Şöyle doya doya bakın bir ülkenize…
Öyle kalp gözünün yerine…
En yüksek tepeden…
En düz yerinden…
Ihlamur kokan ağacın gölgeliğinden…
Bin yıllık çınarın dibinden…
Papatya kokan kırlarından…
Mor sümbüllü bir bahçenin ruhundan…
Martıların gözbebeğinden…
Serçelerin masumluğundan…
Evet bir gün sadece ülkenize çok bakın…
Havasını iyice içinize çekin…
Gökyüzünü seyredip dinlenin…
Bulutların kalbe benzeyişine tebessüm edin…
Akşamları boza diye bağıran adamın ardından ah o eski günler diye başlayan hikayelerinizi bir bir anlatın…
Salep sevenlerin salepçiyi beklemesini hiç unutmayın…
Yağmur yağarsa şemsiyeyi kapatıp ıslanın…
Bu ülkenin yağmuru bile başka diye yağmura methiyeler yazın…
Sabah yürüdüğünüz sokakların sizi tanıdığını unutmayın…
Kaldırımlar çilekeş…
Yalnızlığın annesi diyen adamların çilelerini unutmayın…
Camınıza konan o kadim dost gibi konuştuğunuz kumruları bir başka yerde bulamazsınız, kumrulara çok bakın…
Bir gün, bir gününüzü sadece ülkenize ayırın…
Çok düşünün…
Çok hayal kurun…
Çok dua edin…
Çok sarılın…
Çok anlayın, çok…
Şöyle Kız Kulesi’nden bir bakın şehre…
Dünyada bundan daha güzeli yok diyecek ruhunuz…
Bundan daha güzel mekanının olmadığını göreceksiniz…
Şöyle Haliç’ten bir bakın balık tutan abilere…
Yüzlerindeki neşeye…
Unutmak için gamı, kederi, ne çok güzelliğimiz varmış meğerse diyecek kalbiniz sessizce…
Simit satan amcayı…
Üsküdar’ın tatlı kabadayısını…
Fatih’ten Yavuz Selim’e…
Çarşamba’ya…
Çukurbostan’a…
Balat’a…
Vefa’ya…
Ayasofya’dan Süleymaniye’ye…
Bir bakın kar gününde mesela…
Aşk neymiş, ülken düşecek hep aklına…
Eyüp’ten bir mübarek zata…
Tepesinden sandallardaki insanlara…
Bir çay bahçesinde tepeden aşağıya…
Bak nasıl güzel ülken varmış…
Ellerinde poşetli bir teyzeyi gördüğünde koşup yardım eden çocuklar bu ülkenin yarını, unutma…
Pişirdiği yemeği komşusuna götüren bu kadim milleti…
Bayram sabahları cennet neşemizi unutma…
Unutma dünyanın en güzel ülkenin bir parçası olduğunu…
Unutma dünyanın merkezi olduğunu…
Unutma özel bir yüreğinin olduğunu…
Unutma ki…
Farklılıklar uğruna ziyan olmasın vatanın…
Unutma ki farklılıklarımız ile bin yıl kardeş gibi yaşamış bir milleti dizayn edemesinler…
Unutmaki o aklıma geldiği kadar sayabildiğim güzellikler kaybolup gitmesin elimizden…
Kimse alamasın şehrimizi bizden…
Anılarımızı çöpe atamasın karanlık güçler…
Unutma ki keşke deme, ülken düşmesin diye sarıl kardeşine…
Daha bir sürü güzel hatıralar biriktireceğimiz, vatanımıza gölgelik yapamasınlar…
Şehrimize,vatanımıza öyle yan gözle bakamasınlar…
Başımızı kaldırdığımızgökte, o sallanan sancağımız bile içimizi dinlendiriyorken…
İndirmek için mücadele edenleri sakın unutma…
Unutma vatanın, yurdun,sığınağın,barınağın,evin,annen olduğunu…
Unutma vatanın olmayınca hiçbirşey olmayacağını…
Olamayacağını…
Gelin inancımız ne olursa olsun…
Mezhebimiz ne olursa olsun…
İsterse hiçbirşeye inanmayan bir insan olsun…
Başka bir düşünceye mensup olsun…
Yeter ki Hz insan kalpli olsun…
Yeterki derdimiz ortak olsun…
Yeter ki bu sevdasından dolup taştığımız vatanımız mahsun kalmasın…
Yeter ki yurdumuza alçaklar uğramasın…
Yeter ki sancağımız göğün ruhunda sallansın…
Zor günlerden geçiyoruz…
Bin yıldır olduğu gibi yine bize yurt olan vatanımıza karşı birleşiyor zalim devletler…
Ancak Çanakkale’yi geçilmez kılan bu kadim millet…
On Beş Temmuz işgal girişimini püskürten bu şerefli millet…
Bir olduğu müddetçe hiç kimseye geçit vermeyecektir…
O yüzden Allah için bir gün en çok şehrinizi,vatanınızı düşleyin…
Ve bir saniye onsuz kaldığımız ve nasıl büyük bir kalp ağrısı içinde yaşadığımızı düşünelim…
Ve bu ülkeyi hep birlikte müdafaa edelim…
Vatansızlık ne demek, Halep’e dönüp bir bakalım…
Bütün ruhumuzla bu kadim toprağa sarılıp elimizde tutmak için kardeş kalalım…