Son yerel seçimlerde alınan mağlubiyet sonucunda BESA Merkez Meclis Kurulu tarafından istifası istenen BESA Hareketi Genel Başkanı Bilal Kasami, bu talebi reddederek farklı grupların boyunduruğu altına girdi.
Kasami, 6 Ocak tarihinde Üsküp’teki BESA Genel Merkez’inde düzenlenen Merkez Meclis toplantısında, parti tüzüğüne aykırı hareket etmesi ve yerel seçimlerle ilgili sorumluluk almamasından dolayı görevden alınmıştı.
BİNAYA ZORLA GİRDİ
Bu gelişmenin hemen ardından Kasami, kendisini destekleyen küçük bir grup (Kenan Mazlami’nin yeğeni Sedat Süleymani, Adnan Azizi ki bu şahıslar BESA Partisinin kurucu üyeleridir. Bunların yanı sıra vahabilerin lideri olarak bilinen Bekir Halimi’nin adamları Kastriot Recepi ve Sedat Ramadani gibi simalar da Kasami’nin yanında yer aldı) parti üyesi ile Kalkandelen’de paralel merkez meclis toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantıda Kasami, 107 delegeden 64’ünün, yani salt çoğunluğun aldığı kararı kabul etmediğini açıkladı. Buna ek olarak Kasami, kendisini destekleyen yukarıda adı geçen kişilerin yanı sıra maskeli ve silahlı bir Vehhabi grubuyla birlikte önceki gün (8 Ocak 2018) BESA Partisinin Üsküp’teki Genel Merkezi’ne zor kullanarak girdi.
Kasami ve küçük bir grup destekçisine karşı olarak, BESA Partisi’nin Kalkandelen de dahil olmak üzere tüm şubeleri kurulun almış olduğu kararı kabul ettiklerine dair basın açıklaması yaptı.
Yaşanan bu gelişmeler sonucunda, BESA Partisi’nin genel seçimlerde meclise gönderdiği beş milletvekilinden üçünün Üsküp Merkez Meclisi’nin almış olduğu kararı tanıdığı, iki milletvekilinin ise çekimser bir tutum sergilediği ortaya çıkmıştı.
PARTİNİN BÜYÜMESİNİ İSTEMİYORLAR
Olayların bu denli kontrolden çıkması, ilk başta da bahsedildiği gibi BESA Partisi’ne düzenlenen bir operasyonun sonucu oldu. Çünkü Balkanlar’da muhafazakâr ve İslami değerlere sahip çıkan bir partinin siyasi arenada etkin rol almasına izin verilmiyor.
Yapılan bazı analizlerde BESA Partisi’nin parçalanmasında iki kanalın etkili olduğu ifade ediliyor. Bunlardan biri, iktidardaki Arnavut partisi BDİ mensubu olan ve FETÖ ile yakın ilişkileri bulunan bazı belediye başkanları ile BESA Partisi’nin bazı mensupları arasındaki ilişki. Diğer kanal ise, hükümetteki Makedon partisi SDSM’ye mensup Soros-FETÖ işbirlikçilerini adeta kendi ilahları olarak gören Vehhabilerdir.
Makedonya’da geçen yıl göreve başlayan SDSM hükümetinin izlemekte olduğu “yurttaşlık” politikaları neticesinde Makedonya’daki etnik partilerin dağıtılması ve siyasi arenadan silinmesinin amaçlanıyor olması da, BESA üzerinde yürütülmekte olan operasyonun diğer bir kanıtı olarak gösteriliyor.
Daha vahim ve ilginç olan durum ise, SDSM ve ABD Üsküp büyükelçiliğinin uyguladığı “yurttaşlık konsepti”nin inşası içerikli alaycı planın zaman geçtikçe kademeli olarak etnik Arnavutlar, etnik Makedonlar ve Batı yanlısı eğilime karşı yürütülen bir Evanjelist – Vahabist hükümranlığına dönüşmesidir. Bu politika Arnavut siyasi kanadını parçalayarak SDSM’nin neo-şovenizm politikasını “yurttaş toplum” sıfatı altında pazarlamasını sağlıyor.
BESA Partisi’nin üzerinde dolaşan karabulutlar her ne kadar umutsuzluk yaratsa da, partide gerçekleşen temizlik orta ve uzun vadede BESA’nın daha sağlam bir parti olmasını sağlaması bekleniyor.