TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye'nin turizmde önemli bir potansiyele sahip olduğunu, ancak bu potansiyelin tam olarak kullanılamadığını vurguladı. Bağlıkaya, "Türkiye Yüzyılı" vizyonu projesinin turizm sektörünü canlandıracak ve Türkiye'yi dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri haline getirecek olduğunu söyledi.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda ilerlemek ve ülke turizmine katkı sağlamak amacıyla yeni bir proje hayata geçiriyor.
Proje ile turizmin 12 aya ve yurt geneline yayılması amaçlanırken; TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, tanıtım ve pazarlamada çok daha iyisini yapmak için hem ürün olarak hem de insan kaynağı olarak Türkiye'nin büyük bir potansiyele sahip olduğunu kaydetti. Bağlıkaya, "Turizmin doğal artışına bakarak kendi rekorlarımızı kırmak bizim için yeterli değil. Mesele zaman içinde sadece kendi yaptığımızın daha iyisini yapmak değil, rakiplerimizin yaptıklarından daha iyisini yapmaktır.” dedi.
TÜRKİYE’NİN GELİŞİMİNE VE KALKINMASINA EN BÜYÜK DESTEK TURİZMDEN
Turizmde bayrağı daha yukarılara çıkarmak için yeni bir çalışma planı başlatacaklarını duyuran Bağlıkaya, "Son 20 yılda ülkemiz, gelişme ve kalkınma kapsamında çok önemli adımlar attı. Yapılan çalışmalar sonrası tüm sektörler bu gelişmeden payını aldı. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu gelişme ve kalkınmaya sektör olarak en büyük katkıyı sunma arzusundayız. Ekonomiyle ilgili ne tür sorunlarla karşı karşıya olduğumuzun farkındayız. Bu sorunları aşmak için elimizdeki en güçlü enstrümanlardan birisi turizm" ifadelerini kullandı.
NET DÖVİZ KATKISI, İSTİHDAM, DOĞRUDAN GELİR
Bağlıkaya, "Turizm, ekonomimize net döviz katkısı, 50’den fazla sektöre kaynak sağlaması, yarattığı istihdam ile turizm vatandaşımız için doğrudan gelir kaynağıdır" diyerek, turizmde rekabetin çok keskin olduğuna ve ülkelerin turizm rakamlarını yükseltmek için yoğun çaba harcadığına vurgu yaptı. Ülke olarak turizmde birçok alanda büyük başarılara imza atıldığını ifade eden Bağlıkaya, "Turizmi 12 aya yaymak, turizmin tüm ülkeye dengeli biçimde dağılmasını sağlamak, yüksek gelirli turist oranını artırmak en büyük hedeflerimizin başında geliyor. Turizmde daha iyisini başarmak sadece Bakanlığımızın, turizmcilerin değil bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluk yüklenmesi gereken bir meseledir. Turizm ülkemiz için vazgeçilmezdir. Yerel yönetimler, ticaret odaları, kalkınma ajansları, sivil toplum örgütleri, bölge halkı, tüm yerel unsurlar bu işin bir parçası olmak zorundadır" diye konuştu.
"ÖNEMLİ OLAN RAKİPLERDEN DAHA İYİSİNİ YAPMAK"
Tanıtım ve pazarlamada çok daha iyisini yapmak için hem ürün olarak hem de insan kaynağı olarak Türkiye'nin büyük bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Bağlıkaya, "Turizmin tüm dünyada konjonktüre veya trendlere bağlı, doğal artışına bakarak kendi rekorlarımızı kırıyor olmak bizim için yeterli değil. Mesele zaman içinde sadece kendi yaptığımızın daha iyisini yapmak değil, rakiplerimizin yaptıklarından daha iyisini yapmaktır" değerlendirmesinde bulundu.
HEDEF TURİZMİ 81 İLE YAYMAK
Türkiye'nin rakiplerinden daha avantajlı bir konumda olduğunu, fakat ülkeye gelen turist sayısının mevcut potansiyelin çok altında olduğunu vurgulayan Bağlıkaya, "Dört mevsim sunulabilecek turizm ürününe sahibiz ancak turist aldığımız aylar belli aylarda sınırlı kalıyor. Ocak-Şubat-Mart ve Kasım-Aralık aylarında Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı 14,5 milyon. Bu dönemde gelen turist toplam ziyaretçimizin yüzde 29’unu oluşturuyor. Aynı dönemde İspanya’ya 31,2 milyon kişi gidiyor. Toplam içindeki oranı ise yüzde yaklaşık %37. Hedefimiz turizmi mümkün olduğu kadar deniz kum güneş sezonunun dışında kalan aylara da taşımak.
Ülkemize gelen turistin neredeyse yüzde 75'i altı aylık bölümde, yüzde 25'i diğer aylarda geliyor. Turizmde hedeflenenin aksine daha fazla yaz aylarına sıkışıyoruz. Hedefimiz turizmi mümkün olduğu kadar deniz, kum, güneş sezonunun dışında kalan aylara da taşımak olmalı.” dedi.
