Ünlü Türk Şair Orhan Veli Kanık’ın söylediği ve yazdığı sözler her zaman ilgi görmeye ve zevkle okunmaya devam ediyor. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan ve Türk edebiyatı tarihine damga vuran ünlü şair Orhan Veli Kanık’ın en güzel şiirlerinden ve sözlerinden bir kısmını yazımızda derledik. Unutulmaz eserleriyle her daim okurlarının gönlünde taht kuran Beykozlu bir İstanbul şairi olan Kanık’ın ‘İstanbul’u dinliyorum Gözlerim Kapalı…’ şiiri İstanbul aşıkları ve Orhan Veli hayranlarının en sevdiği eserlerinden biridir. İşte Orhan Veli Kanık sözleri ve şiirleri! Orhan Veli Kanık’ın söylediği ve yazdığı sözler için içeriğimize göz atabilirsiniz.

Orhan Veli Kanık sözleri ve şiirleri! Orhan Veli Kanık’ın söylediği ve yazdığı sözler

Orhan Veli Kanık kimdir? İstanbul‘un Beykoz ilçesinde yer alan Yalıköyü’nde 13 Nisan 1914’te dünyaya gelen ünlü şair Orhan Veli Kanık’ın babası Cumhurbaşkanlığı Armoni Orkestrası şefi, klarnet ustası Mehmet Veli Kanık, annesi ise Fatma Nigar Hanım’dır. Ünlü mizah yazarı Adnan Veli Kanık‘ın ağabeyi olan Orhan Veli’nin, Füruzan (Yolyapan) adlı bir de kız kardeşi vardır.

Ünlü şair hakkında detaylı bilgiyi Orhan Veli Kimdir? sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Orhan Veli Kanık şiirlerinden ve sözlerinden bazıları şöyle;

İstanbul’u Dinliyorum

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Birşey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.

Boş konuşan insan çana bеnzеr, içi boş olduğu için çok sеs çıkartır!

Giderayak

“Handan, hamamdan geçtik,

Gün ışığında hissemize razıydık;

Saadetinden geçtik,

Ümidine razıydık;

Hiçbirini bulamadık;

Kendimize hüzünler icat ettik,

Avunamadık

Yoksa biz…

Bu dünyadan değil miydik?”

“Aklımdan çıkmıyorsun” dedim, başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.

Anlatamıyorum

“Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.”

Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden. Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni. Sen gelsen yeter.

Dağ Başı

“Dağ başındasın;

Derdin günün hasretlik;

Akşam olmuş,

Güneş batmış,

İçmeyip de ne haltedeceksin”

Aşk, benim için de, benim gibiler için de, biraz fazla. Fazla güzel bir şey. Ne uçmak geliyor elimden, ne de ötmek. Her şeyden önce yiyip içmeye ihtiyacım var; halbuki, aşık olursam yiyip içemem.

Gün Olur

“Gün olur, alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

Şu ada senin, bu ada benim,

Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;

Çiçekler gürültüyle açar;

Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,

Her bir tüylerinde ayrı telaş!…

Gün olur, başıma kadar mavi;

Gün olur başıma kadar güneş;

Gün olur, deli gibi…”

Dalga

“Mesut sanmak için kendimi

Ne kağıt isterim, ne kalem

Parmaklarımda sigaram

Dalar giderim mavisinden içeri

Karşımda duran resmin..

Giderim deniz çeker

Deniz çeker, dünya tutar

İçkiye benzer birşey mi var

Birşey mi var ki havada

Deli eder insanı, sarhoş eder?”

Birdenbire

“Birdenbire;

Her şey birdenbire oldu.

Kız birdenbire, oğlan birdenbire;

Yollar, kırlar, kediler, insanlar…

Aşk birdenbire oldu,

Sevinç birdenbire…”

Ayrılış

“Bakakalırım giden geminin ardından;

Atamam kendimi denize, dünya güzel;

Serde erkeklik var, ağlayamam.”

Düşüncelerimin Başucunda

“Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş,

O da yüzmede bir ses yığını üzerinde.

Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde

İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş.”

Seni Sevmek

“Bir çocuk ne anlar sevmekten?

Ne anlar ki sevgi uğruna ölmekten

Ne anlar yaşam nedir, dünya ne?

Her şey tozpembedir onun gözünde

Hep umut vardır o küçük yüreğinde…

Karanlıkta aydınlık hisseder

Olmayacak sevdaya olur der..

Ben de çocuğum ve cezalıyım…

cezam sevilmemek

Tek suçum ise seni be canım seni sevmek….”

Sevdaya Mı Tutuldum

“Benim de mi düşüncelerim olacaktı,

Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,

Sessiz sedasız mı olacaktım böyle?

Çok sevdiğim salatayı bile

Aramaz mı olacaktım?

Ben böyle mi olacaktım?”

Derdim Başka

“Sanma ki derdim güneşten ötürü;

Ne çıkar bahar geldiyse?

Bademler çiçek açtıysa?

Ucunda ölüm yok ya.

Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten

Güneşle gelecek ölümden?

Ben ki her nisan bir yaş daha genç,

Her bahar biraz daha aşığım;

Korkar mıyım?

Ah, dostum, derdim başka”

Denizi Özleyenler İçin

“Gemiler geçer rüyalarımda,

Allı pullu gemiler, damların üzerinden;

Ben zavallı,

Ben yıllardır denize hasret.”

Rüya

“Annemi ölmüş gördüm rüyamda.

Ağlayarak uyanışım hatırlattı bana,

bir bayram sabahı

Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp

Ağlayışımı.”

Editör: Haber Merkezi