Özel Haber

Antik Mısır'da yaşamış ve güzelliği ve entrikalarıyla tanınan Kraliçe Kleopatra, dünyanın en tanınmış kadınlarından biri olarak tarihe geçmiş durumda. VII. Kleopatra Filopator; hayatı ve kararları ile Antik Mısır’a damga vurmuştu.

Bu bölümde sizler için tarihe mal olmuş isimlerden olan Kleopatra için ilginç bilgileri değerlendirdik. 

1. Kleopatra Mısırlı değil, Makedonyalıydı 

Kleopatra Mısır’da doğmuş olsa da kökenleri Antik Makedonya’ya ve Büyük İskender’in generallerinden biri olan I. Ptolemaios’a dayanıyor. Ptolemaios, M.Ö. 323 yılında İskender’in ölümünden sonra Mısır’da tahta çıktı ve Yunanca konuşan hükümdarlardan oluşan yaklaşık 300 yıl sürecek bir hanedanlığının kurucusu oldu. Kleopatra etnik köken olarak Mısırlı olmasa da ülkesinin geleneklerini benimsedi ve Ptolemaios Hanedanı’nın Mısır dilini öğrenen ilk hükümdarı oldu.

2. Kleopatra aile içi evlilikten oldu

Diğer pek çok hanedanlık gibi Ptolemaios Hanedanlığı da soylarının saflığını korumak için aile içi evlilikler yapıyordu. Kleopatra’nın atalarının çoğu kuzeniyle veya kardeşiyle evlenmişti. Bu yüzden kendi anne ve babası da kardeşti. Bu geleneği sürdüren Kleopatra da iki küçük erkek kardeşiyle de evlendi.

3. En güçlü özelliği güzelliği değil, politik gücüydü 

Roma propagandası Kleopatra’yı “çekiciliğini politik bir silah olarak kullanan bir kadın” olarak resmetti. Fakat Mısır Kraliçesi görünüşünden çok zekâsıyla tanınmış biriydi. Bir düzine dil konuşabiliyordu ve matematik, filozofi, astronomi, hitabet eğitimleri almıştı. Mısır kaynakları onu bilginlerin rütbelerini yükselten ve onların arkadaşlığından keyif alan bir lider olarak tanımlıyordu.

Öte yandan Kleopatra’nın söylendiği kadar çekici olmadığına dair bazı iddialar da mevcut. Kraliçenin madeni paraların üstünde yer alan portrelerinde erkeksi yüz hatları ön plana çıkıyor. Fakat bazı uzmanlar bu portrelerin güç göstergesi amaçlı kasıtlı olarak daha erkeksi tasvir edildiğini de iddia ediyor. Antik çağlarda yaşamış bir biyografi yazarı olan Plutarch ise Kleopatra’nın güzelliğinin benzersiz olmadığını; onun bu kadar arzu edilen biri hâline gelmesinin asıl nedeninin yumuşak ses tonu ve karşı konulmaz çekiciliği olduğunu iddia etmişti.

4. Taht için Jül Sezar ile iş birliği yaptı 

İktidar mücadelesi ve cinayet planları, Ptolemaios Hanedanlığı’nda aile içi evlilik kadar yaygındı. Kleopatra ve kardeşleri de bu aile geleneğine sadık kalmışlardı. İlk evlilik yaptığı kardeşi III. Ptolemaios, Kleopatra tahtın tek sahibi olmaya çalıştığı için Mısır’dan sürgün etmişti. İkili daha sonra bir iç savaşa sebep olmuştu. Kleopatra, Jül Sezar ile iş birliği yaparak üstünlüğü elde etti. Ptolemy ise savaşta yenik düştükten sonra Nil Nehri’nde boğuldu.

Savaşın ardından Kleopatra, bu sefer de küçük erkek kardeşi olan XIV. Ptolemaios ile evlendi. Genel kanıya göre Mısır Kraliçesi onu da kendi oğlunu eş yönetici yapabilmek için öldürmüştü. Ayrıca M.Ö. 41 yılında tahtın rakibi olarak gördüğü kız kardeşi Arsinoe’nin de idamını kendi planlamıştı.

