Güzel Sanatlar Fakültesi öncülüğünde 2 yıllık çalışma sonucu Evliya Çelebi Yerleşkesi'nde Bedesten yanında açılan müzede, Erken Tunç Çağı ve Roma Dönemi'nden kalma eserler sergileniyor.
Müze, Kütahya merkeze bağlı Seyitömer beldesi yakınında çoğunlukla seramik üretimine ilişkin malzemelerin bulunduğu Seyitömer Höyüğü'nün 5 bin senelik geçmişini yansıtıyor.
DPÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Mercin, Kütahya'nın geçmişten bugüne binlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını, bundan dolayı arkeolojik zenginliğe sahip bir kent olduğunu söyledi.
Müzenin yaklaşık bir ay önce hizmet vermeye başladığını belirten Mercin, "Kütahya'nın farklı ilçelerinde, köylerinde arkeolojik olarak saklı kalan bu tarihi zenginlikleri göremeyen insanlar için ayağına getirmeye çalıştık. Bu müzeyi oluştururken temel hedefimiz Türkiye'nin zenginliklerini, özelde ise Kütahya'nın zenginliğini insanlarımıza fark ettirmek." dedi.
Mercin, 10 bini yabancı 40 bin öğrencinin öğrenim gördüğü yerleşkede kurulan müzenin, öğrenciler ve yakınlarından ilgi gördüğünü söyledi.
Müzenin öğrencilerin yoğun olarak kullandıkları bir alana kurulduğunu dile getiren Mercin, şöyle devam etti:
"Biz bu müzede Kütahya'nın adeta özetini sunuyoruz. Kütahya'nın geçmişinden en yakın tarihine kadar geçen süreçte neler ürettiğini hem arkeolojik olarak hem de etnografik olarak nasıl zengin bir şehir olduğunu bu müzede öğrencilerimize sunuyoruz. Burada Kütahya'nın tanıtımına katkı sağlamış olacağız. Türkiye'mizin tanıtımına katkı sağlamış olacağız. Öğrencilerimizin daha şimdiden burada fotoğraflar çektirdiklerini, sosyal medyada paylaştıklarını görebiliyoruz."
Bu mekanın en önemli özelliklerinden birinin, arkeopark alanının bulunması olduğunu vurgulayan Mercin, müzenin önündeki açık alanda binlerce yıllık taş ve mermer eserlerin sergilendiğini dile getirdi.
Seramik üretimine ilişkin eserler ağırlıkta
Müze Müdürü Dr. Fatma Çağım Özcan da bu eserlerin 5 bin yıllık tarihe ışık tuttuğunu anlattı.
Müzede, Erken Tunç Çağı ve Roma Dönemi'ne ait 300'e yakın eserin sergilendiğini bildiren Özcan, şöyle konuştu:
"Müzemizde Seyitömer Höyüğü kazılarında gün yüzüne çıkarılan pişmiş toprak eser koleksiyonu ve taş eser koleksiyonu ön plana çıkmakta. Pişmiş toprak eser koleksiyonumuzda tören kaplarından günlük kullanım kaplarına kadar yine içinde üç ayaklı çömlek, gaga ağızlı testi, çanak ve yine farklı formların yer aldığı dokumacılıkta kullanılan ağırşak ağırlık ve seramik üretiminde kullanılan fırça gibi eserlerin yer aldığı geniş bir yelpazeden oluşuyor. Taş eser koleksiyonumuzda ise Kütahya merkez, Altıntaş, Aslanapa ve Simav ilçelerinde ortaya çıkarılan farklı taş eserler yer almakta. Bu eserlerden de en çok göze çarpanlar mezar stelleri (mezar taşı), adak taşları ve özellikle Zeus, Kibele ve Hecate gibi tanrı ve tanrıçalar için adak taşları gibi dikkat çekici eserlerimiz bulunuyor."
Özcan, müzedeki bazı eserlerin Roma Dönemi'nin inanç sistemine de ışık tuttuğunu sözlerine ekledi.
Seyitömer Höyüğü
Geçmişi milattan önce 3000'li yıllara uzanan Seyitömer Höyüğü, il merkezine 26 kilometre uzaklıkta, Çelikler Seyitömer Elektrik Üretim AŞ çalışma alanında bulunuyor.
Orijinal yüksekliği 26 metre, eni 140 ve boyu 150 metre olan höyükteki kurtarma kazısına, altındaki linyitin ekonomiye kazandırılması amacıyla 1989'da Eskişehir Müze Müdürlüğünce başlandı. Höyük, 1990-1995 yıllarında Afyonkarahisar Müze Müdürlüğü tarafından kazıldı.
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Kütahya Dumlupınar Üniversitesi arasında imzalanan protokol doğrultusunda kazılar, 2006'dan itibaren DPÜ Arkeoloji Bölümünce devam ettirildi. Öğretim elemanları, öğrenciler ve işçilerden oluşan ekip, kazıyı 2014'e kadar sürdürdü.
Kurtarma kazısı, 2019'dan itibaren Kütahya Müze Müdürlüğünce yürütülüyor.