Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet, Kongre ve Kültür Merkezi’nde Uluslararası Ombudsmanlık Toplantısı’nda, sözde “terörle mücadele” söylemiyle Suriye ve Irak’ta bulunan, ancak gerçekte teröriste kurşun atmak bir kenara dursun, teröre darbe vuran Türkiye’ye karşı canilerle iş tutan, Türkiye’ye “Teröre destek veriyor” iftirası atan ABD ve 63 koalisyon ülkesini yerin dibine soktu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, DAEŞ terör örgütüne karşı mücadele eden tek ülkenin Türkiye olduğunu, Fırat Kalkanı ile de bunu dünyaya gösterdiğini söyleyerek şunları aktardı:
“YPG’ye, PYD’ye silah desteği verenler bu güçlerdir. Hepsinin elimizde belgesi var. DAEŞ’e silah veren bu güçlerdir. DAEŞ ile mücadele eden biziz. Suriye’de bizler şehitler verdik ama bizler Suriye’de 3 bini aşkın DAEŞ’liyi de öldürdük ve buna devam edeceğiz.
Çünkü bunlar bizim için tehdit oluşturuyor.”
Cumhurbaşkanı ayrıca Türkiye’ye demokrasi ve insan hakları dersi vermeye kalkan ama insanlık söz konusu olunca jiletli tel fabrikalarını zengin eden, faşistleri sokağa salan AB’yi de yerden yere vurdu.
Suriye ve Irak’taki insani drama bir tek Türkiye’nin kayıtsız kalmadığını dile getiren Erdoğan, “Suriye ve Iraklı olarak 3 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz, onlara ev sahipliği yapıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız harcama 26 milyar doları bulmuştur. Ne yazık ki ne AB ne BM Mülteciler Konseyi verdiği sözde durmuştur” dedi.
DAEŞ Müslüman değil
Erdoğan, kendi emelleri için meydana getirdikleri DAEŞ’e Müslüman kimliği takıp, İslamofobi saçmalığını gerekçelendirmeye çalışan Batı’ya şöyle haddini bildirdi: “DAEŞ’in İslam ile alakası yok. Bazı dostlar ‘İslami radikalizm’ diyor. Lütfen İslam ile terörü kimse yan yana getirmesin. İslam kelime anlamı itibaryla barıştır. Anlamı itibarıyla barış olan selam olan bir din terörle yan yana getirilemez.”
“Referandumda ‘Hayır oyu’ hainleri sevindirir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne karşı FETÖ-PKK-CHPHDP blokunun birlikte çalıştığını hatırlatttı. “Evet” oyunun Türkiye’nin güçlenmesini sağlayacağını, hayır oyunun ise vatanı parçalamak isteyen terör örtülerinin işine yarayacağını belirterek, milletin en doğru kararı vereceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan’da katıldığı 13. EİT Zirvesi’nin tamamlanmasının ardından Türkiye dönüşü uçakta basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın gündeminde Fırat Kalkanı Harekatı, ABD’nin PKK’ya verdiği destek ve Cumhurbaşkanlı Sistemi referandumu vardı.
MÜNBİÇ’İ DE KURTARACAĞIZ
24 Ağustos’tan bu yana Türk Ordusu’nun Cerablus, Rai, Dabık ve El-Bab’ı temizlediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı, PKK işgalindeki Münbiç’in de kurtarılması gerektiğine dikkat çekerek, “El Bab’tan sonraki sürecimiz Mümbiç istikametinde olacak. Fakat ABD başta olmak üzere koalisyon güçleriyle eğer müşterek adımlar atabilirsek Rakka sürecini beraber yürütmenin gayreti içindeyiz. Bu arada Rusya Federasyonu’ndan da “DEAŞ’a karşı mücadeleyi beraber sürdürebiliriz” biçiminde talepler gelmesi halinde, bu mücadeleyi hep birlikte sürdürmemiz söz konusu olabilir. Mart ayında Rusya ziyaretimiz olacak. Bütün bu konuları orada etraflıca ele alma fırsatımız olacak” diye konuştu.
