DEMET İLCE / MUHABİR

Daha önceki dönemde yapılan araştırmalara göre bu dönem %8 kadar bir artış göründüğünü söyleyen Ocak, bunun nedenlerini madde madde sıraladı.

EKONOMİK BELİRSİZLİKLER

Ocak, Türkiye’nin depresyon, anksiyete bozukluğu veya yeme bozukluğu gibi ruhsal hastalıklarla mücadelede %38 ile ikinci sırada yer almasının ilk sebebinin başında ekonomik belirsizlikler olduğunu aktardı. Ocak, “Türkiye'de ekonomik belirsizlikler ve sıkıntılar, insanların ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yapabilir. Ekonomik zorluklar, işsizlik ve gelir eşitsizliği gibi faktörler, stres, kaygı ve depresyon gibi ruh sağlığı sorunlarının artmasına neden olabilir.”

TOPLUMSAL VE SİYASAL GERİLİMLER

Yine 2. Sırada yer almamızın ikinci nedeni olarak ise Ocak, toplumsal ve siyasal gerilimlere yer verdi. Ocak, “Türkiye'de yaşanan toplumsal ve siyasal gerilimler, halkın ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Özellikle siyasi çalkantılar, güvenlik endişeleri ve toplumsal kutuplaşma gibi faktörler, kaygı ve stres düzeylerini artırabilir.” dedi.

COVID PANDEMİSİ

Üçüncü sebep olarak Ocak, Covid pandemisine yer verdi. “Pandemi süreci dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de ruh sağlığını olumsuz etkilemiş olabilir.” diyen Ocak, İzolasyon, sosyal mesafe, iş kaybı, sağlık endişeleri gibi pandemiye bağlı stres faktörleri, ruh sağlığı sorunlarının artmasına yol açabileceğini dile getirdi ve “Bir de biz bu durumu diğer ülkerele nazaran ne kadar iyi atlatsak da ekonomiye olan etkisi dolaylı yönden bizi etkiliyor gibi duruyor. Biz bu tür salgınlardan çok etkileniyoruz.” diye ekledi.

ERİŞİLEBİLİRLİK VE FARKINDALIK

“Türkiye'de son yıllarda ruh sağlığına yönelik farkındalık artmış olabilir.” Diyen Ocak, bu durumun, insanların ruh sağlığı sorunları hakkında daha açık olmalarına ve profesyonel yardım arayışına daha istekli olmalarına yol açabildiğini söyledi. Ocak, Bunlar kayıt olmasına da etkili olabiliyor bildiğimiz gibi. Belki bir açıdan şuna dikkat çekilebilir: Sadece ruh sağlığı alanında taleplerin artması, sadece yaşanan kötülüklere bağlanmamalı da aynı zamanda kişiler artık kendilerinin üzerine daha yoğun düşünmekte ve farkındalıkları artmakta olabilir.” İfadelerini kullandı.

Ocak, aynı zamanda ruh sağlığı hizmetlerine erişimin de yaşanan artışta bu sıralamada etkili olabileceğini belirtti.

Bir yılda 25 bin kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetti Bir yılda 25 bin kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetti

“KARMAŞIK VE ÇOK YÖNLÜ”

Artan farkındalıklar ve ekonomik sorunların ciddi anlamda terapi ihtiyacını arttırdığını söyleyen Ocak, ihtiyaç olduğu kadar, erişilebilirliğin olmadığını dile getirdi. “Türkiye'deki ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele durumu karmaşık ve çok yönlü.” Olduğunu belirten Ocak, “Bir de bu durumlara kamu politikaları, sağlık hizmetlerine erişim, toplumda ruh sağlığı konusundaki farkındalık gibi konular eşlik edince bu sonuçlar kaçınılmaz.” dedi.

“EKSİKLİKLER VE SORUNLAR HALA MEVCUT”

“Türkiye'de son yıllarda ruh sağlığı alanında birçok gelişme yaşanmıştır. Sağlık Bakanlığı, ruh sağlığı hizmetlerine erişimi artırmak ve ruh sağlığı sorunlarıyla başa çıkmak için çeşitli programlar ve politikalar yürütmekte.” diyen Ocak, bu alandaki eksikliklerin ve sorunların hala mevcut olduğunu, özellikle kırsal bölgelerde ruh sağlığı hizmetlerine erişimde zorluklar yaşanabildiğini söyledi. “Bu durum da sonuçları etkilemiş olmalı.” diyen Ocak, bu konuda kesin bir değerlendirme yapabilmek için güncel ve detaylı verilere ihtiyaç olduğunu, bu verileri daha iyi anlamak için sadece ekonomik, politik değil, ruh sağlığı sorunlarına ilişkin mevcut durumu ve mücadelede alınacak önlemleri daha iyi anlamamız gerektiğini ifade etti.

RUH SAĞLIĞI İLE MÜCADELE KAPSAYICI MI?

Ocak, “Türkiye’de ruh sağlığı hizmetlerine erişim, özellikle büyük şehirlerde daha iyi durumda olabilirken, kırsal bölgelerde ve daha dezavantajlı toplumsal gruplarda bu erişimde sıkıntılar yaşanabiliyor.” dedi ve ekledi:

“Özellikle ekonomik sıkıntılar yaşayan veya sosyal destek ağı zayıf olan bireylerin ruh sağlığı hizmetlerine erişimde güçlük çekebileceği bilinmekte.”

KURUMSAL ALTYAPI NE DURUMDA?

Türkiye'de ruh sağlığı hizmetlerine erişimde kurumsal altyapının iyileştirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Ocak, “Ruh sağlığı hizmetlerini sunan kurumların ve profesyonellerin sayısının artırılması, hizmetlerin daha geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlayabilir.” dedi.

Ocak, telepsikiyatri dediğimiz yöntemin bu durumun iyileşmesinde önemli bir faktör olduğunu ve son yıllarda Türkiye'de telepsikiyatri uygulamaları yaygınlaşmış durumda olduğunu belirtti. Özellikle pandemi döneminde bu tür uzaktan sağlık hizmetlerinin daha da önem kazandığını ifade etti.

Ocak, son olarak şunları söyledi:

“Telepsikiyatri, uzak bölgelerde yaşayan veya fiziksel engelleri olan bireylere ruh sağlığı hizmetlerine daha kolay erişim sağlayabiliyor. Bunun yanında kamu politikalarına da odaklanılmalı. Türkiye'de ruh sağlığına yönelik kamu politikaları ve yatırımların artırılması, ruh sağlığı hizmetlerine erişimi iyileştirebilir. Özellikle kaynakların daha etkin bir şekilde dağıtılması ve ruh sağlığı hizmetlerinin entegrasyonunun güçlendirilmesi önemlidir. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, Türkiye'de ruh sağlığı hizmetlerine erişimde belirli gelişmeler olsa da hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmakta. Bu bağlamda, toplumsal bilinçlenme, altyapının güçlendirilmesi ve politika düzeyinde atılacak adımlar önemlidir.

Muhabir: Demet İlce