21 yıl hapiste kalan Avlar, 15 yıl boyunca zorla kaybedildiğini ve bu süre zarfında aile üyeleriyle sadece kısa bir ziyaretle iletişim kurabildiğini belirtti. 1990'lı yıllarda Hafız Esed'in kardeşi Rıfat Esed'in Tedmur Cezaevi'ndeki ihlalleri ile ilgili yazdığı bir mektup nedeniyle Suriye istihbaratı tarafından tutuklandığını dile getirerek, kendisine casusluk suçlamasının 15 yıl sonra iletildiğini aktardı.
İşkence ve İhlaller: 2011 Öncesi ve Sonrası
Avlar, Sednaya Hapishanesi’nde 2011 öncesinde de hak ihlalleri ve işkencelerin var olduğunu, ancak sonraki yıllarda yaşananların çok daha şiddetli hale geldiğini belirtti. 2011'den sonra yargısız infazların arttığını ve askerlerin tutukluları kasten öldürdüğünü söyleyerek, bu dönemde yaşananların zirveye ulaştığını vurguladı.
Hapishane Koşulları ve Cezaevindeki Vahşet
Hapishanelerdeki koşulları anlatan Avlar, 2008'de cezaevinde aşırı güç kullanımı ve cinayetlere şahit olduğunu ifade etti. Mahkumların sayısının devrim sonrası arttığını ve içerideki durumun daha da kötüleştiğini belirtti. 2016’da serbest bırakıldığını hatırlatan Avlar, kayıp yakınlarının hâlâ Sednaya'da haber aradığını ve belgelerin önemine değindi.
Belgelerin Saklanmasının Önemi
Avlar, hapiste tutulan kayıtların mahkeme kayıtlarından daha kritik olduğunu belirterek, bu kayıtların mahkumların akıbetinin anlaşılması için gerekli olduğunu ifade etti. "Bölgeyi kontrol edenlerin bu durumu organize etmesi gerekirdi," diyen Avlar, önemli belgelerin kaybolduğuna dikkat çekti.
Derneğin Çalışmaları
Dernek olarak, cezaevinin yapısı ve içindeki koşulları detaylandıran raporlar hazırladıklarını belirten Avlar, 2011-2020 yılları arasında Sednaya'ya 37 bin kişinin girdiğini, bunlardan yalnızca 7 bininin çıkabildiğini aktardı. Ayrıca, askeri mahkemelerin yürüttüğü infazlar ve işkenceler hakkında detaylı çalışmalara imza attıklarını ifade etti.
Uluslararası Raporlar ve İşkenceler
Uluslararası kuruluşlar tarafından yayımlanan raporlar, Sednaya Askeri Hapishanesi’nin, 2011 sonrası rejim karşıtı protestoların ardından nasıl bir işkence merkezi haline geldiğini gösteriyor. Raporlar, burada yargısız infazların sistematik şekilde yapıldığını, tutukluların insanlık dışı koşullarda tutulduğunu ve düzenli olarak işkence gördüğünü ortaya koyuyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün 2017'deki araştırması, Sednaya'daki ihlallerin insanlığa karşı suç teşkil ettiğini belirtiyor, bu durumu Suriye'deki yıllardır süren sistematik saldırıların bir parçası olarak değerlendiriyor.
Riyad Avlar’ın tanıklıkları, Sednaya Hapishanesi'nin Suriye'deki insan hakları ihlallerinin odak noktalarından biri olduğunu ve bu durumun hem ulusal hem de uluslararası düzeyde ele alınması gereken bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu gerçeklerin belgelenmesi ve sorumluların hesap vermesi, hem mağdurlar hem de aileleri için bir adalet talebini beraberinde getiriyor.