3 Mart 2009 tarihinde tüm Türkiye, korkunç bir cinayet haberiyle karşı karşıya kaldı.

Henüz 17 yaşında olan Münevver Karabulut, erkek arkadaşı Cem Garipoğlu tarafından testere ile parçalanarak bavula konuldu.

Vücuduna ait parçaların bir kısmı da gitar kutusuna yerleştirilen Münevver Karabulut, İstanbul Etiler'de bir çöp konteynerinden çıktı.

Katil zanlısı Cem Garipoğlu ise cinayetin ardından bir süre kaçsa da, sonunda teslim olarak Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı.

Cezaevinde intihar iddiası
18 Kasım 2011'de 24 yıl hapis ile cezalandırılan Cem Garipoğlu, Silivri 5 Nolu Cezaevi'nde üç kişilik koğuşta tek başına kalmaya başladı fakat gardiyanlar, 10 Ekim sabahı sayıma gelince bir cesetle karşılaştı.

Kaçırıldığı düşünülüyor

Cem Garipoğlu'nun başına poşet geçirerek çamaşır ipiyle intihar ettiği, resmi kayıtlara geçti. Ancak Türkiye'deki kamuoyunun büyük bir kesimi, Cem Garipoğlu'nun intihar ettiğine inanmadı. Cem Garipoğlu'nun kaçırılmış ya da öldürülmüş olabileceği ifade edildi.

8 yıldır süren bu şüphelere yönelik ilk kez konuşan baba Süreyya Karabulut, Sabah Gazetesi'nden Gül Kireklo'nun sorularını yanıtladı.

"Bayramdan sonra celladın mezarının açılmasını talep edeceğim"
Süreyya Karabulut, "8 yıldır bu benim en korkunç kabusum. Hiç aklımdan kınalı kuzum çıkmadığı gibi bir de bu cellat gerçekten öldü mü kaçtı mı şüphesi. Uyuyamıyorum. Bayramdan sonra bu celladın mezarının açılmasını talep edeceğim. Sindiremedim. Cesedini bize göstermediler" dedi.

Fotoğraflarını gören eşi Nagihan Karabulut'un da ikna olmadığını söyleyen baba Karabulut, "Üzüntüden tansiyon, şeker hastası oldum. Beyne giden damarlarda tıkanıklık var. Gözlerimde yüzde 40 görme kaybı var" diye konuştu.

"Münevver her gece rüyamda"

Münevver'in her gece rüyasına girdiğini söyleyen Karabulut, "Kınalı kuzum karşıma çıkıyor. 'Baba kendine iyi bak' deyip boynuma sarılıyor. Ben o celladın intihar ettiğine inanamıyorum. Sindiremiyorum bazı şeyleri. Gözümle görmeden de ikna olmayacağım. Öldürüldüyse de bileceğim. Kaçtıysa da bileceğim" dedi.

'Rahat uyayabilmem için bu mezarın açılması lazım' diyen acılı baba, bayramdan sonra mezarın açılmasını talep edeceğini belirtti.

"Aşçılık yapamıyorum, çünkü bıçağa dokunamıyorum"

Mesleği aşçılığı dahi yapamadığını söyleyen Karabulut, "Kınalı kuzum öldürüldüğünde ben Fener Rum Patrikhanesi'nin aşçısıydım. Daha sonra birkaç kez aşçılık yapmaya kalksam da yapamadım. Ben bıçağa dokunamıyorum. Kınalı kuzun aklıma geliyor. Onun cesedinin parçalanması aklıma geliyor. Emekliye ayrıldım artık. Eşim Nagehan MS hastası oldu. Kendini ibadete verdi. Rabbine sığındı. Oğlum Enver, Amerika'da makine mühendisliği eğitimi aldı. Şimdi Amerika'da çalışıyor. Cenabı Allah kimseye böyle bir acı vermesin. Kınalı kuzum gitti, olan ailemize oldu." dedi.

Editör: Haber Merkezi