ALİ CAN TİRYAKİ / ANALİZ
Türk lirasının değer kazanmasında, öncelikle küresel piyasalardaki gelişmelerin etkili olduğu görülüyor. Dünya genelinde enflasyonist baskıların artması, merkez bankalarının faiz artırımına gitmesi ve ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının devam etmesi, küresel risk iştahını düşürdü ve yatırımcıları güvenli limanlara yöneltti. Bu durum, gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırımlarda da bir düşüşe yol açtı.
Ancak, Türk lirasının değer kazanmasında, Türkiye'nin kendi iç dinamiklerinin de önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Özellikle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) uyguladığı sıkı para politikası, enflasyondaki düşüşü destekledi ve liranın değerini korumasına yardımcı oldu. Ayrıca, Türkiye'nin dış ticaret fazlası vermesi ve turizm gelirlerinin artması da liranın değer kazanmasında etkili oldu.
KALICI OLACAK MI?
Türk lirasının değer kazanımı, Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu durumun kalıcı olup olmadığı henüz net değil. Küresel piyasalardaki gelişmelerin yanı sıra, Türkiye'nin iç dinamiklerinde de yaşanabilecek olumsuz gelişmeler, liranın değerini yeniden düşürebilir.
Bu nedenle, Türk lirasının değer kazanımı, bir "geri dönüş" olarak değerlendirilmekten ziyade, geçici bir gelişme olarak görülmeli. Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma için, kalıcı bir ekonomik istikrara kavuşması gerekiyor.
Türk lirasının değerini korumak ve kalıcı bir istikrar sağlamak için, TCMB'nin sıkı para politikasını sürdürmesi ve enflasyonla mücadeleye devam etmesi gerekiyor. Ayrıca, Türkiye'nin dış ticaret fazlasını artırması ve turizm gelirlerini koruması da önemli.
YAPILAN ADIMLAR DOĞRU
Ancak, bunların yanı sıra, Türkiye'nin makroekonomik politikalarını da reforme etmesi gerekiyor. Bütçe açığının azaltılması, cari açığın kapatılması ve kredi büyümesinin kontrol altına alınması, liranın değerini korumak için gerekli olan diğer adımlar.
Türk lirasının değer kazanımı, Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme olsa da, kalıcı bir istikrar için, Türkiye'nin ekonomik reformlara hız vermesi gerekiyor.
KUR KORUMALI MEVDUATIN SONU YAKLAŞIYOR MU?
Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasına ilişkin benzer görüşlere sahip oldukları söylenebilir. Her ikisi de, KKM'nin kısa vadede kurdaki dalgalanmaların önüne geçmek ve enflasyona olan baskıyı azaltmak için etkili olduğunu düşünüyor. Ancak, her ikisi de, KKM'nin kalıcı bir çözüm olmadığını ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir istikrara kavuşması için, KKM'den çıkmak ve ortodoks politikalara dönmek gerektiğini savunuyor.
Şimşek, KKM'nin bir "acil önlem" olduğunu ve kalıcı bir çözüm olmadığını daha önce de ifade etmişti.
Erkan da, KKM'nin kalıcı bir çözüm olmadığını ve ortodoks politikalara dönülmesi gerektiğini ifade etmişti. Erkan, KKM'nin cari açığa ve döviz rezervlerine olumsuz bir etki yaptığını ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir istikrara kavuşması için, KKM'den çıkıp, para politikasını sıkılaştırmak ve cari açığı kapatmak gerektiğini söylemişti.
Bu nedenle, Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan'ın, KKM'ye ilişkin görüşleri şu şekilde özetlenebilir:
- KKM, kısa vadede kurdaki dalgalanmaların önüne geçmek ve enflasyona olan baskıyı azaltmak için etkili bir önlemdir.
- KKM, kalıcı bir çözüm değildir ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir istikrara kavuşması için, KKM'den çıkmak ve ortodoks politikalara dönmek gerekir.
KKM'nin kalıcı bir çözüm olmadığı ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir istikrara kavuşması için, ortodoks politikalara dönülmesi gerektiği görüşü, Türkiye'deki ekonomistlerin büyük bir çoğunluğu tarafından da söylenmektedir.