Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Profesör Dr.Tülin Akarsu Ayazoğlu Antimikrobiyal dirence karşı vatandaşları uyardı. Prof Dr. Ayazoğlu Antimikrobiyal dirence karşı alınacak tedbir ve önlemleri yaptığı açıklamada sıraladı.

Prof. Dr. Ayazoğlu, Antimikrobiyal direncin dünya genelinde giderek büyüyen bir sağlık tehdidi olarak karşımıza çıktığını belirtetek, "Mikropların tedavi amacıyla kullanılan ilaçlara karşı direnç geliştirmesi, enfeksiyonların tedavisini zorlaştırır ve bu durum sadece bireyler için değil, tüm insanlık için ciddi sonuçlar doğurur. 2019 yılında Antimikrobiyal Direnç nedeniyle yaklaşık 5 milyon insan hayatını kaybetmişken, bu sayının 2025-2050 yılları arasında 96 milyon kişiye ulaşması bekleniyor. AMD’nin en büyük tehdit ettiği alanlardan biri ise, hayati tehlike taşıyan hastaların tedavi gördüğü yoğun bakım üniteleridir" dedi.

Yoğun bakımda antimikrobiyal direncin artan tehdidi

Prof. Dr. Ayazoğlu açıklamanın devamında, "Yoğun bakım üniteleri, ağır hastalıkları nedeniyle yaşam mücadelesi veren hastaların tedavi edildiği kritik alanlardır. Bu ünitelerdeki hastalar, bağışıklık sistemlerinin zayıf olması, uzun süreli hastanede kalış, invaziv tıbbi cihazların kullanımı ve sıkça antibiyotik reçetesi yazılması gibi bir dizi faktörle enfeksiyonlara karşı daha savunmasızdır. Bu durum, antimikrobiyal direnç gelişimini hızlandırarak tedavi sürecini daha da karmaşık hale getirir. İnvaziv cihazlar, özellikle ventilatörler (solunum cihazları), kateterler ve damar içi hatlar gibi tıbbi araçlar, mikropların vücuda girişine zemin hazırlar. Örneğin, ventilatörle ilişkili pnömoni (VAP), yoğun bakımda sıkça görülen ve dirençli mikropların hızla yayılmasına yol açan bir enfeksiyondur. Yoğun bakım hastalarında yaygın olarak kullanılan geniş spektrumlu antibiyotikler, vücuttaki faydalı mikropları da öldürerek dirençli mikropların çoğalmasına fırsat tanır" dedi.

Antimikrobiyal direncin yoğun bakımda yol açtığı sorunları sıralayan Prof. Dr. Ayazoğlu, Yoğun bakım ünitelerinde AMD, ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu sorunlar, sadece hasta sağlığını değil, aynı zamanda sağlık sistemlerini de olumsuz etkileri sıraladı. Prof. Dr. Ayazoğlu,

"1. Tedavi Edilemeyen Enfeksiyonlar: AMD’li mikroplar tarafından oluşturulan enfeksiyonlar, geleneksel antibiyotiklerle tedavi edilemez. Bu da tedavi sürecini zorlaştırır, hastaların iyileşmesini geciktirir ve bazen ölümcül sonuçlar doğurur. Yoğun bakım hastalarındaki dirençli enfeksiyonlar, tedaviye yanıt vermediği için ölüm oranlarını artırabilir.

2. Hastanede Kalış Süresinin Uzaması: Dirençli enfeksiyonlar, hastaların hastanede kalış sürelerini uzatır. Bu, hem hastalar için daha fazla acıya yol açar hem de sağlık sistemi için ek maliyetler getirir. Uzun süreli hastanede kalış, mikropların yayılma riskini artırır.

Çocukların hayalleri Balıkesir’i şekillendiriyor Çocukların hayalleri Balıkesir’i şekillendiriyor

3. Hasta Ölüm Oranlarının Artması: Yoğun bakımda AMD’in en korkutucu yanlarından biri, dirençli enfeksiyonların hastaların ölüm oranlarını artırmasıdır. Bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda, basit bir enfeksiyon bile ölümcül olabilir. Antimikrobiyal direncin yaygınlaşması, daha önce tedavi edilebilen hastalıkların, ölümcül hale gelmesine neden olabilir.

4. Dirençli "Süperböceklerin" Yayılması: Yoğun bakım ünitelerinde dirençli mikropların yayılması, "süperböcekler" olarak bilinen çoklu ilaçlara dirençli mikropların ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu mikroplar, birden fazla antibiyotikten etkilenmedikleri için tedavi edilmesi son derece zor hale gelir ve bu da sağlık sistemleri için büyük bir tehdit oluşturur.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), antimikrobiyal direncin sağlık sistemlerini tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olduğunu vurgulamaktadır. Bu, bazı enfeksiyonların tedavi edilemez hale gelmesine yol açabilir ve yaygın antibiyotiklerin etkisiz hale gelmesiyle, basit enfeksiyonlar bile ölümcül olabilir" şeklinde sıraladı.

