Calin Georgescu, sosyal medya kampanyasıyla Romanya seçimlerinde sürpriz bir zafer kazandı.
Uzmanlar, bu durumu Batı’ya karşı hibrit savaş stratejilerinin bir yansıması olarak değerlendiriyor.
Aşırı Sağdan Sürpriz Yükseliş
Romanya, pazar günü gerçekleşen başkanlık seçimlerinde bağımsız aday Calin Georgescu’nun sürpriz zaferiyle sarsıldı. Aşırı sağ görüşleriyle dikkat çeken Georgescu, ülke siyasetinde bir ilk olarak, yalnızca güçlü bir sosyal medya kampanyasıyla seçimlerin ilk turundan galip çıktı.
TikTok’ta milyonlarca beğeni ve yüz binlerce takipçiye sahip olan Georgescu, geleneksel politik sistemin fark etmediği bir dalgayı yakaladı. Özellikle yıllarca süren yoğun bir sosyal medya kampanyasıyla anti-Batı retoriği benimseyen Georgescu, halkın siyasi düzene duyduğu hoşnutsuzluğu kendi lehine çevirdi.
'TikTok Mesih’i: Utopik Bir Hikâye Satıyor'
Romanya Etik Medya İttifakı’nın kurucusu Dragos Stanca, Georgescu’nun bu yükselişini şöyle yorumladı:
"Georgescu, muhafazakâr Rumenler için bir hayal satıyor. Klasik, işlem odaklı siyasetçilere karşı bir alternatif sunuyor."
Georgescu’nun başarısı, ana akım siyasi partilere ve ekonomik performanslarına karşı bir protesto oyuyla desteklenirken, sosyal medya makinesi güçlü milliyetçi ve Rusya yanlısı mesajlarla bu desteği artırdı.
Bot Değil, Sadık Takipçiler Yönlendirdi
Georgescu’nun sosyal medyadaki başarısının ardında botlar yerine son derece sadık takipçileri olduğu belirtiliyor. Reper Partisi Eş Başkanı Dragos Paslaru, bu durumu şu sözlerle açıkladı:
"Georgescu’nun sahte-mesih söylemi, ona diğer ülkelerde görülen bağlı seçmenlerden farklı olarak sadık takipçiler kazandırdı."
Batı’ya Karşı Hibrit Savaş Stratejisi mi?
Ukrayna’ya komşu ve NATO’nun Doğu kanadında yer alan Romanya’da, Georgescu’nun açıklamaları Batı’ya karşı hibrit savaş stratejilerinin izlerini taşıyor. Uzmanlara göre, Georgescu’nun söylemleri, Avrupa’nın diğer bölgelerinde görülen Batı karşıtı ve milliyetçi anlatıların bir yansıması.
İkinci Turu Bekleyen Belirsizlik
Seçimlerin ikinci turunda Georgescu’nun başarısını sürdürebileceği belirsizliğini korurken, bu durum Romanya ve bölge siyaseti için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.