Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kalkıştığı darbe girişiminin ardından OHAL kararnamesiyle örgüte ait 16 televizyon, 3 haber ajansı, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi, 29 yayınevi ve dağıtım kanalı kapatıldı.

Böylece örgütün yurt içinde propaganda yapma imkânı kalmadı.

Silahlı terör örgütünün televizyonu, radyosu, dergisi ve gazetesi olması zaten doğru değildi.

Nihayet bu konuda gereken yapıldı.

“Türkiye’de gazeteciler gözaltına alınıyor, medya organları kapatılıyor” diye yaygara koparanlara şunu hatırlatmak gerekiyor:

Kapatılan televizyonlar, radyolar, dergiler ve gazeteler bir siyasi partiye ya da dini ve ictimai bir cemaate ait değil.

FETÖ ilk başlarda üyelerini devlet içine sızdırmaya çalışan bir cemaatten ibaretti.

Hakan Fidan’ın gözaltına alınmak istenmesinden, 15-17 Aralık kumpaslarından ve MİT TIR’larının durdurulmasından sonra, yargıya ve güvenlik kurumlarına sızan hücreleri aracılığıyla devlete komplo kuran bir yapıya dönüştü.

Başarısız darbe girişimiyle birlikte ise silahlı bir terör örgüt olduğunu tescilledi.

Kimse artık FETÖ’ye okul açan, kitap yayınlayan, kültürel ve dini faaliyetler organize eden bir cemaat olarak bakamaz.

“Bu kadar akademisyenin ve öğretmenin görevden alınmasına ne gerek vardı?” diyenler önce şu soruya cevap vermeliler:

“TBMM’ye ve MİT binasına saldıran, Özel Harekât Daire Başkanlığı’nı bombalayarak onlarca özel harekatçı polisi şehit eden, birkaç saat içinde 260’tan fazla asker, polis ve sivil katleden, en belirgin özelliği ele geçirdiği makamları ve görevleri devlete komplo kurmak için kullanmak olan bir örgütün üyelerine ne yapılmalı?”

Böyle bir olayın Amerika’da veya bir Avrupa ülkesinde olduğunu, IŞİD’in ülkenin istihbarat binasını ve parlamentosunu bombaladığını, onlarca kişiyi öldürdüğünü ve o ülkenin kurumlarında IŞİD’e biatlı ve himmet adı altında para yardımı yapan insanların varlığının tespit edildiğini düşünün.

Sizce onlara ne yaparlar?

Ortadoğu ve Arap ülkelerinde ne yapılacağını hiç sormaya bile gerek yok.

Dolayısıyla, FETÖ üyeleri Türkiye’de görevden uzaklaştırılmakla kaldıklarına şükretsinler.

Türkiye’de propaganda imkânı kalmayan örgüt yurt dışında hâlâ Türkiye’yi karalamaya devam ediyor.

Darbeye destek veren ülkelerin, örneğin Birleşik Arap Emirlikleri’nin basın-yayın organları adeta FETÖ medyası gibi çalışıyor.

Sosyal medyada da yine aynı şekilde örgütü destekleyen ve Türkiye’yi karalayan paylaşımlar yapılıyor.

Twitter’da başarısız darbe girişiminin ardından açılan ve FETÖ propagandası yapan Arapça bir hesap var.

BAE gayriresmi sözcüsü Dhahi Khalfan söz konusu hesapta yazılanları sık sık retweet yapıyor.

Buna karşılık FETÖ gerçeğini ve Türkiye’de gerçekte neler olup bittiğini anlatan Arapça haber siteleri de yok değil.

“Akhbar Turkiya” (Türkiye Haberleri) sitesi de onlardan biri.

15-17 Aralık kumpasları sırasında Türkiye’yle ilgili en doğru haberleri Arap sokağına ulaştıran “Akhbar Turkiya”, aynı zamanda FETÖ ile ilgili Arapça en geniş arşive sahip site.

Ne yazık ki gereken desteği gördüğü söylenemez.

Türkiye’yi hedef alan komplolara zemin hazırlamak amacıyla kirli propagandaların ve algı operasyonlarının yapıldığını biliyoruz.

FETÖ medyası ülkemiz aleyhinde yürütülen karalama kampanyalarına bugüne kadar çok büyük destek sağladı.

Örgüte ait basın-yayın organlarının kapatılması söz konusu propagandalara ve algı operasyonlarına ciddi darbe vuracak.

Fakat asılsız haberlerle Türkiye’yi kötülemeye çalışanları engellemek yeterli değil.

Doğruları da tüm dünyaya net bir şekilde anlatmamız gerekiyor…

İSMAİL YAŞA

Editör: Haber Merkezi