5. Kleopatra, akıl almaz entrikalar içinde oldu 

Kleopatra yaşayan bir tanrıça olduğuna inanıyordu. Bu yüzden de potansiyel müttefikleri etkisi altına almak ve ilahi statüsünü güçlendirmek için pek çok numarası vardı. Bu dramatik yeteneklerinin ünlü bir örneğini M.Ö. 48 yılında kardeşi XIII. Ptolemy ile olan kavgasından dolayı İskenderiye’ye gelen Sezar’a kullanmıştı. Ptolemaios’un adamlarının Romalı generalle görüşme girişimlerini engelleyeceğini bilen Kleopatra, kendisini bir halıya -bazı kaynaklara göre keten bir çuvala- sararak Sezar’ın özel kamarasına gizlice soktu. Kraliçeyi kraliyet kıyafetleri içinde gören Sezar’ın gözleri kamaştı ve ikili kısa süre içinde müttefik ve sevgili oldu.

Kleopatra benzer bir taktiği M.Ö. 41 yılında Mark Antony ile karşılaştığında da uygulamıştı. Tarsus’ta Romalı Triumvir ile buluşmasına ise mor yelkenlerle süslenmiş ve gümüşten yapılmış küreklerle dolu altın bir saltanat kayığıyla gelmişti. Tanrıça Afrodit’e benzeyecek şekilde hazırlanmıştı ve yaldızlı bir tente altına oturmuştu. Eros gibi giyinmiş görevlileri ise bir yandan onu yelpazeliyor, bir yandan da hoş kokulu tütsüler yakıyordu. Kendini Yunan tanrısı Dionysus’un vücut bulmuş hali olarak gören Mark Antony ise bu görüntü karşısında oldukça etkilenmişti.

6. Genetrix tapınağına heykeli dikildi

Kapadokya'daki yer altı şehirleri turistlerin ilgi odağı oldu Kapadokya'daki yer altı şehirleri turistlerin ilgi odağı oldu

Kleopatra, M.Ö. 46 yılında Sezar’ın yanında yaşamak için Roma’ya taşınmıştı. Bu durum da şehri biraz karıştırmıştı. Sezar, Kleo’nun bir metres olduğunu saklamamıştı hatta Kleo şehre Sezar’dan olan çocuğu Kaisarion ile beraber gelmişti. Sezar’ın Venus Genetrix tapınağına Kleopatra’nın yaldızlı bir heykelini dikmesi pek çok Romalı tarafından büyük bir skandal olarak görülmüştü.

M.Ö. 44 yılında Sezar’ın bir suikast sonucunda ölmesinin ardından Kleopatra Roma’dan kaçmak zorunda kalmıştı. Şehirde kaldığı süre boyunca şehirde büyük bir iz bırakmış, egzotik saç stilleri ve inci takıları bir moda akımı hâline gelmişti. Tarihçi Joan Fletcher’a göre pek çok Romalı kadın Kleopatra’nın tarzını benimsediği için bu kişilerin heykelleri sıklıkla Kleopatra ile karıştırılmaya devam ediyor.

7. Mark Antony ile beraber bir içki kulübü kurmuştu

Kleopatra ve Romalı general Mark Antony arasındaki dillere destan aşk M.Ö. 41 yılında başlamıştı. İlişkilerinin politik bir yanı da vardı. Çünkü Kleopatra tahtını korumak ve Mısır’ın bağımsızlığını sürdürebilmek için Antony’ye ihtiyacı vardı. Antony’nin de Mısır’ın zenginliklerine ve kaynaklarına olan ihtiyacı bir sır değildi. Bununla birlikte ikili birbirlerine karşı yoğun duygular da besliyorlardı.

