Tuğçe Huy / Özel Haber
Suriye'de YPG'nin düzenlediği tartışmalı yerel seçimler ve bu süreçte yaşanan baskı ve sindirme politikaları, Türkiye'nin bölgedeki terör tehdidine karşı acil bir kara harekatı düzenlemesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Konuya dair Diriliş Postası’na konuşan Ömer Özkızılcık, YPG'nin seçimlerinin hukuki zemininin tartışmalı olduğunu ve demokratik bir süreçten ziyade otoriter bir kontrol mekanizmasının işlediğini vurguladı.
“YPG seçimleri 2254 kararına uymuyor”
Özkızılcık, YPG'nin düzenlediği belediye seçimlerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararına aykırı olduğunu belirtti. 2254 sayılı karar, Suriye'de bir geçiş hükümeti kurulmasını ve bu hükümetin yeni bir anayasa ve seçim sürecini yöneteceğini öngörüyor. Ancak karar, YPG'yi veya Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'ni tanımıyor. Özkızılcık, Esed rejiminin de 2254 sayılı kararı uygulamaktan ziyade kendi seçimlerini gerçekleştirdiğini hatırlattı.
YPG ve ENKS arasındaki seçim savaşında gerilim tırmanıyor
Özkızılcık, YPG'nin düzenlediği belediye seçimleri etrafında Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile yaşanan gerilimi ele aldı. ENKS, YPG'nin bu seçimleri tek başına ve Suriyeli Kürtlerin çoğunluğunu temsil eden bir siyasi parti olarak tanınmadıkları için gayrimeşru olarak niteledi.
Özkızılcık, ENKS'nin seçimlere katılmasının engellenmesi ve parti üyelerinin gözaltına alınmasının, YPG'nin Suriyeli Kürtlerin özgür iradesini baskı altında tuttuğunun bir kanıtı olduğunu ve YPG'nin bu eylemlerinin demokratik bir seçim sürecinin değil, baskı ve sindirme politikalarının bir yansıması olduğunu söyleyerek şunları belirtti:
YPG, demokratik bir siyasi yapı kurarak hem Suriye içinde hem de uluslararası alanda tanınma arayışında. Ancak, bölgedeki demografik yapı ve siyasi gerçekler, bu seçimlerin demokratik bir şekilde gerçekleşmesini imkansız hale getiriyor.
Aşiretlerin ve Siyasi bileşenlerin reddettiği seçimler
Arap aşiretleri ile YPG arasında Ağustos ayından bu yana çatışmaların sürdüğünü belirten Özkızılcık, YPG’nin 11 Haziran’da yapacağı belediye seçimlerini hem Suriyeli siyasi bileşenlerin hem de Suriye muhalefetinin en sert biçimde reddettiğini belirtti.
Bölgede seçimlerin ayrılıkçı bir hareket olarak görüldüğünden bahseden Özkızılcık, özellikle İnşa ve Gelişim Hareketi gibi Suriyeli Arapların haklarını savunan örgütlerin, seçimleri Suriye'nin bölünmez toprak bütünlüğüne aykırı olarak değerlendirdiğini söyledi.
Demokratik seçimler YPG’nin aleyhine
YPG'nin düzenlediği belediye seçimlerinin bölgedeki ikilemin bir sonucu olduğunun altını çizen Özkızılcık, “Bir yandan YPG, demokratik bir siyasi yapı oluşturmaya çalışıyor. Böylece, Suriye'deki devletçilik yapısını uluslararası alanda tanıtmayı ve kabul ettirmeyi hedefliyor” diye konuştu. Özkızılcık, YPG'nin kontrol ettiği bölgede 3 milyon kişinin yaşadığını ve bu insanların %76'sının Araplar, %19.9'unun (yaklaşık %20) ise Suriyeli Kürtlerden oluştuğunu söyleyerek, aslında Suriyeli Kürtlerin de büyük bir çoğunluğunun YPG'yi değil, Suriye Kürt Ulusal Konseyi'ni desteklediğini bildirdi. Özkızılcık, bu nedenle demokratik seçimlerin YPG’nin aleyhine bir sonuç doğurabileceğini vurguladı.
YPG'nin seçimdeki yöntemi: Gizli oy, gizli sayım
“YPG, seçimlerde demokratik bir görünüm yaratmak için "Yüksek Seçim Kurulu" ve "Seçim Komisyonları" kurmuş. Ancak, bu kurumlar tamamen YPG tarafından atanmış ve kontrol edilmiştir.” Diyen Özkızılcık, seçimlerde YPG'nin izin verdiği siyasi partilere ve YPG'nin onayladığı bireylere aday olma hakkının tanındığını, dolayısıyla, seçimlerde YPG'nin istemediği hiç kimse aday olamayacağını bildirdi. Özkızılcık, “Seçim süreci de tamamen YPG kontrolünde, "gizli oy, gizli sayım" ilkesi uygulanmıyor” diye konuştu.
YPG tarafından düzenlenen belediye seçimleri, demokratik bir görünüm altında gizlenen siyasi bir oyun olarak değerlendirildiğini belirten Özkızılcık, “Bununla YPG, seçimlerde aday olabilecek kişileri belirleme yetkisine sahip ve istemediği hiçbir aday yarışa giremiyor.” ifadelerini kullandı.
Özkızılcık’ın açıklamalarında öne çıkan konulardan biri de seçimlerin en dikkat çekici yönünün belediye başkanlarının PYD üyesi olmasının zorunlu kılınması olduğunu belirtti. Özkızılcık, bu durumun, seçimlerin YPG'nin kontrolünde olduğunu ve halkın iradesini yansıtmadığının bir göstergesi olarak değerlendirilebileceğini ifade etti.
YPG’nin uluslararası alanda tanınma için de çaba gösterdiğini dile getiren Özkızılcık, “ABD ile yaptığı anlaşma çerçevesinde kuzey ve doğu Suriye'nin resmi olarak tanınması için çalışılıyor. Aynı zamanda Şam ile de temas halinde olan YPG, iki cepheden de destek almayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.
YPG’yi hem ABD hem de Rusya koruyor
Örgütün ikinci aşamada ABD’li bir şirketle anlaşma sağladığını ve bu anlaşmanın bir maddesinin “Kuzey ve doğu Suriye demokratik özerk yönetiminin resmi olarak tanınması için çalışmak” olduğunu belirten Özkızılcık, bir yandan ABD üzerinden uluslararası tanınmaya uğraşan örgütün diğer yandan da Şam üzerinden ulusal tanınma için iki taraflı bir girişim içerisinde bulunduğunu bildirdi.
Özkızılcık, “2019 yılından beri, yani 5 senedir, Türkiye YPG'ye karşı kara harekatı düzenleyemedi. YPG'nin kontrol ettiği bölgeler korunmuş durumda. Peki neden Türkiye düzenleyemedi? Çünkü hem Rusya hem Amerika Birleşik Devletleri işbirliği içerisinde YPG'yi koruyor. Sahada Rus askerleri korurken, ekonomi ve diplomasi alanında Amerika, Türkiye'ye karşı yaptırım tehdidini kullanıyor. Böylelikle, 2019'dan beri 5 senedir örgüt bir harekatla karşı karşıya değil.” ifadelerini kullandı.
Türkiye kendi göbek bağını kendi kesmeli
Özkızılcık, Suriye'de YPG'ye karşı askeri operasyonun elzem olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin bu konuda üç olası stratejik seçenekle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Esed ile geçmişte yaptığı görüşmelerin başarısız olduğunu ve bu başarısızlığın önceden tahmin edildiğini ifade eden Özkızılcık, Esed rejiminin önceliğinin YPG değil, Suriye muhalefeti ve Türkiye olduğunu vurguladı.
ABD ile devam eden görüşmelerin neticelerinin belirsiz olduğunu dile getiren Özkızılcık, ABD'nin Suriye'den çekilme isteğinin Türkiye'ye YPG'yi tasfiye etmek için fırsat sunabileceğini böylelikle Türkiye'nin önünde üç olası stratejik seçeneğin olduğunu belirtti:
Bunlar:
1. Esed ile anlaşma: Özkızılcık, bu seçeneğin başarısız olduğunu ve başarısız olmaya mahkum olduğunu söyledi.
2. ABD ile anlaşma: Bu seçeneğin ise olası olduğunu ancak henüz kesin bir anlaşmanın olmadığını belirtti.
3. Türkiye kendi göbek bağını kendisi kesecek: Özkızılcık, YPG'ye karşı bir kara harekatı düzenlenerek Suriye milli ordusu ve Türk silahlı kuvvetleri ile ortaklaşa olarak YPG'yi askeri anlamda bertaraf edebileceğini belirterek sözlerini sonlandırdı.