Lahey’deki Barış Sarayı’ndaki duruşmanın ikinci günü, İsrail Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı Tal Becker’in konuşmasıyla başladı. İsrailli yetkili, ülkesinin Gazze'de, “insanları yok etmediğini, aksine, onları koruduğunu” öne sürdü.

Becker, ülkesinin, sivil halkı korumak için Gazze’de operasyon düzenlediğini savunarak, "İsrail, Filistin halkına karşı değil, Hamas'a karşı bir savunma mücadelesi içindedir” dedi.

Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırıların görmezden gelindiğini söyleyen Becker, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin soykırım suçlamasını “iftira” olarak değerlendirdi.

Güney Afrika’yı, birçok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas’a sahip çıkmakla suçlayan Becker, Gazze’de sivil altyapıyı kullanan Hamas’ın sivil halkı koruyamadığını savundu.

Becker, Güney Afrika’nın, Uluslararası Adalet Divanı’ndan, İsrail'in Gazze'deki askeri faaliyetlerini tamamen durdurması için acilen ihtiyati tedbir kararı talebinde bulunmasına da tepki gösterdi.

Ülkesinin kendisini savunma hakkına sahip olduğunu vurgulayan Becker, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail yerine, Hamas’la yakın ilişkide bulunan Güney Afrika'ya karşı geçici tedbirler uygulaması gerektiğini savundu.

İsrail’i temsil eden avukatlar, savunma sırasında, duruşma salonundaki ekrana Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin görüntüleri yansıttı.

Barış Sarayı önünde toplanan Filistin ve İsrail yanlısı grupların gösterisi sürüyor. Göstericiler, duruşmayı büyük ekranlar aracılığıyla izliyor.

NETANYAHU GÜNEY AFRİKA'YI SUÇLADI

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, ülkesi hakkında açılan davayı eleştirerek, “Dünya tersine döndü. Soykırıma karşı mücadele eden İsrail soykırımla suçlanıyor” dedi.

Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından 29 Aralık’ta açılan davanın görülmesi dün Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda başladı.

Duruşmanın ilk gününde, İsrail’i, Gazze’deki Filistin halkına soykırım yapmakla suçlayan Güney Afrika, bu konudaki iddialarını sözlü olarak mahkemeye sundu.

Güney Afrika öncelikli olarak, İsrail'in Gazze’deki tüm askeri operasyonlarını derhal durdurması için, uluslararası mahkemenin ihtiyati tedbir kararı almasını talep etti.

Yunanistan'dan kapıda vize uygulamasına yeşil ışık Yunanistan'dan kapıda vize uygulamasına yeşil ışık

Güney Afrika’nın İsrail'e karşı ‘soykırım’ suçlamasıyla açtığı dava Lahey’de başladı: İlk duruşmada neler yaşandı?
Lahey’deki Adalet Sarayı’nda bugün ikincisi yapılan duruşmada İsrail, soykırım iddialarına yanıt veriyor.

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Aharon Barak başkanlığındaki İsrail heyeti, soykırım suçlamasına karşı tezlerini sunarak, mahkeme heyetini ikna etmeye çalışacak.

İsrail Başbakanı Netanyahu, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, ülkesi hakkındaki iddiaları reddetti, İsrail'in Hamas'a karşı kendini savunma hakkını elinde tutacağını söyledi.

“Teröristlerle ve yalanlarla savaştıklarını" savunan Netanyahu, Hamas'ı "insanlığa karşı suç işleyen cani teröristler" olarak tanımladı.

İsrail Başbakanı, Güney Afrika'yı da “ikiyüzlülükle” suçladı.

Netanyahu’ya göre, Suriye ve Yemen'de milyonlarca insan Hamas'ın ortakları tarafından öldürülürken ya da yerlerinden edilirken Güney Afrika bunu görmezden geldi.

BUGÜN NE KARAR ÇIKABİLİR?

İsrail’in bugün yapacağı savunmanın ardından Uluslararası Adalet Divanı, Tel Aviv yönetiminin Gazze’deki tüm askeri faaliyetlerini durdurmasına dair taleple ilgili karar verecek. Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in Gazze’deki tüm askerleri faaliyetlerinin durdurulması için ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini istiyor.

Uluslararası Adalet Divanı, aynı zamanda Güney Afrika’nın soykırım iddiaları ile ilgili davanın esastan görüşülüp görüşülmeyeceğine de karar verecek. Bu İsrail açısından büyük önem taşıyan bir karar. Çünkü, soykırım ya da diğer suçlamalar konusunda Uluslararası Adalet Divanı’na yalnızca bir kez başvuru yapılabiliyor.

Eğer Güney Afrika, Gazze’de soykırım yapıldığına ilişkin yeterince kanıt sunmazsa, İsrail bir daha soykırımla suçlanamayacak.

DAVA İSRAİL'İ NASIL ETKİLEYECEK?

