Eski Başkan Donald Trump, başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından Marco Rubio ve Mike Waltz'ı, sırasıyla Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atamayı planladığını duyurdu. Bu atamalar, Trump’ın dış politika önceliklerini yansıtan bir adım olarak görülüyor, çünkü her iki isim de Avrupa ülkelerinin NATO savunma harcamalarını yetersiz buluyor ve Amerika'nın içeriye odaklanması gerektiğini savunuyor.
Rubio, Avrupa'nın savunma konusunda liderlik yapması gerektiğini savundu ve Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin doğudaki nükleer silahlarla donanmış tehditlerle ilişkilerini yönetebilecek kapasitede olduğunu belirtti. Aynı zamanda, Çin, İran ve Küba'ya karşı sert bir yaklaşımı destekledi ve TikTok'un güvenlik risklerine karşı daha fazla denetim yapılması gerektiğini savundu. Rubio, Çin'i Amerika'nın karşılaştığı en güçlü düşman olarak tanımladı.
Ukrayna konusunda ise, Rubio, ülkenin Rusya'ya karşı direnişini desteklese de, mevcut çatışmanın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Ortadoğu'da ise İsrail'i güçlü bir şekilde destekledi ve Hamas'ı "vahşi hayvanlar" olarak tanımlayarak, Gazze'deki ateşkese destek veren ABD yetkililerine sert eleştirilerde bulundu.
Mike Waltz: Çin'e Karşı Sert ve NATO'ya Eleştiri
Trump'ın bir diğer seçimi olan Cumhuriyetçi Temsilci Mike Waltz de Çin’e karşı sert bir duruş sergileyen ve NATO'nun savunma harcamalarına yönelik eleştirilerde bulunan bir isim. Waltz, NATO müttefiklerinin savunma harcamalarını hedef alarak, bu konuda daha fazla taahhütte bulunmalarını talep etti. Ukrayna konusunda Trump’ın bakış açısını benimsedi ve diğer ülkelerin Rusya'ya karşı daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini savundu.
Ayrıca, Waltz, Çin'in dünya çapında kazanç sağladığını ve ABD'nin Asya bölgesinde savaş için hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. Afganistan'daki eski deneyimlerini de göz önünde bulundurarak, ABD'nin ülkedeki askerî varlığını sürdürmesi gerektiğini savundu ve Joe Biden'ın Afganistan'dan çekilme kararına sert eleştirilerde bulundu.
Her iki isim de Trump'ın dış politika vizyonunu, ABD'nin ulusal çıkarlarını ön planda tutarak şekillendirmeyi hedefliyor.