Rusya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, Anayasa’nın değişmez hükümlerini tartışmanın hem meclisteki partilerin büyük çoğunluğu hem de toplum açısından lüzumsuz olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, bu konuda ısrarla tartışmaların yürütülmesinin iç politikadaki gündemi boş yere meşgul ettiğini belirtti.

Kurtulmuş'un açıklamalarında öne çıkan ifadeler şunlar oldu:

Anayasa'nın İlk Dört Maddesi Tartışma Konusu Olmamalı

Kurtulmuş, Anayasa'nın ilk dört maddesiyle ilgili olarak Mecliste temsil edilen partilerin neredeyse tamamının bu maddelerle ilgili hiçbir problem yaşamadığını defalarca dile getirdiğini vurguladı. Bu nedenle, Anayasa’nın bu hükümlerini sürekli olarak tartışmaya açmanın gereksiz olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu tür tartışmaların sadece toplumu meşgul ettiğini ve zaman kaybı olduğunu belirtti.

Bakan Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Tatlıoğlu'nu kabul etti Bakan Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Tatlıoğlu'nu kabul etti

Kurtulmuş, “Bu konu üzerine sanki bir problem varmış gibi herkesin kendisini bir 'vatan bekçisi' olarak göstermeye çalışmasının doğru olmadığını” söyledi. Ona göre, 1920’den bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin bekçisi ve egemenliğin sahibi Türk milleti ve onun yetkilendirdiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Yeni Anayasa Çalışmaları ve Toplumsal Kutuplaşma

Kurtulmuş, Meclis'in açılmasıyla birlikte yeni anayasa çalışmaları kapsamında partilerle görüşme trafiğinin yeniden başlayacağını da duyurdu. Anayasa çalışmalarının sağlıklı diyalog zemini üzerinde yürütülmesi gerektiğini belirterek, yeni anayasanın, toplumu kutuplaştıracak bir meseleye dönüştürülmemesi gerektiğine dikkat çekti. Kurtulmuş, “Anayasalar partilerin değil, milletin anayasası olmalı” diyerek, bu sürecin tüm toplumun ortak sözleşmesi şeklinde ilerlemesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye-Rusya İlişkileri ve Bölgesel Sorunlar

Kurtulmuş, Rusya ziyaretinin oldukça verimli geçtiğini ve Türkiye ile Rusya arasındaki bölgesel ve küresel meselelerin kapsamlı bir şekilde ele alındığını dile getirdi. Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlü olmasının, Türkiye’nin izlediği ilkeli, çok taraflı ve barışçıl dış politika sayesinde olduğunu belirten Kurtulmuş, Rusya'nın Türkiye'ye olan güveninin bu politikalardan kaynaklandığını ifade etti. Özellikle Rusya-Ukrayna krizinin çözülmesi noktasında Türkiye'nin büyük çaba gösterdiğini vurgulayan Kurtulmuş, bu çabaların uluslararası arenada takdirle karşılandığını söyledi.

Rusya ziyaretinde, Türkiye'nin ilk defa Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Genel Kurulu’na hitap ettiğini belirten Kurtulmuş, bunun Türkiye açısından diplomatik anlamda önemli bir adım olduğunu vurguladı. Ayrıca BRICS’in dünya barışını korumada denge oluşturabilecek bir platform olabileceğini söyledi. Türkiye’nin hem NATO üyesi olarak hem de Rusya ile işbirliği içinde bulunmasının bir çelişki oluşturmadığını ifade etti.

Yeni Küresel Sistem İhtiyacı

Kurtulmuş, mevcut küresel sistemin adaletsizlik ve krizlere yol açtığını, bu nedenle yeni bir küresel sistemin kurulması gerektiğini savundu. Özellikle İsrail'in saldırgan politikalarının dünya genelinde büyük sorunlara yol açtığını belirten Kurtulmuş, uluslararası toplumun bu duruma göz yumduğunu ancak halkların tepkisinin her geçen gün daha da arttığını ifade etti.

Yeni bir küresel sistemin iki temel eksende şekillenmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, bunların "insanların yaratılışta eşitliği" ve "devletlerin egemenlikte eşitliği" olduğunu belirtti. BM gibi uluslararası kuruluşların mevcut yapılarının bu eşitliği sağlamada yetersiz kaldığını söyleyen Kurtulmuş, bu yapıların reforme edilmesi gerektiğini dile getirdi.

İsrail'in Bölgedeki Hegemonyası ve Türkiye-Suriye İlişkileri

Kurtulmuş, İsrail’in bölgedeki saldırgan politikalarının uluslararası sistemde ciddi kırılmalar yarattığını söyledi. İsrail’in gücünün, ne askeri teknolojisinden ne de uluslararası arenadaki desteğinden kaynaklandığını, asıl gücünün İslam ülkelerinin bölünmüşlüğünden geldiğini vurguladı. Türkiye’nin, bölgedeki diğer İslam ülkeleriyle daha yakın işbirliği içinde olması gerektiğini belirten Kurtulmuş, Suriye ile Türkiye arasındaki sorunların bir an önce çözülmesi ve iki ülke arasında yakın diyalogların kurulması gerektiğini ifade etti.

Suriye’deki iç savaşın bölge halklarını perişan ettiğini belirten Kurtulmuş, siyonizmin Orta Doğu’yu köleleştirme siyasetinin son aşamasına geldiğine dikkat çekti. Bu bağlamda Orta Doğu halklarının köleleştirilmeye rıza göstermemeleri gerektiğini ve birleşmeye yönelmeleri gerektiğini belirtti.

Batı'nın İsrail'e Destek ve Halkların Tepkisi

Kurtulmuş, Batılı devletlerin İsrail’in uluslararası hukuku ihlal eden politikalarına göz yumduğunu hatta destek verdiğini belirtti. Ancak buna karşın Batı dünyasında ve dünyanın birçok yerinde geniş kitlelerin İsrail’in politikalarına karşı güçlü bir direniş sergilediğini söyledi. Bu halk hareketlerinin, hükümetler üzerindeki baskıyı artırarak, İsrail’e olan koşulsuz desteğin sorgulanmasına neden olduğunu ifade etti.

Özellikle Gazze’ye yönelik saldırılar karşısında Batılı ülkelerde protesto hareketlerinin arttığını belirten Kurtulmuş, bu sivil direnişin, siyasiler üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturduğunu vurguladı. Kurtulmuş, Türkiye’nin de bu sürece aktif şekilde dahil olması gerektiğini ve Orta Doğu ülkeleri arasında işbirliğini güçlendirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA