Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek/Ankara
Türkiye’nin seçilmiş ilk ve tek kadın Başbakanı Prof. Dr. Tansu Çiller, DYP Genel Başkanlığı’ndan ayrılmasının ardından aktif siyasetin içinde görüntü vermemeye özen gösteriyordu. Gittiği her yerde, özellikle DYP’lilerin siyasete geri dönmesi çağrıları karşısında, yapacağı değerlendirmelerin böyle anlamlandırılabileceği ihtimali sebebiyle açıklama yapmaktan kaçınıyordu. Çiller, uzun yıllar sonra belki de ilk kez bir konuşma ile kamuoyunun karşısına çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın da katılımlarıyla tarihi II. Meclis binasında düzenlenen “Milli Egemenliğin 100. Yılında Türk Kadını Özel Oturumu”nda katılımcılara hitap etti. Çiller’in konuşması derslerle doluydu. Konuşmasının ardından kendisiyle görüşme fırsatı buldum, aslında çok daha kapsamlı ve uzun bir konuşmanın üçte birini dinlemişiz, Türkiye’nin İdlib’de verdiği mücadele sebebiyle geleceğe dair mesajlarını bir başka konuşmasına bırakmayı tercih etmiş.
28 Şubat döneminin Başbakanı Tansu Çiller, tanıklığını Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek’e anlattı.
“BUGÜN BİRLİK VE BERABERLİK GÜNÜ”
İdlib’deki şehitlerin herkesin yüreğini dağladığını belirten Çiller, “Bugün metin olma ve birlik olma günüdür, her şeyden çok onun için bugün milli bir şuurla bütünleşme ruhuyla buradayım. Aslında bugün sadece yakın tarihimizden değil gelecekten ve kadınımızın geleceğinden bahsetmek isterdim ama bugünün ruhu budur. Bugün birlik ve beraberlik günüdür.” ifadelerini kullandı.
HER KADIN BİRER CESUR YÜREKTİR
Göreve geldiğinde Doğu ve Güneydoğu’nun adeta yangın yeri olduğunu, siyasi partilerin temsilciliklerinin açılamadığını, ülkenin siyasetçilerinin Sivas’tan öteye geçemediklerini aktaran Çiller, bir kadın başbakanın terörle nasıl mücadele edeceği sorunun sorulduğunu belirtti ve “Ama onlar bilmez ki her kadın vatan söz konusu olunca, evlat söz konusu olunca, egemenlik söz konusu olunca birer cesur yürektir.” dedi.
“İdlib’de Türkiye’nin ne işi var?” diye soranlara Çiller, terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan’ın “PKK’nın belinin kırıldığı yıllar” olarak ifade ettiği 1995 yılında, Türkiye’nin Çelik Harekâtı ile Irak sınırından 60 kilometere içeri girerek güvenli bölge oluşturduğunu hatırlattı.
ÇELİK HAREKÂTI HATIRLATMASI
“Terör ya bitecek ya bitecek” diyerek başlattıkları terörle mücadelenin başarıya ulaşmasında yurt dışında gerçekleştirilen operasyonların öneminin altını çizen Çiller, “Bilesiniz ki o başarıyı taçlandıran ve o terör mücadelesinin sonra ülkemizde yıllarca ama yıllarca gündemden düşmesini sağlayan, başarısını sağlayan yurt dışı operasyonlar olmuştur.” diye konuştu.
Çiller, Türkiye’nin İdlib’de bulunmasının ve sınırda güvenli bölge oluşturulmasını istemesinin son derece doğru ve yerinde olduğunu belirterek, “Eğer orada olmazsak ülkemizi içeride saldırılardan koruyamayız, daha çok evlat ölür, ülke daha çok zarar görür ve daha çok bedel öderiz.” diye konuştu.
