Enerji Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan bir açıklama Türkiye-Somali arasında başlayan yeni bir döneme işaret etmekle kalmıyor, Ankara’nın yıllardır ilmik ilmik dokuduğu Afrika Boynuzu politikasını da daha üst bir seviyeye taşıyor.
Önce açıklamayı kısaca hatırlayıp sonrasında bu olayın muhtemel yansımalarına bakalım… Türkiye, Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi’ni Somali açıklarına gönderiyor. Türk Bayraklı gemiyle Somali Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde bulunan üç blokta doğal gaz ve petrol aranacak.
Bahsettiğimiz bu blokların ikisi karadan yaklaşık 50 kilometre, bir diğeri 100 kilometre açıkta. İlk etapta bu sahalarda üç boyutlu sismik faaliyet gerçekleştirilecek. Bunun için Oruç Reis gemisi eylül sonu, ekim başı gibi bölgeye gidecek.
2011’den bu yana gelişen bir süreç var
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bu yılın şubat ayında Somali ile Türkiye arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nı onayladığını duyurdu. Bu tarihi anlaşmanın Somali’nin güvenli ve müreffeh bir geleceğe doğru yolculuğunda yeni bir sayfaya işaret ettiğini söyledi.
Aslında Ankara’nın Somali ile ilişkilerinde her ne kadar bu yıl daha somut işler görsek de 2011’den bu yana sürekli üzerine konan stratejik bir iş birliğinden söz etmek mümkün.
Somali Savunma Bakanı’nın “Konu Türkiye olduğunda farklı kesim ve görüşlerden Somalililer aynı çerçeveden bakma noktasında tereddüt etmiyor. Yani Türkiye ile ilişkiler konusu Somali için artık partiler üstü, tartışılmaya açılamaz bir konu olma özelliği taşıyor” cümlesi süreci özetliyor.
Türkiye’nin Somali’deki sismik araması neden önemli?
Bu sorunun yanıtını iki temel başlık altında verebiliriz. Birinci ve çok önemli olan husus Somali’nin kendi münhasır ekonomik bölgesinde böylesine değerli bir işe kalkışabilmesi. Ki bu durum Somali’nin bölgedeki ülkelere bir mesajı. Somali, Türkiye’nin yardımıyla kendi bölgesindeki güvenliği sağladığını ve burada arama-tarama faaliyetleri yapabileceğini gösteriyor.
İkinci mesele ise konunun teknik detayını kapsıyor. Sismik arama ve sondaj faaliyetleri son derece zorlu ve bir o kadar da tecrübe-kapasite isteyen işler. Türkiye bu alanda kendini son yıllarda çok geliştirdi. İmkanı da kabiliyeti de çok fazla. Şimdi bu avantajların Somali’ye yol göstermesi dikkate değer.
Lojistik destek gemileri de bölgeye gidecek
Bu noktada önemli bir mesele daha var. Enerji Bakanlığı’nın açıklamasında Oruç Reis’in destek gemileriyle bölgeye gideceği bilgisi paylaşıldı. ‘Destek’ kısmını biraz açmak şart. Biz de bunun için Savunma ve Denizcilik Uzmanı Kozan Selçuk Erkan ile konuştuk.
Önce bir görev profili çıkarıyor Erkan… Sismik araştırma gemilerinin suyun altına sonar dalgaları göndererek su altının detaylı haritasını çıkardığını söylüyor. Bunu yaparken sabit bir rotada görece yavaş bir süratte su altının kesitlerini haritalandırarak ilerlendiği bilgisini veriyor.
Bu tip bir çalışmayı yaparken Oruç Reis’e lojistik destek gemileri gerekeceğini de belirtiyor Erkan ve “Gemi personeli, yakıt, teknik ekipman ve benzer konular için bir gemi gerekecek. Karadan alınıp gemiye getirilecek unsurlar da olabilir. TPAO’nun elinde bu işler için destek unsurları var” diyor.
Oruç Reis’e hangi askeri gemiler eşlik edecek?
Gelelim işin güvenlik kısmına… Erkan bu kısma geldiğinde “Somali deniz sahası şu anda dünyada tansiyonun en yüksek olduğu deniz alanlarından biri” diyor ve devam ediyor:
“Korsanlık faaliyetleri, son aylarda artan Husi saldırıları ve başka kimi olayların hemen hepsi bu bölgede…
Haliyle sismik araştırma gibi yavaş hızda ve sabit bir rotada görev yapacak bir geminin mutlaka korunması gerekir. Oruç Reis’e karşı bu tip tehditlerin olacağına dair herhangi bir beklenti yok. Ancak Türkiye yine de tedbirini alacaktır.
Bölgedeki ana tehditlerin küçük hızlı deniz araçları ve dronlar olacağını tahmin ediyorum. Çalışma sahası Husilerin balistik füze menzilinin görece dışında kalacağı için o tip bir çılgın tehdit pek olası değil gibi.
Beklentim gemi rotasını korumak için MİLGEM korvetlerimiz, fırkateynlerimizin ve elbette deniz helikopterimizin Oruç Reis’e eşlik etmesi. Bu sayede hava ve deniz üzerinde oldukça etkili bir koruma alanı oluşturabileceğiz.
İşin bir de ‘bayrak gösterme’ boyutu var ki bu da son derece değerli… Dünyanın en karışık denizlerinden birinde taraf olmadan güç gösterme becerisi çok önemli. Bölgenin büyük resmini anlık olarak görebileceğiz. Hem istihbari hem de teknik bilgilere birinci elden sahip olacağız.
Orada bayrak göstermemiz sadece Somali’yi ve menfaatlerimizi koruma ötesinde saygınlık, teknik ve istihbari bilgi edinmemizi de sağlayacak. Tüm bunlar Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki karşılıklı kazan-kazan stratejisi için de önemli çıktılar. Diğer ülkeler için de örnek teşkil edebilir.”