Ekranların reyting rekortmeni dizisi Kuruluş Osman dizisi 8. bölümüyle izleyicinin karşısına çıktı. Kuruluş Osman’da anlatılan hikayeler ve olaylar diziyi yakından takip edenler tarafından merak ediliyor. Kuruluş Osman’ın 8. yeni bölümünde geçen Behlül Dânâ’nin hikayesi de yoğun olarak araştırıyor. Peki, Kuruluş Osman’da Şeyh Edebalı’nın anlattığı Behlül Dânâ’nin hikayesi nasıl? İşte, herkesin merak ettiği Behlül Dâna ile Harun Reşid’in hikayesi hakkındaki ayrıntılar…
Kuruluş Osman’da Prenses Sofya’nın galeyanınan gelen Alişar Bey yeni pazara yerleşmek isteyen Şeyh Edebali’nin çömlek yaptığı destursuz girerek ondan ondan hesap sormak istedi. Edebalı ise Alişar Bey’i önemsemeyince Alişar Bey makamını hatırlatıp kendisine saygı gösterilmesini istedi. Bunun üzerine Şeyh Edebalı, Behlül Dâna ile Harun Reşid’in hikayesini anlattı.
Behlül Dâna’nın hikayesini dinleyen Alişar Bey, Şeyh Edebalı’ya saygı gösterip elini öpmek istedi.
Peki Kuruluş Osman’da Şeyh Edebalı’nın anlattığı Behlül Dânâ’nin hikayesi nasıl?
Behlül Dâna ile Harun Reşid’in hikayesi!
Bilindiği gibi, geçmiş büyükler yanlarında hep bir nasihatçi taşır, onun ikaz ve irşadından hep istifade etmeyi düşünürlerdi. Başkalarının söyleyemediklerini rahatça söyleyebilen bu meczub rolündeki ikazcılar, bilhassa sultanları, makam ve mevki sahiplerini yanlışlarından dolayı tenkid eder, irşadda bulunurlardı.
Bahsinde bulunan Behlül Dana bunlardan belki de en birincisiydi. Bir rivayete göre Harun Reşid‘in akrabası, bir başka rivayete göre ise, Kûfeli olup, Bağdat’a bir vesileyle gelen, sonra da Halife’nin gösterdiği yakınlık üzerine ayrılamayarak (H.190)’da Bağdat’da vefat edinceye kadar kalıp, Dicle kenarındaki (Şunuziyye) kabristanına defnedilen bu deli görünüşlü akıllı zat, insanları güldürerek yola getirmeyi denemiş, tebessüm ettirirken de düşündürmeyi tercih etmiştir.
Nitekim bir gün evine giren hırsızlar nesi var, nesi yok alıp gitmişler. Herkes hırsız ararken Behlül doğruca kabristana gidip oturarak beklemeye başlamış. Görenler şaşkınlık içinde sormuşlar: -“Evini soydular, sen burada bekliyorsun!” O gayet emin şekilde cevap vermiş: -“Nasıl olsa buraya gelecekler, hiç merak etmeyin.” Böylece hırsızları da, onlara kızanları da düşündürmek istemiş Behlül Dana.
Demişler ki: -“Buraya gelen hırsız ölü olarak gelir. Ölünün nesine bakacaksın?
” Şöyle cevap vermiş: -“Ben onların çaldıklarının hesabını nasıl vereceklerini seyredeceğîm. Bu öyle meraklı bir şey ki, kim bunu görmek istemez.” Harun Reşid bir ara Behlül’ü aramış, mezarlıkta uyurken kaldırıp huzuruna getirtmiş. Behlül Dana Halifeye sitem etmiş: -“Neden beni uyandırıp da getirdiniz? Ne güzeldi halim. Rüyamda padişah olmuştum Tahtımda azametle oturuyordum.”
Harun Reşid gülmüş: -“Ey Behlül, uykudaki padişahlıktan ne olacak, o da bir şey mi sanki? ” Behlül Dana hemen cevap vermiş: -“Ne farkeder ey Harun! Ben gözlerimi açınca padişahlıktan düştüm, sen ise kapayınca düşeceksin, fark yok ki.”