10–14 Mart tarihleri arasında The Woodlands, Teksas’ta düzenlenen 2025 Ay ve Gezegen Bilimleri Konferansı (Lunar and Planetary Science Conference), uzay keşfi ve bilim adına oldukça ilgi çekici önerilere sahne oldu.
Cesur görev fikirlerinin yanı sıra, bilim insanları büyük sorulara ışık tutacak heyecan verici araştırma fırsatlarını da sundular. Bunlardan biri, "İnsanlar uzayda ve dünya dışı ortamlarda nasıl hayatta kalabilir?" sorusuna yanıt arıyordu. Özellikle bir çalışma, bu zorluklara çözüm bulmak için tardigradların (su ayıları) nasıl bir rol oynayabileceğini gösterdi.
Bu çalışma, NASA elçisi ve astronot adayı Isadora Arantes ile Rio Grande do Sul Federal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Geancarlo Zanatta tarafından yürütüldü. Araştırmacılar, tardigradların son yıllarda büyük bir ilgi odağı haline geldiğini belirtiyor.
MODEL BELİRLENİYOR
Aşırı koşullarda hayatta kalabilen bu mikroskobik canlılar; -271°C ile +150°C arası sıcaklıklara, atmosfer basıncının 1200 katına, kuraklığa ve yoğun iyonlaştırıcı radyasyona dayanıklılıklarıyla tanınıyor. Bu da onları, astrobiyolojik araştırmalarda ve Dünya dışı yaşam potansiyelini anlamada ideal bir model haline getiriyor.
Arantes ve Zanatta'ya göre, bu dayanıklılığın anahtarı “Dsup (Damage Suppressor)” adlı özel bir protein. Bu protein, DNA’yı radyasyona karşı koruyan bir kalkan gibi davranarak genetik materyali koruyor, çift zincirli kırıkları azaltıyor ve genom bütünlüğünü sağlıyor.
DNA HASARINI MİNİMUMA İNDİRMEK İÇİN YÖNTEMLER
Çalışmaları kapsamında araştırmacılar, Gromacs yazılımı ile Dsup proteinlerinin moleküler dinamik simülasyonlarını gerçekleştirdi. Sonuçlar, bu proteinin radyasyonu dağıtarak genetik mutasyonları önlediğini ve DNA hasarını minimuma indirdiğini ortaya koydu.
Dsup'un yanı sıra, tardigradların ısı şoku proteinleri (HSP) ve antioksidan enzimleri de araştırıldı. Bu proteinler, ısı stresinde protein istikrarını koruyor ve yüksek basınç ile radyasyonun neden olduğu oksidatif hasarı azaltıyor.
Araştırmacılar şu açıklamaları yaptı:
“Tardigradların dayanıklılığı, Mars, Europa ve Titan gibi aşırı dünya dışı ortamlarda potansiyel yaşam formlarının varlığına dair bir yansıma sunuyor. Radyasyon bakımından zengin ve zaman zaman sıvı su barındıran Mars; yüzey altı okyanusları ve kriyojenik (çok soğuk) koşullarıyla Europa ve Titan, ekstremofillerin hayatta kalma olasılığını anlamak için birer referans noktasıdır. Örneğin, Titan’ın yer altı okyanusundaki protein istikrarı üzerine yapılan ilgili çalışmalar, amonyaklı su karışımlarında, aşırı soğuk koşullarda bile yaşamın mümkün olabileceğini gösteriyor.”
Tardigradlara dair araştırmalar sadece astrobiyolojiyle sınırlı değil; biyoteknoloji alanında da insanları daha dayanıklı hale getirmek adına potansiyel taşıyor. Bu potansiyel; insan hücrelerinin radyasyona dayanıklılığının artırılmasından, aşırı soğukta korunmasına ve ekstrem iklim koşullarında hayatta kalabilen bitkilerin tasarlanmasına kadar uzanıyor.
UZAYDA HAYATTA KALMA POTANSİYELİMİZ
Arantes ve Zanatta, bu uygulamaların "ekstremofillerin, hem Dünya’daki sorunlara çözüm ararken hem de gelecekteki uzay görevlerine bilimsel temel sağlama açısından ne kadar önemli olduğunu" vurguluyor.
Ayrıca, ekstremofillerin hayatta kalma mekanizmalarının anlaşılması için bütüncül bir şekilde yürütülecek hesaplamalı ve deneysel araştırmalara ihtiyaç olduğunun da altını çiziyorlar. Bu araştırmalar, Dünya dışı ortamlarda yaşamın ne kadar dirençli olabileceğine dair anlayışımızı önemli ölçüde ilerletebilir.