“Emine Erdoğan’ın yaptıklarını unutamayız”Bosna Hersek’e savaş sırasında Pakistan’ın merhum Başbakanı Benazir Butto ile ateş altında indiklerini hatırlatan Çiller, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın özellikle mazlum coğrafyalardaki kadınlar için yaptıklarına işaret etti. Çiller şunları söyledi:
“Kadınlar gözümüzün önünde öldürülüyordu. Bütün kadınlar, Afganistanlı, Filistinli, Iraklı, Suriyeli, Libyalı, Sudanlı ve Myanmar’da Arakanlı Müslüman kadınlarımız… Sayın Emine Erdoğan’ın yaptıklarını unutamayız. Kadınlarımızın hepsinin üzerinde eli oldu. Oralara ülkemizin eli olarak gitti, yardım meleği, destek meleği olarak gitti, ülkemizi temsil etti. Bunları o kadınlarımız unutmayacaktır. Türkiye’deki bütün kadınlarımızın üzerinde emeği vardır. Hatırlarsınız ‘Haydi Çocuklar Okula’ ne kadar güzel bir şey, yüzde 27 imiş o dönemde okuma yazma bilmeyenlerin oranı şimdi yüzde 5.”
Çiller, Emine Erdoğan’ın himayesinde gerçekleştirilen Sıfır Atık Projesi’ne de dikkati çekerek, güzel bir müteşebbislik örneği olan projenin hem kaynak hem istihdam sağladığını kaydetti. Kadına karşı şiddetin önlenmesi konusuna da değinen Çiller, bu konuda önemli yasaların çıktığını, kurumsal değişimlerin yapıldığını ancak kültürel değişime Emine Erdoğan’ın mührünü vurduğunu belirtti.
EVLAT NÖBETİ TUTAN ANNELERE SELAM
Terörle mücadele ederken bütün Güneydoğu’nun kendilerine bağrını açtığını ve halkla birlikte hareket ettiklerini anlatan Çiller, evlat nöbeti tutan annelere seslenerek, “Onlara buradan selamlarımızı gönderiyorum. Evlatlarına kavuşanların sevinçlerini paylaşıyoruz, evlatlarını bekleyenlerin umutlarına ortak oluyoruz” dedi.
SİSTEM TARTIŞMALARI
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik eleştirilere değinen Çiller, koalisyon dönemlerinde yaşadığı sıkıntıları örneklerle anlatarak, sadece PTT’nin T’sinin satılamamasının ülkenin ekonomik sorunlarla boğuşmaya devam etmesine yol açtığını aktardı. Çiller, özellikle kriz dönemlerinde koalisyonlarla hiçbir meselenin süratle çözülmesinin mümkün olamadığını vurgulayarak, “Bunu hiçbir siyasi mülahazayla söylemiyorum, tamamen bunların tecrübesinden ve eleğinden geçmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum.” diye konuştu.
28 ŞUBAT DARBEDİR
Ülkenin ve özellikle kadınların ülke tarihi boyunca 10 yılda bir yapılan darbelerle mağdur edildiğine dikkati çeken Çiller, 27 Mayıs darbesinden 28 Şubat’a, 27 Nisan e-muhtırası ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar ülkede adeta bir “korku imparatorluğu” oluşturulduğunu söyledi, 28 Şubat’ta insanların, okulların, kurumların fişlendiğini, üniversitelerde ikna odaları kurulduğunu, kızların eğitim haklarından mahrum bırakıldığını, TBMM’de ikna odaları kurulup milletvekilleri için korku imparatorluğu yaratıldığını aktardı.
Partilerin parçalatıldığını, sokaklarda tankların dolaştığını dile getiren Çiller, “Sonra da dediler ki ‘Bu darbe değildi, postmoderndi’. Ben tarihe not düşüyorum, bu tam anlamıyla bir darbeydi. Bu darbede bir şahit benim çünkü ben oradaydım.” dedi.
15 TEMMUZ’DA DARBEYİ MİLLET DURDURDU
15 Temmuz’da milletin karanlık bir geceye uyandığını hatırlatan Çiller, ‘Cumhurbaşkanı kaçtı’ dediler. Herkes dondu bir biçimde. Yine milletimizle bütünleşilip televizyonlar açıldı, yine bir cesur kadının eli mikrofonu tuttu ve oradan ‘Ben burdayım’ dedi ve milleti meydanlara davet etti. Onlarla birlikte bütün dünyaya çıplak ellerle bir darbe nasıl durdurulur onu gösterdi.”
Çiller, Kurtuluş Savaşı’nda kağnıyla cephane taşıyan kahraman bir kadının görüntüsünün hafızalara kazındığını hatırlatarak, benzer bir milli şuur resminin 15 Temmuz’da çıplak elleriyle bir tankı durdurmaya çalışan kadın görüntüsüyle ortaya çıktığını dile getirdi.