Mahkeme, Güney Afrika’nın iddialarını yeterli bularak davayı esastan görüşmeyi kabul ederse, bu İsrail açısından uluslararası arenada büyük bir prestij kaybı olacak.

Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nden Soykırım Hukuku uzmanı Prof. Dr. Larissa van den Herik’e göre, İsrail’in uluslararası itibarı tehlikede.

Van den Herik, Hollandalı kamu yayıncısı NOS’a, mahkemenin vereceği mahkumiyet kararının, İsrail'i daha da yalnızlaştıracağını söyledi.

Güney Afrika’nın açtığı davayı, İsrail için çok büyük bir başarısızlık olarak değerlendiren Hollandalı profesör, bu nedenle İsrail’in zararı sınırlamak için elinden geleni yapacağını söyledi.

İsrail’in bugünkü duruşmada, “kendi halkını Hamas'ın saldırılarına karşı koruma yükümlülüğüne” vurgu yapması bekleniyor.

Ancak Prof. Dr. van den Herik, bunun, her türlü şiddet için bir gerekçe olamayacağına dikkati çekerek, "Meşru müdafaa hakkı sınırsız değil. Bu her şeyi yapabileceğiniz anlamına gelmiyor” dedi.


Lahey'deki Filistin destekçileri mahkeme salonunun yakınındaki ekranlardan duruşmayı takip ediyor

Amsterdam Üniversitesi’nden uluslararası hukuk siyaseti profesörü Geert-Jan Knoops ise, Güney Afrika’nın iddialarının, hukuki olarak soykırımı kanıtlamak için yeterli olmadığını savunuyor.

Soykırım suçlamasının daha güçlü kanıtlar gerektirdiğini söyleyen Knoops, Hollanda medyasına yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“Askeri eylemlerin, milliyetlerinden dolayı Filistin halkını bir bütün olarak yok etmeyi hedeflediğinin ortaya konması gerekir. Bu çok zor. Güney Afrika'nın sunduğu belgelere dayanarak böyle bir sonuca varamazsınız.”

Hollandalı profesör, Güney Afrika Cumhuriyeti’ni “ikiyüzlülükle” suçlayarak, eski Sudan diktatörü Ömer El Beşir konusunda aynı hassasiyeti göstermediğini savundu.

Knoops, 2015 yılında, dönemin Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, uluslararası bir kongre için bu ülkeyi ziyaret ettiğinde, Güney Afrika’nın, elindeki kanıtlara rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yakalama kararını uygulamadığını söyledi.

Knoops’a göre, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan'da belirli bir nüfus grubuna yönelik soykırım suçlamalarıyla ilgili olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin eski Sudan Devlet Başkanı hakkında verdiği tutuklama emrini görmezden geldi.

GÜNEY AFRİKA NEDEN FİLİSTİN'İ DESTEKLİYOR?

İsrail hakkındaki soykırım suçlamasına ilişkin davanın neden Güney Afrika tarafından açıldığı, en çok merak edilen konuların başında geliyor.

Birleşmiş Milletler’in 1948 yılında hazırladığı “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”, Türkiye de dahil 140 ülke tarafından imzalandı.

Sözleşme, taraflara “soykırım suçunu önleme ve cezalandırma" yükümlülüğü veriyor.

Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, dünkü duruşmada ülkesinin, “insanlığın bir parçası olduğu bilinciyle Filistin halkına ellerini uzattığı” için dava açtıklarını söyledi.

Güney Afrika ile Filistinliler arasındaki bağlar, çok eskiye dayanıyor. Her ikisi de bir kurtuluş hareketi olan Afrika Ulusal Konseyi (ANC) ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında oldukça köklü ilişkiler bulunuyor.

Her iki örgüt de “ortak bir kader deneyimine” sahip. Bu nedenle Güney Afrika, Filistin’in dünyadaki en önemli destekçilerinden biri.

BELÇİKA DAVAYA MÜDAHİL OLMAK İSTİYOR

Belçika’da iktidar ortağı Yeşil Sol ve Hristiyan Demokratlar, hükümetten, Gazze'deki durumla ilgili uluslararası bir soruşturma talep etmesini istedi.

Yeşil Sol Partili Başbakan Yardımcısı Petra De Sutter, "Belçika Gazze'de olanları izlemeye devam edemez. Yaşananlar giderek soykırıma benzemeye başladı. Bu yüzden Güney Afrika gibi ülkemizin de Uluslararası Adalet Divanı'na gitmesini istiyorum" görüşünü dile getirdi.

Hristiyan Demokrat Parti de, De Sutter’in bu önerisine destek verdi.

Ancak muhalefetteki milliyetçi Yeni Flaman İttifakı Partisi (N - VA), bu öneriye karşı çıkıyor. Sağ görüşlü parti, bölgede çözüm için İsrail’in desteklemesi gerektiğini savunuyor.

Kaynak: BBC TÜRKÇE