GÜLNAZ MELİSSA ÖZKAN – ÖZEL HABER

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 2 gün süren NATO Dışişleri Bakanları toplantısı için Brüksel'deki karargahtaydı. ABD’li mevkidaşı Blinken başta olmak üzere pek çok iki görüşmeler gerçekleştirdi. Fidan, toplantının ardından önemli açıklamalarda bulundu.

Gündeminde terör örgütü PKK’nın Avrupa’daki saldırıları da vardı. Fidan, terörle mücadele konusunda beklentilerini dile getirdi.

Dışişleri Bakanı Fidan’ın açıklamalarını Beykent Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi ve Eski NATO Şube Müdürü Dr. Kemal Olçar değerlendirdi.

TÜRKİYE’NİN NATO’DAN TERÖRİZMLE MÜCADELE BEKLENTİSİ

Dr. Kemal Olçar, Terörizmle mücadele konusunda Türkiye ile NATO ve NATO üyeleri arasında önemli görüş farklılıkları olduğunu ve Türkiye’nin terörle mücadele konusunda yalnızlaştırıldığını vurguladı. Dr. Olçar “NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik” raporunda terörle mücadele diğer temel görevler arasında olduğu ifade edilmiştir. Türkiye terör tanımı konusunda müştereklik sağlamanın elzem olduğunu ve terörün uluslararası ve ulusal şeklinde ayrımının olmaması gerektiğini söylemiştir. Dolayısıyla, terörizmle mücadelenin sadece DEAŞ’la ve El Kaide’yle sınırlı kalmaması ve PKK, PYD/YPG ve FETÖ gibi örgütleri de kapsaması ve verilen desteğin derhal sonlandırılması gerektiğini ısrarla ifade etmektedir.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN KARARLILIĞI ENDİŞE YARATMAKTADIR”

Türkiye tarafından yapılan bu çağrılar kısmen karşılık bulmasına rağmen (koordinatör atanması vs.) bazı üye ülkeler kendi terör tanımları gereği ittifakın en güçlü üyelerinden biri olan Türkiye’nin hayati çıkarlarına zarar veren örgütleri himaye etmeye devam edildiğini kaydeden Olçar, “Bu ilişki sonlanmadan Türkiye kendi yetenekleri ile PKK/YPG örgütünü bitirmek konusunda oldukça kararlıdır. Bu niyet başta ABD olmak üzere diğer üyeler üzerinde endişe yaratmaktadır. Örgüt ortadan kalktığında ABD bölgede Talabani benzeri yeni sözde müttefik bulma için bazı çalışmalar yapabilir.” dedi.

“SAVUNMA SANAYİNDEKİ KISITLAMALAR NATO’YA DA ZARAR VERMEKTEDİR”

Dr. Kemal Olçar, NATO’nun Türk Savunma Sanayiine getirdiği kısıtlamaları da değerlendirdi.

Dr. Olçar, “NATO’nun Kuruluş Anlaşması Madde 2, 3 ve “Tek NATO” prensibi gereği üyeler aralarında savunma sanayi ile ilgili ürünleri tereddütsüz paylaşmak zorundadır. Bu sebeple yapılan kısıtlamalar NATO’nun güvenliğine de zarar vermektedir. Dolayısıyla Türkiye bu konuda yapmış olduğu çabalar sonuç verse de dış alıma dayalı teknoloji transferlerinde bazen gereğinden fazla siyasi ve ekonomik bedeller ödemek zorunda kalmaktadır. Bu durumun normalleşmesi elzemdir.” dedi.

ERDOĞAN-BIDEN GÖRÜŞMESİ KAPSAMINDA GAZZE VE UKRAYNA DEĞERLENDİRMESİ

Dr. Kemal Olçar, ABD’nin vekil ülkeler ve devlet dışı aktörler vasıtasıyla dış politika üretmeye çalıştığını kaydetti. Olçar’ın ifadeleri şu şekilde devam etti:

Katil İsrail'in Lübnan'a düzenlediği saldırılarda can kaybı 3 bin 670'e yükseldi Katil İsrail'in Lübnan'a düzenlediği saldırılarda can kaybı 3 bin 670'e yükseldi

Ukrayna savaşında Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığı artarken Rusya test edilmeye ve zayıflatılmaya çalışılıyor. Diğer taraftan Gazze’de İsrail’in hukuk dışı katliamlarına destek vererek hem İran’a hem de başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerine gözdağı vermek istiyor. Ancak tüm bu orta ve yüksek ölçekli savaşlar aslında Pasifik’te Çin ile yapılacak rekabete veya mücadeleye hazırlık olduğu anlaşılıyor. O yüzden ABD kitlesel gücünü Çin’e saklıyor. Diğer bölgelerde vekalet savaşları hibrit ve konvansiyonel şekilde devam ediyor.

“TÜRKİYE’NİN İKİ SAVAŞTA DA DURUŞU OLDUKÇA NET”

Dr. Olçar, Ukrayna ve Gazze savaşında Türkiye’nin rolünü de değerlendirdi.

“Türkiye’nin her iki savaşta da duruşu oldukça net. Bu politik duruş bazen ABD’nin bölge çıkarlarıyla çatışıyor. Ancak Sn. Cumhurbaşkanı kararlı bu tutumundan vazgeçmesi pek olası değildir. ABD bunu yapılacak ziyarette görürse yeni bir strateji üretmek ve Türkiye’siz Avrupa ve Ortadoğu güvenlik mimarisinin olamayacağını anlayacaktır.”

“2025’TEKİ NATO GAYRİ RESMİ TOPLANTISI ÖNEMLİ BİR FIRSAT”

NATO Dışişleri Bakanlarının 2025’te yapacağı gayri resmi toplantının Türkiye’de yapılmasına karar verildi. Dr. Kemal Olçar bu durumu olumlu olarak değerlendirdi.

“Her konudaki tezlerimizi aktarmak ve somut kararlar alınması için önemli bir fırsattır. 28-29 Haziran 2004 tarihinde yapılan İstanbul Zirvesi’nde Bahreyn, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan İstanbul İş Birliği Girişimi imzalanmış ve NATO’nun Körfez Ülkeleri ile ilişkileri geliştirilmiştir. İstanbul toplantısı özellikle terörle mücadele konusunda Türkiye’nin de endişelerini karşılayacak kapsayıcı bir konseptin hazırlığı için uygun bir zemin oluşturabilir.”

TÜRKİYE’NİN AVRUPA'DA KONVANSİYONEL KUVVETLER ANTLAŞMASI'NI ASKIYA ALMASI

Dr. Kemal Olçar, Türkiye’nin Avrupa’da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'nı askıya alması hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. Bu kararın daha fazla silahlanma anlamına gelebileceğini vurguladı.

“Rusya’nın, Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'ndan (AKKA) Mart 2015 itibarıyla çekilmesi, NATO üyelerinin anlaşmanın işlevselliğinin bitmesi ve uygulamalarda görülen gevşemeler sebebiyle askıya alma kararları gereği Türkiye de AKKA Anlaşmasını şimdilik askıya alma kararını ilan etti. Bu daha fazla silahlanma anlamına gelebilir, ancak zaten tüm dünyada silahlanma bir önceki yıla nazaran oldukça önemli artışlar yaşanmıştır. Burada mühim olan hangi tarafın silahlandığıdır. Bu anlamda Doğu Bloğu Batıya göre daha hızlı silahlandığı görülmektedir. Güç dengesinin yeniden sağlanması için başta NATO olmak üzere batı telaş içinde silahlanıyor.”

Muhabir: GÜLNAZ MELİSSA ÖZKAN