RAKKA DA MÜNBİÇ TE ARAPLARIN
Cumhurbaşkanı, ABD’nin SDG ismiyle aklama çalıştığı PKK’yı silahlandırmaya devam etmesine sert çıktı. Muhtemel Rakka operasyonunu ele alan Erdoğan, DAEŞ’in ikiz kardeşi PKK’nın asla bu operasyonda yer almaması gerektiğine vurgu yaparak, “Bize göre SDG bu işin içinde olmamalı. Terör örgütünün silahlı ve siyasi ayağını teşkil eden böyle bir yapıyı bizim yanımızda görmemiz asla mümkün değildir. Baştan beri söylediğimiz bir şey vardı. Bunların Mümbiç’i boşaltmaları lazım. Zira, oranın bun
larla bir ilgisi yoktur. Mümbiç Araplarındır. Hakeza Rakka tamamıyla Araplarındır” şeklinde konuştu.
DERTLERİ KENDİLERİNİ KORUMAK
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı birlikte çalışan FETÖ-PKK-HDP-CHP blokuna da sert çıkıştı. Parlamanter sistemin bölücülerin işine yaradığını, kaostan faydalandıklarını söyleyen Erdoğan, vatandaşın sandıkta bu hain bloka cevap vereceğini dile getirerek, şu tespitleri yaptı; “Mesela Kandil, ‘Oylarımız hayır’dır, hayır verin’ diyor.
Bunu bir kenara koyamayız. Bunu masaya yatırmak gerekir. Bir defa şunu bileceğiz: Kişi sevdikleriyle beraberdir. Terör örgütü, bugüne kadar bu ülkede 35 bin insanın canına kıydı. Böyle bir örgüt bu halk oylamasında eğer ‘hayır’ diyorsa, o zaman bizim de vatandaşlarımızı bilgilendirmemiz lazım. Buna kimler hayır diyor, kimler evet diyor, vatandaşımız bilmeli. Nitekim ben vatandaşımıza, ‘Böyle bir yanlışa düşmeyin’ diyorum. Ben hayır dersem, oyumun gideceği yer Kandil’dir. Hayır dersem bu ülkede gideceğimiz yer istikrarsızlıktır. Hayır dersem, benim oyumun gideceği yer, güven ortamının ortadan kaybolmasıdır.”
HAYIR EŞİTTİR ÇUKUR
7 Haziran sonrası yaşananlara atıfta bulunan Cumhurbaşkanı, 16 Nisan’da “Hayır” oyu vermenin çukucu hainlere nefes aldırmak anlamını taşıdığını vurgulayarak,
“Hayır’ demek, eşittir çukur; ‘Hayır’ demek eşittir, o çukurların altında açılan şehirler demektir. Son Mardin operasyonlarında güvenlik teşkilatımızın girdiği evlerin altında açılmış tüneller ve şehirler bulundu; 1500 kişi orada barınabilir diyorlar. ‘Hayır’ dersen oyun oraya gidiyor. Bunları vatandaşa anlatmayacak mıyız? Bunu halkımızın bilmesi lazım. Yaptığımız budur” ifadelerini kullandı.
KEFENİMİZLE YOLA ÇIKTIK
Erdoğan, 28 Şubat’taki rolüne bürünüp, “Karargah rahatsız” manşetiyle TSK’yı siyase
te çekmeye çalışan, cuntaların sözcülüğü üstlenen Hürriyet’in, haddini aşmaması gerektiğini aktararak, “Biz bu yola kefenimizi giydik öyle çıktık. Manşetlerle şunlarla bunlarla kimse bizi bir yere yönlendiremez. O haberin, hele hele iç sayfada kullanılan ‘Karargah rahatsız’ ifadesinin edepsizce, ahlaksızca bir başlık olduğunu zaten söyledim. Diyorlar ki genelkurmay başkanı benimle nasıl yurtdışına gelir? Bunlar nasıl yurtdışına çıkar? Bundan daha doğal ne olabilir. Bunlar dünyayı da tanımıyorlar. Başbakan bile istediği anda genelkurmay başkanını yanına alır seyahatlere gider” dedi.
Kimse başörtüye karşı çıkamaz
Erdoğan. Darbe sever Hürriyet’in alçak haberindeki başörtü rahatsızlığı yorumuna da tepki gösterdi. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede kimsenin başörtüsüne karşı çıkamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı, “Başörtüsü, dünyada Amerika ordusunda var İngiltere’de var, Batı ülkelerinde var. Oralarda oluyor da halkının yüzde 99’u Müslüman olan ülkede niye olmasın? O devir kapandı artık. Başörtülü de olsa, bir vatandaşımız oraya girmeye hak kazandıysa girer ve pekala hizmetini yapar. Şu an bizim Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay dışında hanım kardeşlerimiz var. HSYK’da var Danıştay’da var, ilk derece mahkemelerinde var. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Bunlara alışılacak. Ayrımcılık yapılamaz” diye konuştu.