Greenpeace'in yayınladığı rapora göre, Türkiye'de hava kirliliği her geçen gün artıyor. 2023 yılında PM 10 kirleticisi açısından bakıldığında Türkiye'de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir bulunmuyor.
İşte Türkiye'nin en kirli 20 bölgesi:
1. İskenderun (Hatay)
2. Kadıköy-Göztepe (İstanbul)
3. Iğdır Merkez
4. Osmaniye Merkez
5. Elbistan (Kahramanmaraş)
6. Kadirli (Osmaniye)
7. Karatay (Konya)
8. Nazilli (Aydın)
9. Nilüfer (Bursa)
10. Kestel (Bursa)
11. Merkez Ulupark (Manisa)
12. Karatay-Karkent (Konya)
13. Akdeniz-İstiklal (Mersin)
14. Muş Merkez
15. Şahinbey-Beydilli (Gaziantep)
16. Hakkari Merkez
17. Aydın Merkez
18. Batman Merkez
19. Şahinbey-GaskiD6 (Gaziantep)
20. Denizli Merkez
Rapordan Öne Çıkan Diğer Bulgular:
Hatay'ın İskenderun ilçesinde 235 gün boyunca PM 10 limit değerinin aşıldığı kirli hava solundu.
İstanbul'un en kirli 10 ilçesinde yaşayan yaklaşık 4,6 milyon insan 2023 yılında kirli hava soludu.
Ankara'nın en kirli ilçesi Altındağ. İzmir'de PM 10'un yıllık ortalaması ulusal yönetmelikte belirlenen limitin üstünde.
Bursa'nın havası en kirli ilçesi Nilüfer'de yaşayanlar 199 gün boyunca PM 10 limitinin aşıldığı sağlıksız havaya maruz kaldı.
Hava Kirliliğinin Etkileri:
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre hava kirliliğinin dünya genelinde dakikada 13 insanın ölümüne yol açtığına dikkati çeken Greenpeace İklim ve Enerji Uzmanı Gökhan Ersoy, Türkiye'de ise ölüme yol açan risklerde tütün, aşırı kilo, hipertansiyon (yüksek tansiyon) ve hipergliseminin (yüksek kan şekeri) ardından hava kirliliğinin 5'inci sırada yer aldığını söyledi.
Hava kirliliğinin sorumlusu olarak fosil yakıtlara dikkati çeken Ersoy, son üç yıldaki bölge sıralamalarına baktığımızda, kentlerin kirlilik oranında radikal bir değişim olmadığını ve hala yönetmelikte belirtilen yıllık ortalama limit değerin aşıldığını görüyoruz.
Deprem bölgesinden üç farklı kentin de bu yıl listede olması, Hatay ile Osmaniye'nin ilk kez en kirli 10 bölge arasında yer alması ise enkaz kaldırma çalışmalarının neden olduğu ek kirlilik yükünün halk sağlığı açısından tolere edilemeyeceğini gösteriyor.
