DEMET İLCE / MUHABİR

Geçtiğimiz günlerde bir şahsın çocukların katıldığı online toplantıda müstehcen davranışlarda bulunması gündem olmuştu. 18 yaşından küçük çocuklara toplantı düzenleyen şahsın zoom toplantıları 1 yıl önce ortaya çıkmış ve şüphelenen anne babalar olmuştu. Emekli uzman çavuş olduğu belirlenen şahıs gözaltına alındı. Şahsın, akli dengesinin yerinde olmadığı iddia edildi. Peki, akli dengesi yerinde olmayan bu tarz kişilere hukuken hangi yaptırımlar uygulanıyor? Avukat Buğra Tuncer anlattı…

 “CİNSEL TACİZ SUÇU İŞLEYENLERE VERİLEN CEZA DAHA AĞIR”

Cinsel taciz suçu işleyenlere yönelik uygulanan ceza ile ilgili Avukat Buğra Tuncer şunları söyledi:

“Türk Ceza Kanunu'nun 105. maddesi, cinsel taciz suçu işleyenleri düzenlemektedir. Bu maddeye göre, cinsel taciz suçu işleyenler, mağdurun şikâyeti üzerine üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Eğer suç, çocuğa karşı işlenmişse, ceza altı aydan üç yıla kadar hapis cezasını gerektirir. Cinsel taciz suçunun, cep telefonu aracılığıyla kısa mesaj yoluyla veya sosyal medya platformlarından biri üzerinden mesaj göndermek suretiyle işlenmesi durumunda, ceza yarı oranında artırılır. Yani, bu tür iletişim araçlarını kullanarak cinsel taciz suçu işleyen kişilere verilecek cezalar, normal şartlarda uygulanan cezalardan daha ağırdır.”

“5 YILDAN 10 YILA KADAR HAPİS…”

Tuncer, çocuklara karşı işlenen müstehcenlik suçu ve yaptırımları ile ilgili ise şunları aktardı:

“Müstehcenlik suçu, TCK 226’da belirtilen nitelikteki müstehcen içerik ve materyallerle işlenen bir suçtur. TCK’ 226’ ya göre bu suç tipi iki kategoride ele alınmıştır. Genel müstehcenlik suçu ve çocuklara karşı işlenen müstehcenlik suçu şeklindedir. Kanunun bunu suç saymasındaki asıl etmen toplumsal ahlaktır. Çocuklara karşı korunan hukuki menfaat ise çocuk haklarıdır. Çocukların cinsel istismardan korunması amaçlanmıştır.

Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde “çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri” kullanan kişi, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

“AİLELERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR”

Teknolojinin gelişmesi ile internet ortamında hemen hemen herkesin dahil olduğu bir dönemde yaşadığımızı, bu durumda kimin 18 yaşından büyük kimin 18 yaşından küçük olduğunu ayırt etmenin zor olduğunu bildiren Tuncer, bu noktada ailelere büyük iş düştüğünü hatırlattı ve şunları ekledi:

“Zira çocuklar internet ortamını çok aktif bir şekilde kullanıyor. Cinsel taciz ile müstehcenlik suçları açısından somut olaydaki videoyu mukayese ettiğimizde ise konuşma içinde geçen bir husus dikkat çekiyor. Video kaydında çocuklara akşama yemek var deyip davet edilmesi hususu çocuğa yönelmiş bir eylemi gündeme getirecektir. Tabi ki yetişkin bireyin niyetinin iyi veya kötü olduğu bilinmez lakin çocuğun üstün menfaati önce gelecektir.”

Tuncer, suç işleyen birinin akıl sağlığı yerinde olmaması durumunda nasıl bir yaptırım söz konusu olacağını ise şöyle anlattı:

“Suçu işleyen kişinin akıl hastası olması durumu Türk Ceza Kanunu Madde 32’de düzenlenmiştir. Akıl hastası olma durumunda suçu işleyen kişinin ceza ehliyeti olmayacaktır. Kanun maddesine göre “ (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.”

“EN KÜÇÜK ŞÜPHE MAHKEMECE İNCELENMELİ”

Tuncer şöyle devam etti:

Ordu'da akranı tarafından bıçaklanan lise öğrencisi hayatını kaybetti Ordu'da akranı tarafından bıçaklanan lise öğrencisi hayatını kaybetti

“Şüpheli veya Sanığın akıl hastası olması durumunda ceza ehliyeti olmayacağını kanun açıkça bizlere söylemektedir. Bunu da ikili bir ayrıma tabi tutarak Ceza Ehliyeti Olmayanlar ve Ceza Ehliyeti Eksik Olanlar şeklinde tanımlamıştır. Eğer bir kişinin akıl hastalığı veya zayıflığına dair en küçük bir şüphe bile varsa, mahkeme tarafından konu detaylı bir şekilde incelenmelidir. Mahkeme, yapılan inceleme sonucunda sanığın akıl hastalığı veya zayıflığı bulunduğunu belirlediğinde, bu durumun sanığın suç işleme eylemi üzerindeki etkilerini değerlendirmelidir. Akıl hastalığı olan bir fail, belirli bir suç işleme eylemi sırasında algılama ve irade yeteneği üzerinde farklı etkilere sahip olabilir, bu nedenle mahkeme bu durumu ayrıntılı bir şekilde araştırmalıdır. Akıl hastası bir kişi, hastalığın bir suç işleme eylemi sırasında algılama ve irade yeteneğini etkilemediği durumlarda bile, suç işleme sorumluluğundan muaf tutulabilir.

Her ne kadar suçu işleyen kişi akıl hastası olsa da Türk Ceza Kanunu bu duruma özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağını bildirmektedir. Ceza Hukukunun genel prensibi suça karşılık verilecek cezadır. Bir diğer ifadeyle suçluların toplumdan tecrit edilerek hem suçluyu rehabilite etmek hem de toplumsal barışı korumaktadır. Bu bakımdan kanun koyucu bizlere kişinin her ne kadar akıl hastalığı durumu olsa bile bu kişileri toplumdan tecrit ederek uygun bir sağlık kuruluşunda tedaviye alınması ve gözetim altında tutulması gerektiğini söylemektedir.”

Muhabir: Demet İlce