PYD/YPG’nin hemen yanıbaşımızda, Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği etnik temizliğin amacının Arapları ve Türkmenleri o bölgeden kovarak üç Kürt kantonunu birleştirmek olduğunu bilmek için stratejist olmaya gerek yok.

Nihai hedef ise batıya doğru yayılarak Akdeniz’e açılmak ve orada bağımsız bir Kürt devleti kurmak.

Ulus devletlerden bahsedeceksek elbette her ulusun olduğu kadar Kürtlerin de bir devleti olması gerektiğini söyleyebiliriz.

Fakat olayın ve planın arkasındaki güçlerin derdinin Kürtlere duydukları sevgi ve sempati olmadığı bir gerçek.

Amaç, Türkiye’nin Arap coğrafyasıyla karasal bağlantısını tamamen koparmak ve özellikle Arap Baharı’yla birlikte Türkiye fobileri (buna Osmanlı korkusu da diyebiliriz) zirveye çıkan Arap ülkeleri arasında bir tampon bölge oluşturmak.

Sözkonusu plan başarıya ulaşırsa Türkiye’nin maalesef hiç Arap komşusu kalmayacak.

Kürt petrolünü Türkiye’yi devre dışı bırakarak Akdeniz’e akıtmayı da hedefleyen bu plan, sadece Amerika’nın, İsrail’in ve Batı ülkelerinin desteklediği bir plan değil.

Türkiye düşmanı Arap rejimlerinin de hayali.

Suudi Arabistanlı emekli general ve Kral Abdullah dönemi danışmanlarından Enver Işgi’nin ABD’deki en etkili Yahudi lobi örgütlerinden Dış İlişkiler Konseyi(CFR)’de yaptığı konuşma bu hayali açıkça ortaya koyuyor.

Merkezi Cidde’de bulunan Ortadoğu Araştırma Merkezi Başkanı Enver Işgi, o konuşmada şunları söylüyor:

“Arap Yarımadası’nda Rub’ul Hali’de gelecek vaat eden bir petrol sahası var. Bu petrol sahası Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerini ve Yemen’i sahanın ve zenginliklerinin korunması için birlik olmaya mecbur edecek. Bu birlik, Amerika’yı birleştiren ve demokrasi getiren Amerikan anayasası gibi bir temel üzerine kurulmalı. Etiyopya’daki gelecek vaat eden Ogadin petrol sahasına gelince, o da Etiyopya liderliğinde Afrika Boynuzu’nu birleştirecektir. Afrika Boynuzu ile Arap Yarımadası arasında bir köprü inşa edilecek. Bu köprü, Cibuti’deki El Nur kentiyle Yemen’deki El Nur kentini birbirine bağlayacak El Nur Köprüsü’dür.”

Suudi Arabistanlı emekli general, bahsettiği bütün bu stratejik hedeflere ulaşılabilmesi için bazı şeylerin gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor ve onları maddeler halinde şu şekilde sıralıyor:

“1- Araplar ve İsrail arasında barışın gerçekleşmesi.

2- İran’daki siyasi rejimin değiştirilmesi.

3- Körfez İşbirliği Konseyi’nin birliğe dönüşmesi.

4- Körfez’deki iş gücünde demografik dengenin kurulması için Yemen’de barışın sağlanması ve Aden’deki serbest bölgenin yeniden canlandırılması.

5- Körfez ülkelerini ve Arap ülkelerini korumak ve istikrarı muhafaza etmek için Amerika’nın ve Avrupa’nın onayıyla bir Arap gücü oluşturulması.

6- Arap dünyasında İslami sabitelere bağlı kalınarak demokrasinin temellerinin güçlendirilmesi.

7- Barışçıl yollarla Büyük Kürdistan’ın kurulması için çalışmak. Çünkü Büyük Kürdistan’ın kurulması İran’ın, Türkiye’nin ve Irak’ın açgözlülüklerini hafifletecek, her üç ülkeden de Büyük Kürdistan için bir parça alacaktır.”

Görüşlerinin sadece kendini bağladığını ve hiçbir resmi sıfata sahip olmadığını söyleyen Işgi’nin özellikle son maddede dile getirdiği arzusunun Riyad’daki mevcut yönetim tarafından ne ölçüde benimsendiğini bilmiyoruz.

Bununla birlikte “Kürt kartı”nın Türkiye’yi durdurmak için Arap ülkeleri tarafından da oynanmak isteneceği hiçbir zaman unutulmalı.