Gaye Yıldırım/Muhabir

Ünlüler yıllar boyunca her türlü tuhaf diyet trendini popüler hale getirdi. Ünlüler arasındaki son trendlerden biri de OMAD olarak da bilinen ‘günde tek öğün’ diyeti.

OMAD'ın pek çok savunucusu, bunun kilolarını daha iyi yönetmelerine ve formda kalmalarına yardımcı olduğunu iddia ediyor. OMAD, aslında aralıklı orucun daha aşırı bir versiyonudur.

Şu ana kadar yapılan bir çalışma OMAD'ın insanlar üzerindeki etkisini inceledi. Bu çalışmada katılımcılara, çalışma süresince her gün aynı miktarda kalori yemeleri söylendi. Araştırmanın yarısında katılımcılar bu kalorileri tek bir öğünde yediler, ardından günlük kalorilerini günde üç öğüne bölerek tükettiler.

Her öğün düzeni yalnızca 11 günlük bir süre boyunca takip edildi. Bir öğün akşam 17.00 ile 19.00 arasında yenildi. Araştırmayı yalnızca 11 katılımcı tamamladı. Katılımcılar günde yalnızca bir öğün yediklerinde vücut ağırlıklarında ve yağ kütlelerinde daha büyük bir azalma gördüler. Bununla birlikte, günde sadece bir öğün yemek yiyen katılımcılarda yağsız kütle ve kemik yoğunluğunda daha büyük azalmalar görüldü. Bu, diyetin daha uzun süre takip edilmesi durumunda kas fonksiyonunun azalmasına ve daha fazla kemik kırılma riskine yol açabilir.

OMAD'ın etkilerini inceleyen hayvan çalışmaları çelişkili sonuçlar verdi; araştırmalar, günde bir büyük öğün yiyen farelerin, birden fazla öğün yiyenlere kıyasla aslında daha fazla kilo aldığını gösterdi.

Tek öğün diyeti doğru bir beslenme biçimi midir? Diyetisyen Büşra Ateş yanıtladı.

TIKINIRCASINA YEME ATAKLARINA SEBEP OLABİLİR

Tek öğün diyeti yani OMAD’ın son dönemlerde bu kadar popüler olmasının sebebini açıklayan Büşra Ateş, “İnsanlar saatli diyet listelerinden ve sürekli bir şeyler hazırlamaktan sıkılıyorlar. Bu nedenle de pratiklik arayışları tek öğün diyetine yönlendiriyor. Ancak vücuttaki leptin ve insülin dengeleri yani hormonel denge, üç buçuk saatte bir besin alımıyla düzgün şekilde sağlanmakta. Kişi ancak operasyon öncesi bir dönemdeyse ve hızlı kilo verimi şartsa belki uygulanabilir. Harici durumlarda hormonal dengeyi bozarak tip 1 diyabete ya da kişide OMAD diyet denemesi sonrasında tıkanırcasına yeme ataklarına sebep olabilir” ifadelerini kullandı.

İŞ VERİMİ VE ZİHİNSEL AKTİVİTELERİ OLUMSUZ ETKİLER

Tek öğün beslenme biçiminde hedefin tek öğünde tüm besin öğelerini tamamlamak olduğunu belirten Ateş, “Ancak besine ulaşılabilirlik her zaman mümkün olmadığından bunu sağlamak çok zordur. Yani kişi tek öğünde et ürünü, süt ürünü, sebze ve tahıl hepsini tüketmelidir. Aksi takdirde gün içerisinde hipoglisemi atakları yaşayabilir. OMAD uygulayan kişiler kan şekerinin ani düşüşüne bağlı olarak meyve suyu tüketimine yönelebilir, bu durumda da kişinin şekeri aniden yükselir. Bu değişimler gün içerisindeki iş verimini ve zihinsel aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebilir” dedi.

Ateş sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Gün içerisinde öğün almadıklarından yavaşlayan hücresel sistem vitamin mineral emilimini sağlayamadığından kişiler sıklıkla multivitamin takviyesi alırlar. Ancak bunlar destek ürünlerdir yani gün içerisinde alınan besinlerden emilen vitamin mineral yeterli alınamayacağından destek ürün de etkisiz kalacaktır.”

ARALIKLI ORUÇTAN FARKLI

OMAD ile aralıklı oruç arasında önemli farklar olduğunu ifade eden Ateş, “Bazı uzmanlara göre OMAD aralıklı orucun bir çeşidi gibi yorumlansa da aralıklı oruçta esas günün üçte ikisinde vücudu aç bırakmak ve dinlendirmektir. O yüzden tek öğün beslenme aralıklı oruçtan ayrı bir sınıfta değerlendirilmelidir” dedi.

“Tek öğün beslenme vücuda günün belli bir saatinde yoğun kalori alımı gerektirdiğinden tip 2 diyabet hastaları ve karaciğer yağlanması olanlar kesinlikle uygulamamalıdır. Şeker ve tansiyon düşüşlerine sebep olabileceğinden hipoglisemik kişiler ve hipotansiyona sahip bireyler tarafından da uygulanması sakıncalıdır.”