Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız, BM Genel Kurulunda konuştu.
Yıldız, konuşmasında şunları kaydetti;
(İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarını karadan Refah kentine genişletmesi ve bölgedeki insani kriz) Çatışmanın başından bu yana 7 ay geçti ve Gazze Şeridi'ndeki ve Batı Şeria'daki kötü durum devam etmektedir. Filistin halkı gaddar bir şekilde tehdit edilmekte ve uluslararası hukuk tamamıyla gözardı edilmektedir. Refah'taki son dönemde ortaya çıkan ve yükselen gerilim aynı zamanda bölgenin geriye kalanına da sirayet etmektedir ve bizi derinden endişelendirmektedir. Gazze'de bulunan toplu mezarlar durumun ne kadar vahim olduğunu bir kez daha göstermektedir. Gazzeliler şu anda açlıkla mücadele etmektedirler ve bu açlık felaket düzeyindedir.
Gazze'deki insani yardımın belkemiği olan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) siyasi ve fiziksel anlamda saldırı altındadır. UNRWA'nın çalışmalarının kesintiye uğratılması sadece ızdıraba neden olmayacak aynı zamanda bütün bölgeyi etkileyecektir. Eşi benzeri görülmemiş bu insani trajediye rağmen şu andaki dökülen kanın durdurulamaması ve insan eliyle gerçekleştirilen bu kıtlık ve açlık maalesef çok kötü bir duruma sebep olmaktadır.
"BMGK kararları uygulanmadı"
Çatışmanın başladığından bu yana uluslararası camianın talebi açıktır; Hemen bir ateşkes, yine insani yardımın engellenmemesi ve zorla yerinden edilmeye bir son verilmesi. Bununla ilgili olarak 27-28 sayılı güvenlik konseyi kararı ki bir ateşkes çağrısı yapmaktaydı. Bunun yanısıra da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) yanında Genel Kurul'da iki tane karar alındı. Ancak bunlar uygulanmadı. Uluslararası Adalet Divanı'nın almış olduğu ihtiyati tedbir kararı, BMGK'nın insani yardım konusunda almış olduğu karar ve uluslararası hukukun temel ilkeleri maalesef gözardı edilmeye devam etmektedir.
Birleşmiş Milletler şartı şu anda çok büyük bir şekilde ihlal edilmekte bu da Gazze'de gözümüzün önünde gerçekleştirilmektedir. Bunun yanısıra Birleşmiş Milletler'e (BM) ve onun şartına bu çatı altında hakaret edilme çabalarını da görmekteyiz. Gazze'deki dökülen kan ve gaddarlık çok uzun zamandır devam etmektedir. Artık sona ermelidir ve bunun tekrarlanması iki devletli kalıcı çözüm vasıtasıyla engellenmelidir. İki devletli çözüm sayesinde bu şiddet döngüsü sona erecektir.
"İki devletli çözüm için yapılan çabalar momentum kazanmalıdır"
Türkiye, Filistin'in BM'ye tam üye olarak kabul edilmesi yönündeki başvurusunu desteklemektedir. Bu adım sayesinde Filistinliler devlet olma maksatlarına aynı zamanda da bağımsızlık egemenlik ve benzeri unsurların hayata geçmesine katkıda bulunacaktır. İki devletli çözüm için yapılan çabalar bu nedenle momentum kazanmalıdır. Filistinliler Birleşmiş Milletler'in tam üyesi olmayı hak etmektedirler ve uluslararası camianın eşit birer üyesi olarak muamele görmeyi hak etmektedirler. Güvenlik Konseyi kararları, iki devletli İsrail ve Filistin ve bu iki devletin güvenli bir şekilde ve çizilmiş sınırlar çerçevesinde yan yana yaşamasını öngörmektedir. Bu vizyon çok uzun zamandan beri maalesef ertelenmektedir. Bu ne kadar ertelenirse yıkım ve şiddet artmaktadır. Bu kararın kabulüyle birlikte Birleşmiş Milletler, Filistin devletinin BM üyeliğine kalifiye olduğunuda belirlemiştir. Aynı zamanda Güvenlik Konseyi'nin bu konuyu olumlu şekilde ele alması gerektiği yönünde tavsiyede bulunmuştur. Bu noktada Güvenlik Konseyi'nin 1967 öncesi sınırlar çerçevesinde iki devletli çözümü hayata geçirmek için gerekli adımları atacağına inanıyoruz.