Diriliş Postası Muhabiri Büşra Kılıç
Ülkemizin geleceğinde her biri bir yıldıza dönüşebilecek olan üstün zekâlı çocukların yetiştirilmesi üstün bir emek istiyor. Bu noktada Anne ve babaların bir takım eğitim kurumlarıyla el ele vererek uzmanlar eşliğinde geleceğe yürümesi son derece önemli. Peki çocuğunuzun üstün zekalı olup olmadığın nasıl anlayacaksınız ve bu konuda izleyeceğiniz yol haritası nedir? İşte bu soruya cevap bulabilmek için Tüm Üstün Zekâlılar Derneği (TÜZDER) Genel Müdürü Tunahan Coşkun ile konuştuk.
Tüm Üstün Zekâlılar Derneği (TÜZDER) Genel Müdürü Tunahan Coşkun
Kuruluş amacını bize anlatır mısınız?
TÜZDER (Tüm Üstün Zekâlılar Derneği), üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocukların tespit edilerek okul öncesi dönemden başlayıp yükseköğretim sonuna kadar aile, toplum ve eğitim ortamlarında desteklenmesini, geliştirilmesini, eğitimlerinin zenginleştirilmesini, sosyo-kültürel etkinliklere katılımlarının sağlanmasını amaç edinmiş, Türkiye’nin eğitim alanında önde gelen sivil toplum örgütüdür. Derneğimiz kurulduğunda alanda üstün zekâlı çocuklarla ilgili hem özel sektörde hem devlet bünyesinde yapılan faaliyetler yok denecek kadar azdı. Bu anlamda faaliyetlerimiz birçok açıdan ilkleri barındırarak üstün zekâlılar alanında vizyoner bir bakış açısı ortaya koymuştur. Türkiye yaklaşık 640.000 civarında üstün zekâlı çocuğun olduğunu var sayıyoruz. Bu tespit edilmiş bir durum değil ancak çan eğrisine baktığımız zaman dünya popülasyonunda üstün zekalı çocukların oranı %2-3 civarındadır. TÜZDER’in bu konuda çok bir katkısı oldu.
Çözüm sunan yayınlarÜstün zekalı çocuklara yönelik yayınlarda büyük eksiklik olduğuna dikkati çeken TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun “Ülke genelinde tüm öğrencileri TÜZDER de eğitim alması maalesef mümkün değil ancak herkesin bu gelişimsel süreçleri takip etmesi için TÜZDER Eğitim Metodu (TEM) yaklaşımından hareketle TÜZDER yayınlarını hazırladık. Dünyada yaklaşık 50 civarında ülkeyi 800 civarında yayını inceledik. ‘Ciddi bir tarama yaptık, sadece üstün zekâlı çocuklar ile değil normal çocuklarda zihinsel gelişim sürecini duygusal gelişim süreçlerini nasıl geliştiririz? Farklı çözümler ile nasıl destekleyebiliriz?’ bu sorunların cevaplarını aradık ve çalışmalarımızı bu süreçler kapsamında şekillendirdik”
dedi.
ÇOCUKLARIMIZI KEŞFEDİYORUZ
Basında yaptığı çalışmalar, bu konuda geliştirmiş olduğu kitaplar, oyunlar… Üstün zekalılar ile ilgili ebeveynlerde ciddi bir farkındalık oluşturuldu. Daha önce okulda öğrenemeyen, okul tarafından farklı tanılarda bulunulan çocukların aslında biraz daha detaya indiğimizde üstün zekalı ya da farklı gelişimsel süreçlerinin olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla biz üstün zekalı çocukların hem kendilerinin, hem ebeveynlerin hem de öğretmenlerin takibi, eğitim programlarının şekillendirilmesi, projelerle kaynaklar oluşturulması, onlara atölye ortamlarının sunulması ve onlara özel materyallerin geliştirilmesi gibi farklı alanlarda çalışmalar ortaya koyduk.
ÜÇLÜ SACAYAĞI
Hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz?
Burada biz TÜZDER olarak 3 alanda çalışıyoruz. Öğrenciler, Ebeveynler, öğretmenler. Öğrencilerle çalışma sistemimiz Time out dediğimiz okul çıkışı veya hafta sonları atölye çalışmalarımız oluyor. Bu çalışmalarımıza sadece üstün zekalı çocuklar katılabiliyor. Belli Uluslararası testlerde belli skorun üzerinde olan üstün zekalı olmuş olduğu tespit edilmiş olan çocuklar TÜZDER ‘in atölye çalışmalarına katılıyorlar ve burada akran zenginliği dediğimiz bir ortama dahil oluyorlar. Böyle bir atölyeye ihtiyaç duymamızın sebebi üstün zekalı çocuklarla ilgili 3 şey çok önemlidir. Eğitim hayatlarına baktığımızda akran zenginliği, zihinsel doygunluk, beceri odaklı eğitim.
