Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele saldırıda bulunulmasıyla ilgili tutuklanan İstanbul’daki Harp Akademileri Komutanlığında öğrenci subay Mehmet Cantaz, Muğla 2. Sulh Ceza Hakimliğinde verdiği ifadesinde, İstanbul Harp Akademileri Komutanlığında öğrenci subay olarak görev yaptığını söyledi.

FETÖ ile bağlantısının bulunmadığını ileri süren Cantaz, daha önceden tanıdığı, aynı akademide öğrenci subay olan Yüzbaşı İsmail Yiğit’in kendisine, özel bir görev olduğunu söylediğini kaydetti.

Yiğit’in kendisini akşam saatlerinde kaldığı evden aldığını ve daha sonra Atatürk Havaalanı’na gittiklerini belirten Cantaz, buradan da askeri helikopterle Çiğli Havaalanına ulaştıklarını ve helikopterde kendilerinden başka 13 personelin daha olduğunu ifade etti.

Nasıl bir göreve gittiklerini bilmediklerini aktaran Cantaz, havaalanında kendilerine teçhizat verildiğine belirterek, “Bu esnada Şükrü Binbaşımız bizlere Genelkurmay emriyle hareket edildiğini, Marmaris’e gidileceğini ve faaliyette bulunacağımızı söyledi.” dedi.

“Hedef Cumhurbaşkanını sağ olarak ele geçirmekti”

Cantaz, eski özel kuvvetler mensubu olduğunu dile getirerek, özel kuvvetler mensuplarının bir hareketi olduğunu düşündüğünü, bu yüzden de katıldığını savundu.

İllegal bütün eylemlere karşı olduğunu öne süren Cantaz, şöyle devam etti:

“Çiğli’de hedefin ‘Cumhurbaşkanını sağ olarak ele geçirmek’ olduğu söylendi. Bu, 27 kişinin olduğu görev ekibi ortamında ve Çiğli Hava Üssü’nde söylendi. Bunun akabinde olası çatışmalara hazır olmamız belirtildi. Bir şok yaşadık ama o anda hiçbir şey diyemedik sadece kendi aramızda ‘neler oluyor’ diye konuştuk. Ben biraz ses çıkarınca, beni o gruptan ayırıp öbür helikoptere yönlendirdiler. Ben kimseye silah doğrultmadım ya da ateş etmedim. Otelin içine de girmedim.”

“Operasyonu kime karşı yapacağımızı söylemediler”

Tutuklananlar arasında yer alan İzmir Çiğli‘deki 2. Ana Jet Üssü Personel Kurtarma Eğitim Komutanlığında görevli Astsubay Üstçavuş EkremBenli ise 15 Temmuz günü normal mesai saati içerisinde işine başladığını, bir binbaşının gün içinde kendisine görev yazdırmamasını istediğini aktardı.

Mesaisini bitirdikten sonra eve gittiğini anlatan Benli, daha sonra aynı birlikte görev yapan iki ev arkadaşıyla gelen telefon üzerine birliğe geri gittiklerini belirtti.

Daha sonra depoda, hücum yelekleri, bomba atarlı tüfekler, el bombaları, tabancadan oluşan ekipmanların hazırladıklarını kaydeden Benli, “Daha sonra nasıl bir operasyona gideceğimizi sorduk. Taner, Ömer ve Zekeriya bize terör örgütü yöneticisine yönelik operasyon yapacağımızı söylediler ancak bu operasyonu kime karşı yapacağımızı söylemediler. Biz malzemeleri hazırlarken bize özel kuvvetlerden kişiler geleceğini, onlara da aynı malzemeleri hazırlamamızı istediler.” ifadelerini kullandı.

Depoda kendileriyle birlikte 28 kişilik ekipman ve malzeme hazırladıklarını anlatan Benli, daha sonra başlarında Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş‘in de kendilerine “terör örgütü liderlerinin üst düzey yöneticisine operasyon yapılacağını, bunun da özel kuvvetlerce gerçekleştirileceğini” söylediğini anlattı.

“Erdoğan’ı otelden alıp geleceğimizi söyledi”

Cep telefonlarının toplandığını belirten Benli, “Helikopter başına giderken Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş bize, ‘Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke yönetimine el koyduğunu, emirleri direk Genelkurmay Başkanından aldığını, bizlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ı otelden alıp geleceğimizi’ söyledi. Özel kuvvetler kendi aralarında haritaya bakıyordu. Nereye gideceğimizi ben tam olarak bilmiyordum. Tuğgeneral Gökhan gittiğimiz yerde karşı konulabileceğini, kendimizi korumamızı istedi.” dedi.

Pistte bekleyen iki helikoptere ekiplerin dağıtıldığını aktaran Benli, daha sonra Marmaris‘e gittiklerini, burada bulunan otelin yanındaki boş araziye her iki helikopterin de iniş yaptığını söyledi.

Helikopterleri terk ettikten sonra özel kuvvetlerin otele doğru ilerlediğini, kendilerinin de geride bekletildiğini iddia eden Benli, daha sonra özel kuvvetlerin döndüğünü ve helikopterlerin iniş yaptığı yere doğru ilerlediklerini anlattı.

Karşı taraftan gelen emniyet görevlilerinin kendilerine doğru ateş etmeleri üzerine karşılık verdiklerini kaydeden Benli, ancak kendisinin polislere ateş etmediğini ileri sürdü.

Kendilerini almaya gelen helikopterin, polislerin ateş etmesi nedeniyle alana iniş yapamadığını belirten Benli, daha sonra bir otelin zemin katına indiklerini, buradan da bir çıkış bularak sahile doğru uzaklaştıklarını aktardı.

“Ekip susuz ve aç kaldığından dolayı zorlandı”

Benli, yaklaşık 2 saat süresince polislerle çatıştıklarını ifade ederek, daha sonra yaşananları şöyle anlattı:

“Yürüyerek ormanlık alana doğru gittik. Tüm ekip beraberdik. Sonra hava aydınlanırken ormana ulaştık. Ormana vardıktan sonra yukarıya doğru tırmanmaya başladık. Ekip susuz ve aç kaldığından dolayı zorlanmaya başladı. Tepeye kadar ulaştık, malzemeleri yukarıya çıkarırken bırakmak zorunda kaldık. Yanımızda uzun namlulu tüfekler, tabanca kaldı. Tepeye ulaşınca binbaşı Şükrü Seymen bize ‘herkes kendini kurtarsın, ayrılalım’ dedi. Ben, Serkan, Elçi, Yakup Özcan beraberce diğer istikamete hareket edip aşağıya indik. Kullanılmayan bir eve vardık, orada bulduğumuz suyu içtik. Dinlendik, evde bulduğumuz sivil kıyafetleri Serkan giydi ve daha sonra yiyecek bulmak için sahile gitti. Bu arada ev sahibi geldi, ‘burayı terk edin, emniyeti arayacağım’ dedi. Biz de evden ayrıldık.”

Daha sonra gelen jandarma ekiplerince yakalandıklarını, ardından da emniyet ekiplerine teslim edildiklerini belirten Benli, FETÖ‘ye üye olmadığını iddia etti. Benli, yönetime el konulduğunu ve darbe kanunlarının yürürlüğe girdiğini düşünerek, görev arkadaşlarının baskısıyla yaşananlara karşı çıkamadığını savundu.

Editör: Haber Merkezi