Özellikle sosyal medyada yürüyen dezenformasyonla toplumu kaos ve huzursuzluğa sürüklemek isteyenler bir yerden düğmeye basılmışçasına ülkede yaşanan hemen her meseleyi ters yüz ederek kin ve nefret tohumları ekiyor. Toplumun yararına mesaj veriyor gibi gözükerek algı malzemesine dönüştürdükleri her meselede, asıl gerçeği gözlerden kaçırarak barış ve huzuru hedef alıyorlar. Bir süre sonra sosyal medya terörüne dönüşen paylaşımlarda kol kola girenlerse ibretlik bir tablo ortaya koyuyor.
“KÜRTÇE ŞARKI YASAK” YALANI
Bu durumun son örneği CHP ile birlikte partinin söylemleriyle aynı çizgide durduğu terör örgütü FETÖ ve PKK kışkırtmasıyla internet üzerinden yayılan, şarkıcı Dodan’ın Batman’da Kürtçe şarkı söylemesinin engellendiği iddiası oldu. Sol görüşlü yayın organı T24 ile FETÖ kalıntısı samanyoluhaber.com internet sitelerinin gündeme taşıdığı yalan iddiaya CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu çanak tuttu.
SİYASİ RANT PEŞİNE DÜŞTÜ
Sezgin Tanrıkulu Batman Valiliğince, Kürtçe şarkı söyleyen kişiye polisin müdahalede bulunduğu iddiasını yalanlamasına rağmen sosyal medya hesabından bu olayı provoke ederek buradan siyasi rant elde etmeye çalıştı. Tanrıkulu yayınladığı mesajda “Ey Dilbere’yi” türküsünü Batman’da söylerken, O ses Türkiye birincisi Dodan’ın elinden mikrofon bir polis amiri tarafından alındıysa, bana düşen görevde bu hak ihlalini protesto etmek için Meclis’te bu türküyü bütün Türkiye’ye dinletmek olacak.” dedi. Oysa işin aslının öyle olmadığı Batman Valiliği yaptığı açıklamayla ortaya çıkmıştı.
ASILSIZ VE MAKSATLI HABER
Toplumsal huzuru hedef alan kaos tüccarlarının ucuz iddiasına karşılık bir açıklama yapan Batman Valiliği, “Sosyal medyada ‘Batman’da polisin Kürtçe şarkı söyleyen sanatçıyı engellediği’ yönünde çıkan haberler tamamen asılsızdır. Yapılan işlem alkol satışı ve canlı müzik ruhsatı olmadan çalışan iş yerine uygulanan faaliyetten ibarettir” ifadeleriyle gerçeği gün yüzüne çıkardı.
MİKROFONU TUTAN EL YALANLADI
Şarkıcı Dodan Özer ise sosyal medyadan yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: “İşletmenin ruhsatla ilgili bir probleminin olduğuna dair ihbar alındığını ve bu ihbar üzerine polislerin geldiğini gördük. Hiç kimsenin bir dil üzerinden siyaset yapması doğru değil ve herhangi bir dilin üzerinden de o siyaseti geliştirip, başka boyuta taşıması hele hele hiç doğru değildir. Olayın bu hale gelmesi, Kürtçe şarkı söyleniyor olması üzerinden yürütülen bir durum haline getirilmesi yanlış. Hiç kimse bunu politik bir noktaya çekmesin.”
CHP’NİN TERÖR PARADOKSU
90 yıl boyunca Kürt kimliğini yok sayan, her türlü zulmü uygulayan, Kürt dilini yasaklayan, Diyarbakır zindanlarında işkenceler yapan, her darbede en fazla Kürtleri mağdur eden CHP’nin bugün yine destek verdikleri Kürtler değil aksine Kürt halkını kışkırtarak toplumdaki huzuru bozmak isteyen küresel baronlar… Zira CHP’den türeyen bu siyaset parti amblemindeki altı oku kirli bir sosyal medya provokasyonuna alet ederken hem dünyaya kaos ihraç eden küresel şer güçlerin oyuncağı konumundaki terör örgütleri FETÖ ve PKK ile aynı safta yer almaktan kendini alamıyor.
18 YILDA SESSİZ DEVRİMLER
Oysa 2002 yılından bugüne kadar hükümetin attığı tarihi adımlara bakıldığında Kürtlerin ilk kez itibar ve hizmet gördüğü, ana dilleri olan Kürtçe’nin üzerindeki yasakların kaldırıldığı, ilk kez bu dönemde devlet tiyatrolarında Kürtçe oyun sahnelendiği, Kürtçe dil kurslarının açıldığı ve üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açıldığı su götürmez bir gerçeklik olarak ortada duruyor. Dahası faili meçhullerle anılan bölgede artık dev yatırımlar hayata geçiyor ve devlet eliyle büyük teşvikler sağlanıyor. Uzmanlara göre son günlerde sosyal medya üzerinden yürütülen kirli algı operasyonu, Kürtlere şimdiye kadar sağlanan hakların AK Parti döneminde verildiği gerçeğini çarpıtma ve iç savaş kışkırtıcılığı amacı taşıyor.
TERÖRİST CENAZESİNDE AĞLAMIŞTI
Batman’daki ruhsatsız barın kapatılmasını “Kürtçe şarkı söylemek yasak” provokasyonuna dönüştüren algı operasyonuna omuz veren CHP milletvekili Tanrıkulu daha önce de Türkiye’nin yerli SİHA üretiminin durdurulması gerektiğini söylemişti. Bu kadarla da kalmayan Sezgin terörist cenazesine katılıp gözyaşı dökmüştü.
DEPREMDE “DAVET” DEZENFORMASYONU
Daha birkaç gün önce İstanbul ve çevre illerde hissedilen 5.8’lik deprem sonrası İBB Başkanı İmamoğlu üzerinden yürütülen “İl Afet Toplantısına davet edilmedi” dezenformasyonuyla doğal afeti huzur bozmak için kullandılar. Herkesin alınacak tedbileri konuştuğu sırada İmamoğlu’nun kriz masasına davet beklemesini normal karşılayan birileri yine üç kuruşluk siyasi hesapların peşine düştü. Üstelik İmamoğlu’nun davet edildiği halde kriz masasındaki sandalyesini boş bırakarak Vefa Lisesi’ndeki buluşmaya katılmayı tercih ettiği ortaya çıkmışken…
PKK YAKTIĞINDA KİMSEDEN SES ÇIKMADI
Geçtiğimiz yaz aylarında eş zamanlı olarak 25 yerden kundaklandığı tespit edilen ormanların ve binlerce hektar yeşil alanın kül olmasını bir kenara bırakıp Türk Hava Kurumu’nun (THK) motoruna kuşların yuva yaptığı uçaklarını günlerce ağızlarına dolayarak hükümete çamur attılar. Gezi olaylarında meydanda kol kola girerek üç ağaç için ortalığı ayağa kaldıran sanatçı, aktivist, çevreci geçinen isimlerinden hiçbirinden Orman yangınlarında binlerce ağacın küle dönmesine sebep olan terör örgütü PKK’ya çıt çıkmadı.
DİYAKBAKIRLI ANNELERİ GÖRMEZDEN GELDİLER
Diğer yandan seçim öncesi kapalı kapılar ardından yaptıkları ittifak ifşa olunca terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye verdikleri desteği Kürt halkına verdikleri destek olarak lanse eden CHP’den HDP eliyle dağa kaçırılan evlatlarını geri isteyen Diyarbakırlı Annelere yönelik sosyal medya üzerinden bir tek destek açıklaması ise gelmedi.