FBI, Rusya'nın ABD seçimleriyle ilgili dezenformasyon faaliyetleri düzenlediğini iddia etti FBI, Rusya'nın ABD seçimleriyle ilgili dezenformasyon faaliyetleri düzenlediğini iddia etti

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Elysee Sarayı'nda The Economist'e bir röportaj verdi. Macron, Avrupa elitlerinin durumunu tarihçi Marc Bloch'un 1940 yılında Fransa'nın Nazi saldırısı karşısında yenilgiye uğramasının ardından ülkesinin elitlerini II. Dünya Savaşı'na sürüklenen süreçte önlerindeki tehditle yüzleşmeyi başaramadıkları için kınamasına benzetti. Macron, Avrupa elitlerinin 'aynı ölümcül rehavete' kapıldığını öne sürdü.

Avrupa'nın yakın bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunan Macron, "Her şey çok hızlı bir şekilde dağılabilir" dedi. Ayrıca Avrupa'yı güvenli hale getirmek için yapılacak çok iş olduğundan bahsetti. Ancak Macron'un anketlerde ilk sırada yer almaması ve Almanya ile ilişkilerinin kötü olması uyarılarının geniş kesimler tarafından ele alınmasının önünü kapatıyor.


"RUSYA SINIR TANIMIYOR"
Macron'un uyarısının ardındaki itici güç Ukrayna'nın işgali. Savaşın Rusya'yı değiştirdiğini belirten Macron, Putin yönetiminin uluslararası hukuku hiçe saydığını, nükleer tehditler savurduğunu, silahlanmaya ve hibrit taktiklere büyük yatırımlar yaparak bilinen tüm çatışma alanlarında saldırganlığı benimsediğini ve artık sınır tanımadığını belirtti. Moldova, Litvanya, Polonya, Romanya ya da herhangi bir komşu ülkenin Rusya'nın hedefi olabileceğini söyleyen Macron, "Eğer Ukrayna'da kazanırlarsa, Avrupa'nın güvenliği yerle bir olacaktır" dedi.

Avrupa'ya "bu yeni tehlikeye karşı uyanma" çağrısı yapan Macron, şubat ayında Avrupa'nın Ukrayna'ya asker göndermeyi göz ardı etmemesi gerektiği yönündeki açıklamasından geri adım atmayı reddetti. Macron, çağrısına ihtiyatlı yaklaşan Batı ülkelerinin bu tutumunun Rusya'yı daha da cesaretlendireceğinde ısrar ediyor:

"Hiç şüphesiz, artık sınırları olmayan ve saldırgan olan birine karşı eylemimizin sınırlarını tanımlayarak çok tereddütlü davrandık."

"ABD'YE ASKERİ BAĞIMLILIKTAN KURTULMALIYIZ"
Macron, 2025 yılında Beyaz Saray'da kim olursa olsun, Avrupa'nın Amerika'ya on yıllardır süren askeri bağımlılığından ve bununla birlikte sert gücü ciddiye alma konusundaki isteksizliğinden kurtulması gerektiği konusunda kararlı. "Benim sorumluluğum ABD'yi Çin karşısında Avrupalılar ile kendi çıkarları arasında seçim yapmak anlamına gelecek stratejik bir ikileme asla sokmamaktır." diyen Macron, Birleşik Krallık ve Norveç gibi AB üyesi olmayan ülkelerin de katılımıyla Avrupa savunması için Amerika'ya daha az yük getirecek yeni bir çerçeve oluşturulabileceğini öne sürdü.

Macron'un ikinci endişesi ise Avrupa'nın Amerika ve Çin'in gerisinde kalmasıyla endişe verici bir endüstriyel uçurumun ortaya çıkması. Macron'a göre bu, enerji ve teknolojide, özellikle de yenilenebilir enerji ve yapay zeka alanlarında daha geniş bir bağımlılığın parçası. "Avrupa şimdi yanıt vermeli, yoksa asla yetişemeyebilir" diyen Macron, Amerikalıların Çinlileri uluslararası ticaret kurallarına uydurmaya çalışmaktan vazgeçtiklerini söylüyor. Enflasyonu Düşürme Yasası'nı "kavramsal bir devrim" olarak nitelendiren Macron, Amerika'yı kritik endüstrilerini sübvanse ederek Çin'e benzemekle suçluyor.

Fransa lideri çözüm olarak ise Avrupa'nın Amerikan ve Çin sübvansiyonlarına ve korumasına denk olmasını istemekten bir adım daha öteye giderek aynı zamanda Avrupa'nın çalışma biçiminde de köklü bir değişiklik gerektiğini bildirdi.

AR-GE harcamalarını iki katına çıkaracak, sanayiyi serbestleştirecek, sermaye piyasalarını serbest bırakacak ve Avrupalıların risk iştahını artıracak bir plan tasarlayan Macron, Avrupa'nın uzmanlaşmaya ihtiyacı olduğunu belirtti.

"MACRON'UN PLANLARI AVRUPA'YI SAVUNMASIZ BIRAKABİLİR"
Macron'un öne sürdüğü fikirler birçok kesim tarafından benimsenirken, bu fikirlerin Avrupa'ya zarar vereceğini düşünenler de var. Uzmanlara göre Macron'un planları Amerika'yı Avrupa'dan uzaklaştırabilir ama bu boşluğu güvenilir bir Avrupalı alternatifin doldurması çok zor. Bu da Avrupa'yı Rusya'nın saldırılarına karşı daha savunmasız bırakacaktır. Ayrıca uzun zamandır Avrupa ve Amerika ile bir ittifak olarak değil ayrı ayrı mücadele etmek isteyen Çin'in de işine gelir.

Uzmanlara göre Macron'un planları AB'nin hantal yapısına da kurban gidebilir. Bu planlar, güce aç 27 hükümetin vergilendirme ve dış politika üzerindeki egemenlik kontrolünden vazgeçmesini ve Avrupa Komisyonu'na daha fazla nüfuz vermesini gerektiriyor ki bu da pek mümkün görünmüyor. Eğer Macron'un sanayi politikası deregülasyon, liberalizasyon ve rekabet yerine daha fazla sübvansiyon ve koruma getirirse, bu durum Macron'un geliştirmeye çalıştığı dinamizmi olumsuz etkileyebilir.


 

Editör: Nusret Odabaş