İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan gazeteciNazlı Ilıcak, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Çağlak’a verdiği ifadede, “darbe mağduru” olduğunu savundu. 28 Şubat süreci de dahil her zaman mağdurların yanında durmaya gayret ettiği için Merve Kavakçı’nın yanında olduğunu, milletvekilliğinin de bu nedenle 2 yılda sona erdiğini anlatan Ilıcak, aynı dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yanında durduğunu kaydetti.

Nazlı Ilıcak, “Benim mağdurların yanında olmak gibi bir karakterim olduğu için 17-25 Aralık sonrasında da dindar insanların üzerine insafsızca gidildiği yönünde bir kanaatim oluştu. Benim 17-25 Aralık’la ilgili soruşturmaların etkin yapılması yönünde bir kanaatim oluştu. Yolsuzlukların irdelenmesi gerektiğine vurgu yaptım. Herhangi bir örgütle ve cemaatle bir ilişkim yoktur. Olsaydı maddi, manevi birtakım menfaatler elde etmem gerekirdi.” diye konuştu.

O dönemde Sabah gazetesinde çalıştığını, CNN Türk ve Kanal D’de program yaptığını anlatan Ilıcak, mağdur olduğunu düşündüğü kitlenin yanında yer alıp, “cadı avı”na karşı çıktığını, bu nedenle de basın yayın kuruluşlarındaki görevlerine son verildiğini kaydetti.

“Cemaatle herhangi bir organik bağım yok”

Sonrasında iş aradığını, Bugün TV ve Bugün gazetesinde işe başladığını, aynı dönemde Samanyolu TV ve Zaman gazetesinden de teklif geldiğini aktaran Ilıcak, şöyle devam etti:

“Herhangi bir darbeyi tasvip etmem mümkün değildir. 15 Temmuz akşamı öğrendiğim ilk dakikada, yani köprüden geçişlerin engellendiği anda, karşı olduğuma dair tweetler attım. Benim cemaatle herhangi bir organik bağım yoktur. Organik bağım olsaydı, daha önceki soruşturmalar döneminde Hanefi Avcı’nın bana yazdığı özel mektupları, Odatv ve Balyoz davalarında delillerin sahte olduğuna dair mağdurların açıklamalarını görev yaptığım gazetenin köşesinde yayınlamazdım. Ben gazetecilik mesleği refleksiyle haberleri yaptım. Ayrıca Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının yapıldığı dönemde, AK Parti’nin destekleyicisiydim. O dönemde AK Parti’de, soruşturmaların yapılması yönünde fikir birliği içerisinde hareket edip, beyanlarda bulunuyordum. Sonrasında Erdoğan da yanıldığını söylemişti. Ben de şu anda özellikle darbe yapılması, darbe esnasında Genelkurmay Başkanı’na darbeye katılanların Fetullah Gülen ile görüştürme teklifleri, darbeye karışanlardan çıkan 1’er dolarlık banknotlar, darbeye karışanların polise ve vatandaşlara ateş talimatı vermesi ve Meclis’in bombalanması gibi hususları gördüğümde, bu insanların aslında mağdur olmadığını anladım. Ben de yanıldığımı düşünüyorum. Bu yapının aslında dindar bir yapı olmadığını, mazlum bir yapı olmayıp, örgütsel bir yapılanma olduğunu yeni anladığım için üzgünüm.”

“Karşısında yer alırdım”

İşinden atılınca nafakasını kazanmak için Bugün TV’de programlara başladığını, sonrasında Can Erzincan TV’de çalıştığını ifade eden Nazlı Ilıcak, şu beyanlarda bulundu:

“Bu kuruluşların bir örgütün hedefi doğrultusunda hareket ettiğinden haberim yoktu. 15 Temmuz’dan sonra özellikle Genelkurmay Başkanı’na örgüt mensubu bir askerin ‘Fetullah Gülen ile sizi görüştürelim’ talebi beni çok sarstı. Bu ne biçim bir zihniyet ki koskoca Genelkurmay Başkanı’nı bu şekilde ikna edebileceğini düşünmektedir. Ayrıca 1 dolar meselesi çıktı. Bunun da hakikaten görev dağılımı olabileceğini düşündüm. Asker içinde ciddi bir yapılanma olduğunu idrak ettim. Bu kabul edilemez. Daha önce bu iddialar vardı. Ancak Genelkurmay Adli Müşaviri de bu iddiaları reddediyordu, bunları benim bilmem mümkün değildir. Yanıldığımı, bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm, daha önce bilseydim ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım.”

“Suç olduğunu düşünmüyorum”

Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmeyen Ilıcak, program ve yazılarında bilerek suç işlemediğini savundu.

Tutuklu Nazlı Ilıcak, şunları kaydetti:

“Yaptığım iş suç kalıbına uyuyorsa da farkında değilim, suç olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde herkes bu yapılanmanın bir terör örgütü olduğunu 15 Temmuz 2016 tarihiyle idrak etti. Herhangi bir kastım yoktur, ben 40 yıllık gazeteciyim, iyi niyetimin kurbanı oldum. Ben çalıştığım dönemde şu anda yurt dışına kaçmış olduklarını öğrendiğim, daha önce öğrendiğimde de aşırı derecede tepki gösterdiğim Tarık Toros ve Erkan Başyurt gibi çalıştığım kurumda yönetici olan kişilerle örgütsel bir bağ içerisinde bulunmadım. Kendileri de bana programımla ilgili herhangi bir telkinde bulunmadılar. Çalıştığım dönemde örgütsel bir faaliyet olduğunun farkında değildim.”

Editör: Haber Merkezi