Eski kaynaklara göre ikili M.Ö. 41-40 yıllarının kışını Mısır’da boş zaman ve aşırılık içinde geçirmişler, hatta Inimitable Livers (Eşsiz Ciğerler) olarak bilinen kendi içki topluluklarını kurmuşlardı. Grup gece ziyafetleri ve şarap alemleri düzenliyor, üyeler için zaman zaman oyunlara ve yarışmalar gerçekleştiriyordu. Antony ve Kleopatra’nın en sevdiği aktivitelerden birinin İskenderiye sokaklarında kılık değiştirerek dolaşmak ve halka şakalar yapmak olduğu söyleniyordu.

8. Roma Senatosu Kleopatra’ya savaş ilan etti

Kleopatra, Mark Antony ile evlenmişti ve ondan üç çocuğu olmuştu. Ancak ilişkileri Roma’da büyük bir skandala da yol açmıştı. Antony’nin rakibi Augustus, onu entrikacı birinin etkisi altında bir hain olarak göstermek için propaganda düzenlemiş ve M.Ö. 32’de Roma Senatosu Kleopatra’ya savaş ilan etmişti.

Harp ertesi yıl Actium’daki ünlü deniz savaşında doruk noktasına ulaşmıştı. Kleopatra bizzat birkaç düzine Mısır savaş gemisini Antony’nin filosunun yanında savaşa sokmuştu. Ancak Augustus’un donanmasıyla boy ölçüşememişlerdi. Savaş kısa sürede bir bozguna dönüşmüştü ve Kleopatra ile Antony Roma hattını aşıp Mısır’a kaçmak zorunda kalmışlardı.

9. Kleopatra bir yılan ısırığından öldüğü iddiası gerçeği yansıtmıyor olabilir

M.Ö. 30 yılında Kleopatra ve Antony, Augustus’un ordusunun onları İskenderiye’ye kadar takip etmesinin ardından kendi canlarına kıymışlardı. Antony’nin kendi karnını bıçaklayarak öldüğü biliniyor. Fakat Kleopatra’nın ölüm nedeni Antony’ninki kadar kesin değil.

Efsanelere göre Kleopatra bir engerek veya Mısır kobrasına kolunu ısırtarak kendini zehirlemişti. Fakat tarihçi ve yazar Plutarch’a göre gerçekte ne olduğunu kimse bilmiyor. Söylenenlere göre Mısır kraliçesinin saç taraklarından birine ölümcül bir zehir sürmüş olabileceğine de inanılıyor. Tarihçi Starbo ise Kleopatra’nın zehirli bir merhem sürdüğünü iddia ediyor. Günümüzde ise pek çok bilim insanı, tarihin en güçlü kadınının kendisine zehirli bir iğne batırarak öldürdüğünden şüpheleniyor.

10. 1963 yapımı “Cleopatra” filmi tüm zamanların en yüksek bütçeli filmlerinden biri

Nil Kraliçesi beyaz perdede Claudette Colbert ve Sophia Loren gibi isimler tarafından canlandırıldı. Ancak en ünlü yapım 1963 yapımı kılıç ve sandalet filmi Cleopatra’da Elizabeth Taylor tarafından canlandırıldı. Prodüksiyon ve senaryo sorunlarıyla boğuşan yapımın bütçesi 2 milyon dolardan 44 milyon dolara kadar yükselmişti. Bunun 200.000 doları yalnızca Elizabeth Taylor’ın kostümüne harcanmıştı. O zamanlarda çekilen en yüksek bütçeli film oldu ve gişede bir servet elde etmesine rağmen stüdyosu batma tehlikesiyle karşılaştı. 1963’ten günümüze gelişen enflasyon oranları da göz önüne alınırsa Cleopatra hâlâ çekilmiş en yüksek bütçeli filmlerden biri.

Bu içerikte, “Kleopatra kimdir?” sorusuna sıra dışı yanıtlar aradık. Siz de Antik Mısır’ın unutulmaz kraliçesi hakkında paylaşmak istediğiniz ilginç bilgileri Kayıp Rıhtım Forum’da bizlere iletebilir, daha fazlası için Kayıp Rıhtım’ı Google News’ten takip edebilirsiniz.
 

Editör: Tuğçe Huy