.