Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), tarihi bir karara imza attı. Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

Karar, uluslararası hukuk açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Ancak bu hamle, İsrail’in baş destekçisi ABD’yi bir hayli rahatsız etti. Başkan Joe Biden, kararı “rezalet” olarak nitelendirerek UCM’ye sert bir tepki verdi.

Peki, ABD neden bu kadar telaşlı? İsrail’e verdiği desteğin sonucu olarak uluslararası arenada nasıl bir gelecekle karşı karşıya? Gelin yakından bakalım...

ABD, UCM’nin kararına karşı en sert tepkiyi veren ülkelerin başında geldi.

Biden, İsrail’in Hamas’la “eş değer olmadığını” vurgulayarak, İsrail’in güvenliğine yönelik tehditlere karşı her zaman Tel Aviv’in yanında olacaklarını belirtti. Ancak bu sert çıkışın altında yatan sebep yalnızca İsrail’i savunmak değil. ABD’nin itibarını ve çıkarlarını tehdit eden daha derin bir mesele var.

UCM’nin aldığı bu karar, İsrail’e verilen maddi ve siyasi desteği doğrudan sorgulamaya açtı. ABD, İsrail’in uluslararası arenada insanlığa karşı işlediği suçlarla ilişkilendirilmesinden endişe duyuyor. Çünkü bu, sadece İsrail’in değil, onu destekleyen ABD’nin de ciddi bir şekilde uluslararası güven kaybına uğraması anlamına geliyor. Ayrıca, ABD’nin kendisinin de geçmişte işlediği suçlarla yargılanma olasılığı, UCM’ye yönelik tehditlerin arkasındaki en önemli motivasyonlardan biri.

ABD’nin uluslararası hukukta geldiği kırılma noktasını Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Levent Ersin Orallı ile konuştuk.

“Kötülüğün büyük bir yara aldığı gün”
Doç. Dr. Levent Ersin Orallı’ya göre, UCM’nin kararı adalet adına tarihi bir dönüm noktası.

“Adalet ağırdır, aksaktır ama er ya da geç hedefine varır” diyen Orallı, bu kararın sadece Netanyahu ve Gallant’ı değil, aynı zamanda İsrail’e destek veren ABD ve diğer Batılı ülkeleri de kapsadığını belirtti. Ona göre, bu karar, insanlığa karşı işlenen suçlara maddi ve siyasi destek sağlayan tüm devletlere önemli bir uyarı.

Orallı, Netanyahu’nun artık ciddi bir seyahat kısıtlamasıyla karşı karşıya olduğunu ve taraf devletlerin kara sularına, hava sahasına girdiği anda yakalanma tehlikesiyle baş başa kaldığını vurguladı. Bu durum, yalnızca İsrail liderleri için değil, aynı zamanda bu suçlara göz yuman ve destek olan devletler için de uluslararası bir dönüm noktasıdır.

Azerbaycan, uçak kazasında hayatını kaybedenler için yas tutuyor Azerbaycan, uçak kazasında hayatını kaybedenler için yas tutuyor

ABD’yi ne bekliyor?
ABD, UCM’ye taraf olmayan bir ülke olmasına rağmen, aldığı bu tutumla uluslararası arenada ciddi bir tecrit riskiyle karşı karşıya. Eğer Netanyahu ve Gallant’a yönelik bu tutuklama emirlerine Batılı devletler uymazsa, uluslararası hukukun işlevselliği büyük bir darbe alacak. Bu durum, ABD’nin ve müttefiklerinin, diğer davalarda UCM’ye başvurma kapasitesini de sorgulanır hale getirecek.

Orallı, ABD’nin bu kararı “onurlu bir çıkış fırsatı” olarak değerlendirmesi gerektiğini savunuyor. Netanyahu ve Gallant’ın yargılanmasına karşı çıkmak yerine, ABD’nin bu sürece destek vermesi, hem kendi uluslararası itibarını kurtaracak hem de Batılı devletlerin üzerindeki yükü hafifletecektir.

Orallı, “Adalet herkese lazımdır. Bugün Netanyahu’ya, yarın ABD’ye” diyerek bu sürecin yalnızca İsrail değil, uluslararası hukuk sisteminin geleceği açısından da kritik olduğunu vurguluyor.

ABD ve İsrail arasındaki kopmaz bağlar
ABD’nin İsrail’e verdiği destek, tarihsel ve stratejik bağlarla şekillendi. İsrail, ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli müttefiki olarak görülüyor. Washington, İsrail’i askeri, ekonomik ve diplomatik olarak her alanda destekliyor.

Ancak bu destek, zaman zaman ABD’nin uluslararası imajına ciddi zararlar verdi. UCM’nin kararı, bu zararların en görünür hale geldiği anlardan biri.

Adalet ve itibar arasında sıkışmış bir ABD
UCM’nin kararı, sadece İsrail için değil, ABD ve müttefikleri için de bir dönüm noktası. Eğer ABD bu süreci desteklerse, uluslararası itibarını koruyabilir. Ancak karşı çıkmaya devam etmesi, yalnızca kendisini değil, uluslararası hukukun geleceğini de tehlikeye atar.

Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, bu süreçte ABD ve Batı dünyasına yönelik son sözleri şöyle oluyor:

“Şayet bugün adaletin almış olduğu bu uluslararası karara uymazsanız, yarın uluslararası sistemden ve uluslararası hukuktan bir beklenti içerisine giremez, dava süreçleriyle ilgili en ufak bir medet umamazsınız. Adalet herkese lazımdır. Bugün A ülkesine, yarın B ülkesine. Kırımların, katliamların, soykırımların önlenmesi amacıyla bu karar, Batı medeniyeti için büyük bir fırsattır.”

Kaynak: TRT HABER