Ufuk Coşkun - Diriliş Postası
Uzay araştırmalarında önemli bir adım atan NASA, Dünya’nın etrafında görünmeyen bir elektrik alanı keşfetti. Ambipolar alan olarak adlandırılan bu enerji alanı, atmosferimizin yapısını ve gezegenimizin evrimi üzerinde derin etkiler yaratabilir. Peki, bu görünmez güç nasıl çalışıyor ve diğer gezegenlerde de var olabilir mi?
NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden gökbilimci Glyn Collinson ve ekibi, 60 yıllık teorik öngörülerin ardından Dünya'nın etrafındaki bu gizemli elektrik alanını ölçmeyi başardı. Ambipolar alan, gezegenimizin atmosferini anlamada devrim niteliğinde bir gelişme olarak kabul ediliyor. Bu yeni keşif, sadece Dünya'da değil, atmosferi olan tüm gezegenlerde benzer bir alanın var olabileceğini düşündürüyor.
Ambipolar alanın keşfi
Ambipolar alan, yaklaşık 250 kilometre yükseklikteki iyonosfer katmanında ortaya çıkıyor. Burada, güneşin ultraviyole ışınları atmosferik atomları iyonize ediyor, negatif yüklü elektronlar uzaya doğru uçarken, pozitif yüklü iyonlar yere doğru batmaya çalışıyor. Bu süreç, elektronlar ile iyonlar arasında bir elektrik alanının oluşmasına neden oluyor. Ambipolar alan, bu anlamda hem iyonları aşağı doğru çekerken, hem de elektronları yukarıya doğru itiyor.
Özel gemi ve zor ölçüm
Collinson ve ekibi, bu zayıf elektrik alanını tespit etmek için özel olarak tasarlanmış Endurance roket gemisini kullandı. Mayıs 2022'de fırlatılan bu gemi, 768 kilometre yüksekliğe ulaştı ve ambipolar alanın varlığını kanıtlayan sadece 0,55 voltluk bir değişim ölçtü. Bu küçük değişiklik, gezegenimizin çevresindeki kutup rüzgarlarını ve süpersonik hızlarla uzaya fırlatılan parçacıkları açıklamak için yeterli oldu.
Gelecek araştırmalar ve diğer gezegenler
Ambipolar alanın keşfi, sadece Dünya'yı değil, Mars ve Venüs gibi gezegenlerde de benzer alanların var olabileceğini düşündürüyor. Bilim insanları, bu keşfin ileride diğer gezegenlerin atmosferik ve manyetik yapılarını anlamada kritik bir rol oynayabileceğini belirtiyor.
NASA'nın bu önemli keşfi, gezegenimizin çevresindeki enerji alanlarını anlamada büyük bir adım olarak kabul ediliyor ve gelecekteki uzay araştırmalarına ışık tutması bekleniyor.