Antimikrobiyal direncin nedenleri

Antimikrobiyal direnç, birçok faktörle hızlanabileceğini açıklayan Prof. Dr. Ayazoğlu, "Bunlar arasında: 1. Antibiyotiklerin Gereksiz Kullanımı: Soğuk algınlığı ve grip gibi virüs kaynaklı hastalıkların tedavisinde antibiyotiklerin gereksiz yere kullanılması, direnç gelişimini hızlandırır. Antibiyotikler sadece bakteriyel enfeksiyonları tedavi eder; virüsler üzerinde etkili değildir.

2. Antibiyotiklerin Aşırı Kullanımı: Antibiyotiklerin yanlış dozda veya sürede kullanılması, mikropların bu ilaçlara karşı direnç geliştirmesini sağlar. Ayrıca, veterinerlik alanında hayvanlara verilen antibiyotikler de direnç gelişimine yol açabilir.

3. Seyahat ve Küresel Ticaret: Küresel seyahat ve ticaret, dirençli mikropların hızla farklı bölgelere yayılmasına imkan tanır. Bir ülkede gelişen dirençli enfeksiyonlar, hızla başka bir ülkeye taşınabilir" olacağını belirtti.

Antimikrobiyal Direnç nasıl önlenir?

Antimikrobiyal direnç, hem bireylerin hem de sağlık hizmeti sağlayıcılarının alacağı bazı basit ama etkili önlemlerle azaltılabileceğini açıklayan Prof. Dr. Ayazoğlu, önlemleri şu şekilde sıraladı:

1. Antibiyotik Kullanımını Sınırlamak: Antibiyotikler yalnızca gerekli durumlarda ve doğru dozda kullanılmalıdır. Antibiyotiklerin yalnızca bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılması gerekir; soğuk algınlığı ve grip gibi virüs enfeksiyonları antibiyotiklerle tedavi edilmez.

2. Hijyen ve Dezenfeksiyon: El yıkama, yüzeylerin düzenli olarak dezenfekte edilmesi, sağlık hizmetlerinde mikropların yayılmasını engellemeye yardımcı olur. Sağlık çalışanları ve hastalar arasındaki hijyen önlemleri, mikropların yayılmasını durdurmada kritik rol oynar.

3. Seyahat Sonrası Bilgi Verme: Yakın zamanda başka bir ülkeye seyahat ettiyseniz veya o ülkede sağlık hizmeti aldıysanız, sağlık uzmanınıza bunu bildirmek önemlidir. Farklı bölgelerdeki antimikrobiyal direnç profilleri farklı olabilir ve bu bilgi, doğru tedavi planının oluşturulmasına yardımcı olur.

4. Erken Teşhis ve Doğru Tedavi: Dirençli enfeksiyonlar erken tespit edildiğinde, tedavi süreci daha etkili olabilir. Hastalar, hastanelere başvurduklarında sağlık profesyonelleri, hastalıklarının dirençli olup olmadığını belirlemek için gereken testleri yapmalıdır.

5. Aşılar ve Sağlıklı Alışkanlıklar: Aşılar, mikropların yayılmasını ve enfeksiyonların ortaya çıkmasını engelleyebilir. Ayrıca sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları, bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlardan korunmada yardımcı olur.

6. Karantina ve İzolasyon: Dirençli mikropların salgın yapması durumunda, enfekte hastaların karantinaya alınması ve sağlık kuruluşlarında ziyaretçilerin taranması, mikropların yayılmasını engellemek için önemlidir" dedi.

Geleceğimizi korumak sizin de elinizde

Antimikrobiyal direnç, giderek daha yaygın hale gelen ve insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturan bir sorundur. Gereksiz başta Antibiotik ve antimikrobiyal kullanımının önüne geçilerek bu tehdit önlenebilir. Hem bireyler hem de sağlık profesyonelleri, bilinçli davranarak ve gerekli tedbirleri alarak dirençli mikropların yayılmasını engelleyebilir. Sağlık hizmeti sağlayıcılarının dikkatli ve sorumlu bir şekilde ilaç kullanımı konusunda yönlendirmeleri, toplumda dirençli mikropların yayılmasını önlemede en önemli adımdır.

Unutmayalım ki, Antimikrobiyal direnç, sessiz bir katil gibi ilerliyor. Ancak bilinçli bir toplum ve doğru adımlar sayesinde bu tehditten korunabiliriz" açıklamasını yaptı.

Kaynak: iha