Akran zenginliği/fakirliği üstün zekâlı çocuklar normal bir okula gittiğinde kendileriyle eş düzeydeki çocuklarla çok fazla karşı karşıya gelemiyorlar. Ama siz bu çocuklara hafta sonu belli bir yere, belli bir gruba dâhil ettiğinizde çocuk kendisiyle eş düzeyde gelişim gören birçok çocuk ile beraber olmuş oluyor ve çocuk arkan zenginliği yaşıyor. Aslında çocuk kendini orada fark ediyor. Çünkü okulda acaba bende bir tuhaflık mı var, arkadaşlarım beni neden anlamıyor, öğretmenim neden aynı şeyleri anlatıyor diyen çocuk buraya bir geldiğinde müthiş bir enerji yakalıyor. Tersi durum ise akran fakirliğidir. Ailelerin bu çocukları belirli zamanda TÜZDER’e ya da bu alanda çalışma yapan merkezlere getirmeleri gerekiyor. Bu sayede çocuğun kendisini fark etmesi ve gelişimsel süreçlerinin hızlanması sağlanmış olsun.
Dünyanın her tarafında kullanılabilecek eğitim kitapları
Coşkun ayrıca “Bizim TEM yani TÜZDER Eğitim Metodu diye bir yaklaşımımız var. Bu metotla farklı dil seçeneklerinde yaklaşık 20 civarında bir yayını ortaya koyduk. Bu kitaplar Dot, Paint, Draw, Story, Calculate, Listen, Think, Cube, Mind, Coordinate, Matrix, architect gibi farklı gelişimsel alanlarda derinlemesine öğrenme üzerine hazırlandı. Dünyanın her tarafında kullanılabilecek eğitim kitaplarının ihraç edileceği bir vizyon ile hazırladık. Dolayısıyla biz bu yayınları sadece ülkemizde değil dünyanın her tarafına sunmak için hazırladık. Türkiye için hazırladıklarımız çift dilli olarak, özel tasarımlarda hazırlandı. Şu an 4 yaştan 10 yaşa kadar seriler hazır” ifadelerini kullandı.
BECERİLERİNİN FARKINA VARIYORLAR
Bu atölyeler ikinci olarak zihinsel doygunluk sağlanmış oluyor. Milli eğitim müfredatı, temel dersler, akademik kitaplar 90-110 IQ ya sahip ortalama öğrenci grupları için hazırlanıyor. Ama şimdi bu çocuklar 120-140 IQ çocuklardır. Bu tarz çocuklar bu programları hızlıca tüketiyorlar. Tükettikten bir müddet sonra 3 yaşında okuma yazma öğrenen çocuklar var. Biz bu çocuğun 6 yaşına kadar hala okumayı yazmayı, çizgi çizmeyi öğretirsek sıkılmaya başlar. Program bunu doyurmadığı için zihinsel açlık yaşar. TÜZDER olarak biz bu öğrenci gruplarına kodlama, zeka oyunları, düşünce becerileri, mimarlık, sosyal beceriler gibi derslerle zihinsel olarak doygunluk yaşamaları yönünde çalışmalar yapıyoruz. Çocuk bu zihinsel doygunluğun huzuruyla öğrenme içgüdüsünü daha çok beslemeye başlıyor.
Üçüncü olarak da beceri odaklı eğitim öne çıkıyor sanırım?
Atölyelerde normal klasik sınıf ortamlarından çok farklı bir ortam vardır. Buradaki amaç çocuklara bir şey anlatmak değil, beraber bir şeyler yapalım istiyoruz. Öğreten değil beraber öğrenen gruplar oluşturuyoruz. Bende onlarla derse girmeyi çok seviyorum. O kadar çok çocukla olmak insana enerji yüklüyor. Müthiş bir farkındalıkları, duyarlılıkları olduğu için bize düşen sadece onlara mentörlük yapmak oluyor. TÜZDER Dahi Park ikinci dönem atölyelerimiz 22 Şubat itibari ile başlayacaktır.
Bunlar birinci uygulamamız. İkinci uygulamamız ise normal çocuklara da açık burası. Günlük gezi programı olarak buraya okullar geziye geliyor. Sabah 10:00’da geliyorlar 15:00’e kadar dört ya da beş farklı atölyede eğitim alıp gidiyorlar. Eğer okullar çocuklar için anlamlı bir gezi düşünürlerse program yoğunluğumuzdan dolayı randevu almaları gerekmektedir. Sadece İstanbul’da değil, farklı illerde de yapıyoruz. Farklı ilçelerde kalkınma ajansı projeleri ile devlet okullarına atölyeler, STEM laboratuvarları, destek eğitim odaları kurduk ve öğretmenlere eğitimler verdik. Bu sayede çalışmaların yaygınlaşmasını sağlamış olduk.
Öğretmenler, okullar çoğu zaman üstün zekalı çocukları fark etmekte maalesef zorlanabiliyorlar. Başka bir gelişim alanında problem gösteren çocuk hızlıca fark edilirken üstün zekâlı çocuklar genellikle sınıf ortamında fark edilemiyor. Bu durumda belli aşamalarda çocukların tanılama süreçlerine dahil edilmeleri gerekiyor.
Diriliş Postası Muhabiri Büşra Kılıç