Uzun yıllardır diğer bir hedefin ise turizmi ülkenin her yerine dengeli yayılmasını sağlamak olduğunu belirten Bağlıkaya; İstanbul, Antalya, Muğla ve İzmir'in yüzde 75'lik bir paya sahip olduğunu, gelen turistlerin sadece yüzde 25'inin kalan illere dağılım gösterdiğini söyledi. Bağlıkaya, hedefin 5 şehre sıkışmış kapasiteyi ülkenin her köşesine yaymak olduğunu belirtti.
“DİĞER TURİZM ÇEŞİTLERİYLE RAKİPLERE FARK ATMAMIZ LAZIM”
Türkiye'nin; ucuz tatil yapılan, iyi tesisleri olan, iyi hizmet sunulan bir destinasyon olarak pazardaki konumunu koruduğuna dikkat çeken Bağlıkaya, "Halihazırda yaptıklarımızı tekrarlayarak 12 ay ve ülkeye yayılmış turizm hedefine ulaşmak, yüksek gelir grubundan turist sayısını artırmak mümkün değil. Tatil beldelerimizde 2-3-4'üncü sıra otel yaparak turist sayısını artırsak da turizmin bu gidişatından rakiplerimizin önüne geçecek kadar yüksek turizm geliri çıkmaz. Ağırlıklı olarak Akdeniz'deki tüm ülkelerin sunduğu deniz, sahiller, güneş ürünleriyle rekabet ediyoruz. Rekabet alanında tarihimizi, kültürümüzü ve üstün olduğumuz diğer turizm çeşitlerini öne çıkartmamız gerekiyor, fark yaratacağımız alanlara daha fazla ağırlık vermeliyiz." dedi.
‘TURİZM YÜZYILI’NIN AMACI
Yarım asırlık tecrübesi, 15 bin üyesi, 100 binlerce çalışanı, tüm ülkeye yayılmış 35 Bölge Temsil Kurulu ve 15 İhtisas Başkanlığı ile edinmiş olduğu önemli bir bilgi birikimine sahip olan TÜRSAB’ın, 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuna eşlik etmek için ‘Turizm Yüzyılı’ projesini başlattığını duyuran TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, ‘Turizm Yüzyılı’ projesinin amacının Türkiye’yi tek bir destinasyon olarak görmek ve merkezi yapılarla tek bir turizm ürünüymüş gibi tanıtıp pazarlamak yerine, her bölgeyi öne çıkan değerleriyle ayrı bir turizm destinasyonu olarak ele alacaklarının bilgisini paylaştı.
Firuz Bağlıkaya bu kapsamda yapılacak çalışmaları şöyle sıraladı;
- Turizm için önemli plan, envanter gibi mevcut çalışmaları derleyerek işlevli hale getireceğiz,
- Türkiye genelinde seyahat acentalarına proje kapsamında özel eğitimler vereceğiz,
- Bölgenin sahip olduğu turizm değerlerine özgü pazarlama stratejileri geliştireceğiz, tanıtım planlaması yapacağız,
- Bölgelerin öne çıkan turizm özelliklerine uygun hedef fuarları belirleyip seyahat acentalarımızın ücretsiz katılımlarını sağlayacağız,
- Yerel efsaneleri, hikayeleri turizm amaçlı işleyerek kültürel ve sanatsal unsurlar olarak turizm ekonomisine katkı sağlayacak ürün haline getireceğiz,
- Bölgelere özgü turistik ürünlere ilişkin tanıtım materyali oluşturacağız,
- Yerel halkın turizm faaliyetindeki rolünü artırmak için destinasyon bazlı turizm çalıştayları düzenleyeceğiz, turistik değerler ve turizm ekonomisine ilişkin yerel düzeyde farkındalığın artmasını sağlayacağız.
Bağlıkaya sözlerini şöyle sürdürdü;
“Unutmamak gerekir ki, bir turizm unsurunun satılabilir ürün haline getirilmesi ve tüketicisine ulaşması ancak ve mutlaka seyahat acentaları eliyle olur. ‘Turizm Yüzyılı’nı hayata geçirirken,
TÜRSAB İhtisas Başkanlıklarının deneyiminden, Bölge Temsil Kurullarımızın yerel düzeydeki gücünden, TÜRSAB Akademi ve TÜRSAB Ar-Ge departmanlarımızın bilgi birikiminden, TÜRSAB TV'nin sektörümüzü bilgilendirici yayınlarından yararlanacağız. TÜRSAB iştiraki olan TÜRSAB Rota sayesinde Türkiye genelindeki 15 bin seyahat acentamızın gücünden faydalanarak turizm ürünlerinin tüm seyahat acentalarınca satılabilmesini sağlayacağız.”
TÜRSAB olarak turizmin Türkiye’ye çok daha fazlasını verebileceğine inandığını ifade eden Bağlıkaya, “Dünya siyasetinin ve sosyolojisinin küresel ısınmadan çok daha hızlı ısındığı bir dönemdeyiz. Bu tehlikeli ısınmanın panzehiri turizmdir. Nasıl turizm Türkiye'ye daha fazlasını verebilirse; bu vizyonla Türkiye de dünyaya daha fazlasını verebilir. Bu vesileyle doğru zamanda doğru çıkışı yapmak için TÜRSAB olarak bilgi birikimimizle hazır olduğumuzu, kararlı, cesur ve inanç sahibi olduğumuzu ifade ediyoruz. Turizm çok daha fazlasını verebilir. “Turizm Yüzyılı” ülkemize hayırlı olsun” diye konuştu.