Suriye'de Esed rejiminin Suriyelilere yaptığı işkence haberlerine her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Başkent Şam'daki "Filistin Şubesi" adlı hapishane, dehşet verici işkenceleri ve mahkumlar üzerindeki psikolojik baskılarıyla Esad rejiminin en karanlık izlerini taşıyor.
Konuşmanın yasak olduğu, çırılçıplak dolaşmanın zorunlu olduğu ve yasaklara uymayanların toplu şekilde cezalandırıldığı hapishanedeki insanlık dışı uygulamalar eski mahkumların anlattıkları ile gün yüzüne çıkıyor.
"Kafamızı duvara yaslayıp dövüyorlardı"
Hapishanenin eski mahkumlarından Nadir Aptah, eşi ve kızıyla birlikte geldiği hapishanede çocuğunun ismini kazıdığı duvarı göstererek, yaşadıklarını anlattı. Filistinli eski mahkum Aptah, rejim askerlerinin evine zarar vermesine tepki gösterdiği için terör suçlamasıyla cezaevine gönderildiğini belirtti. Yaşadıklarını o yıllarda kaldığı koğuşun içinde anlatan Aptah, ”Beni ilk buraya getirdiler, bu tuvalette kalıyordum. Banyomu da burada yapıyordum. Burada bize sürekli işkence ediyorlardı. Kafamızı duvara yaslayıp dövüyorlardı. Kafamızı kaldırınca daha fazla vuruyorlardı. Sonra bizi yeniden hücremize koyuyorlardı. Pisliğin ve kirin içerisinde” dedi.
Sadece havalandırmadan ışık görebildiklerini kaydeden Aptah, “Cezaevine her giren duvara ismini kazıyordu. Duvara yazı yazmak için izmarit kullanıyorduk. Gardiyanlar sigaralarını içtikten sonra içeriye atıyorlardı. Cezaevinde beyaz ve kırmızı bölümler vardı. Beyaz askerlerin tutulduğu yer. Kırmızı bölümde ise terör suçluları ve masumlar tutuluyordu. Firari askerler de beyaz bölümde tutuluyordu. Terör suçlusu değilsen dahi yine de seni kırmızı bölüme atıyorlardı'' diye konuştu.
Aptah, yıllarca Filistin Hapishanesi'nde kaldığını, ardından da Sednaya'ya nakledildiğini söyledi.
“Suçsuzların idam edildiği bile olmuştu”
Hapishanede kalan bir başka eski mahkum Mahmoud Sıtivi da tutuklu kaldığı sürede yaşadıklarını anlattı. Koğuşlara gardiyan girdiği an yüzlerini duvara dönmek zorunda olduklarını belirten Sıtıvi, “Gardiyanlarla göz teması kuramazdık. Günde bir ekmeği 6 kişi paylaşarak yiyorduk. Her gün bir ekmek hakkımız vardı. Ekmekler lavaş ekmeğiydi” ifadelerini kullandı.
Hapishanede herkesin bir kodu olduğunu söyleyen Sıtivi, "Suçlamalarla ilgili numaralandırmalar yapılıyordu. İsmimizle değil, kodlarımızla çağırılıyorduk. 15 numara hafif bir suç için, 51 numara idama çarptırılıyordu. 15 numarası ters dönüp 51 okunduğu için suçsuzların idam edildiği bile olmuştu. Bu derece adil olmayan bir yargılama sistemi vardı. Hücrelerde üst üste yatmak zorunda kalıyorduk” şeklinde konuştu.