Yunus Emre Altuntaş / Özel Haber
İkinci Yeni sonrası Türk şiirinin İsmet Özel ile birlikte iki dönüm noktasından biri Cahit Zarifoğlu’dur. Zarifoğlu 7 Haziran 1987’de vefat ettiğinde henüz 47 yaşında genç bir şairdi. Bugün hayatta olsaydı O’nun için yine “genç şair” diyecektik. Çünkü Zarifoğlu ruh olarak hep aynı yaşta, Maraş’taki o lise yıllarında yaşıyordu. Duruş ve yaşantısıyla ülkemizin “şairane” sayılabilecek birkaç kaleminden biriydi. Tıpkı Necip Fazıl, Sezai Karakoç, İsmet Özel gibi…
Yedi Güzel Adam
Zarifoğlu’nun hayatında üç ismin önemli yeri vardır; Nuri Pakdil, Sezai Karakoç ve Necip Fazıl. Sonraları Türk edebiyatında/düşüncesinde önemli yer tutan ve “Yedi Güzel Adam” olarak adlandırılan arkadaş grubu şairin ilk durağı olmuştur. Bu arkadaş grubundaki bazı isimler şunlardır: Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Akif İnan, Alaeddin Özdenören, Sait Zarifoğlu, Ali Kutlay, Hasan Seyithanoğlu. Nüveyi teşkil eden bu gruba tesir eden isim ise aynı okulun son sınıfından henüz mezun olan Nuri Pakdil’dir. 1957’de Pakdil’le başlayan bu tanışma bir ömür sürecek dostluğun da temellerini atacaktır. Üniversite eğitimi için İstanbul’a geldiğinde Sezai Karakoç ile tanışmasına da Nuri Pakdil vesile olacaktır. Sezai Karakoç ise bu genç ekibi Necip Fazıl’a götürecektir.
Sessiz Çağlayan
Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt liseden sınıf arkadaşıdır. Alaeddin Özdenören ise bir alt sınıfta olmasına rağmen Zarifoğlu’nun en yakın arkadaşlarından biridir. Tam bir “cins” kafaya sahip olan Zarifoğlu sessiz ve içine kapanık olmasına karşın derinden akan bir ırmağı andırmaktadır. Alaeddin Özdenören çok sevdiği Zarifoğlu’nda adeta kendisinin bir yansımasını bulmuş, onun derin sessizliği ve romantizminde şiirinin sağlamasını yapmaya girişmiştir.
Müslüman Şair
Zarifoğlu yine Nuri Pakdil’in ısrarıyla 1962 senesinde Sezai Karakoç ile tanışmıştır. Bu tanışıklık şairin dünyaya, olaylara ve şiire olan bakışını derinden etkilemiştir. Karakoç’un “ İslam” vurgusu genç ekibin kendilerine yeni bir yol çizmesine vesile olmuştur. Bu tarihe kadar gençlik hevesiyle yola çıktıkları edebiyat dünyasında nerede ve nasıl duracaklarını yeterince sorgulamayan genç ekip adeta yeni bir aydınlanma yaşamıştır. Üstad Necip Fazıl ise Zarifoğlu ve arkadaşlarına mücadele etmenin yolunu göstermiştir. Zarifoğlu’nun evliliğinde Üstad Necip Fazıl’ın doğrudan tesiri olmuştur. Hem gelin adayını tespit etmiş hem de bizzat giderek oğlu saydığı şaire istemiştir. Bu durum Zarifoğlu ile Üstadın ilişkisinin derinliğini göstermesi açısından önemlidir. Bu sebeple 70’li yıllarda arkadaşlarının üstada yazdıkları eleştirel mektuba imza atmamıştır.
Zor Çocukluk Yılları
Zarifoğlu’nun dünyası küçük yaşta babası tarafından terk edilen; bu sebeple hayata küsen yalnız ve kırılgan bir çocuğun dünyasıdır. Şair aradığı huzuru arkadaşları arasında ve şiirde bulmuştur. Şiir yazdığını uzun süre saklasa da özellikle Alaeddin Özdenören ile olan yakın dostluğu bu şiirleri ortaya çıkaracaktır. Benzersiz bir imgeyle örülü olan bu şiirler Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Necip Fazıl, Cemal Süreya ve Rainer Maria Rilke gibi farklı tesirlerle kendine özgü son haline ulaşacaktır.
Gençlerin Ağabeyi
Zarifoğlu, şiirlerini Yeni Dergi, Soyut, Türk Dili, Papirüs, Diriliş, Edebiyat, Yönelişler gibi dergilerde yayınladı. İlk kitabı İşaret Çocukları’nı 1967’de çıkardı. Arkadaşlarıyla birlikte 1976’da Mavera dergisini ve Akabe yayınlarını kurdu. Zarifoğlu Mavera’da yer alan “Okuyucularla” isimli köşe aracılığıyla binlerce genç şair ve yazarın yetişmesine vesile oldu. Mavera aynı zamanda 80 sonrası edebiyatın şekillenmesinde mektep vazifesi gördü.
Sıradışı Bir Portre
Zarifoğlu; otostopla Avrupa’yı gezen, pilotluk sevdasına tutulan, güreşe merak salan, resim yeteneği olan, batı müziğine ilgi duyan, çocuklar için kitaplar yazan, güzel giyinmeyi seven, Üstadın “artist” adını taktığı çok yönlü ve sıradışı bir isimdir. Şiirin yanı sıra deneme, hikâye ve romanlarıyla da bir döneme mührünü vurmuştur. Fakat tüm eserlerinde mutlaka derinden akan bir şiir vardır. Eserleri tıpkı Rimbaud gibi vefatından sonra farklı bir anlam kazanmış ve büyük kitlelere ulaşmıştır. Zarifoğlu özellikle 2000’lerden sonra adeta yeniden doğmuş olup gençler üzerinde derin izler bırakmaya devam etmektedir. Bunda TRT tarafından yayınlanan “Yedi Güzel Adam” isimli dizinin tesiri de büyüktür. Uzun yıllar pek çok şehirde düzenlenen “Zarif Haykırışlar” isimli programlar şairin eserlerinin daha yakından tanınmasına vesile olmuştur. Makamı cennet olsun.