Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Referandumdan ‘evet’ oyunun çıkması belirsizliğin giderilmesine yardım edecek ancak nihayetinde büyümenin ana motoru yapısal reformlar olacak. Bizim için yüzde 3 büyümenin vasat olduğunu düşünüyorum. Yüzde 5-6 civarında büyüme trendine geri döneceğiz, bunu yapabileceğimize inanıyoruz.” dedi.
ABD’nin başkenti Washington‘da Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası Toplantıları çerçevesinde düzenlenen “Ülkeleri Risksizleştirme: Büyüme İçin Reformlar” başlıklı panele katılan Şimşek, Türkiye‘de 16 Nisan‘da yapılan halk oylaması ve ülke ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin son dönemde sık sık uluslararası medyanın manşetlerinde yer almasına karşın yaşananların bazı yayınlarda resmedilen kadar kötü olmadığını dile getiren Şimşek, “Türkiye’de işler dışarıdan bakıldığında göründüğü kadar kötü değil ancak bizim istediğimiz kadar iyi de değil. Türkiye son dönemde birçok zorlukla karşılaştı. Küresel sorunların yanı sıra ekonomiyi yavaşlatan bölgesel jeopolitik gerilimlere ve iç siyaset şoklarına maruz kaldı ancak Türkiye için en kötü dönem artık geride kaldı.” ifadelerini kullandı.
Şimşek, ülke ekonomisinin tüm iç ve dış zorluklara karşı olağanüstü direnç gösterdiğini vurguladı.
Gayrisafi yurt içi hasılanın 2010-2016 döneminde ortalama yüzde 6,7 arttığını hatırlatan Şimşek, “Türkiye ekonomisi çeşitli şoklara rağmen neredeyse yüzde 7 büyüme başarısını gösterdi. Bu çok çok güçlü bir performans.” değerlendirmesini yaptı.
“Evet oyu istikrar açısından olumlu”
Halkın referandumda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi‘ni öngören anayasa değişikliğine “evet” dediğini belirten Şimşek, bunun istikrar bakımından olumlu olduğunu ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, “Referandumdan ‘evet’ oyunun çıkması belirsizliğin giderilmesine yardım edecek ancak nihayetinde büyümenin ana motoru yapısal reformlar olacak. Bizim için yüzde 3 büyümenin vasat olduğunu düşünüyorum. Yüzde 5-6 civarında büyüme trendine geri döneceğiz, bunu yapabileceğimize inanıyoruz.” diye konuştu.
“AB ile ilişkiler tüm gürültüye rağmen ilerliyor”
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkilerin tüm “gürültüye” rağmen ilerlemeye devam ettiğine değinen Şimşek, geçen sene AB Komisyonu tarafından kabul edilen güncel Gümrük Birliği anlaşmasının ticarette yeni bir sayfa açılmasını sağlayacağını anlattı.
Yeni anlaşmanın sanayi mallarının yanı sıra hizmetler, tarım ürünleri ve kamu alımlarını kapsamasının hedeflendiğine işaret eden Şimşek, buna ilişkin müzakerelerin bu yıl başlatılıp birkaç sene içinde tamamlanmasını umduklarını aktardı.
Avrupa ülkelerinin tarım alanında Türkiye’ye nispeten daha verimli olmasına karşın Türk çiftçisinin rekabetten korkmadığına dikkati çeken Şimşek, Türk tarım ürünlerinin Gümrük Birliği yelpazesine katılmasının hem Avrupa hem de Türkiye için kazançlı olacağını kaydetti.
“Normalleşme süreci başladı”
Son dönemdeki siyasi dalgalanmalara yönelik soruyu da yanıtlayan Şimşek, Türkiye için normalleşme sürecinin başladığını ifade etti.
Şimşek, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine de değinerek, “Kaç ülke kompleks bir terörist örgüt tarafından düzenlenen kanlı bir darbe girişimi tecrübe etti? Bizim karşı karşıya kaldığımız zorluklar ve onlara verdiğimiz yanıtlar birçok gürültü yarattı. Fakat daha önce de söylediğim gibi, anayasa değişikliği bize çok daha iyi bir siyaset ortamı sağlayacak çünkü gelecekte Türkiye’de hiçbir zaman koalisyon hükümetleri olmayacak.” değerlendirmesinde bulundu.