Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 2010’daki KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturma kapsamında, soruları ele geçirmekle suçlanan ÖSYM’nin Soru Hazırlama Biriminde görev yapan 3 kişi hakkında hazırladığı iddianame mahkemece kabul edildi.
İddianamede, “Bu iddianame ile kamu davası açılan şüphelilerin Gülen cemaati bağlantıları ve ÖSYM’deki görevleri dikkate alındığında, haklarında diğer sınav sorularını Gülen cemaati mensuplarına sızdırdıklarıyla ilgili ciddi suç şüphesi bulunmakta olup, bu hususla ilgili soruşturmalar devam etmektedir” denildi.
Duruşma 4 Ağustos’ta
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma gününü 4 Ağustos olarak belirledi. İddianamede halen tutuklu olan sanıklar İbrahim Kan, Şule Ülker ile İbrahim Usta’nın “Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak”, “resmi belgede zincirleme sahtecilik”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık” suçlarından cezalandırılması talep edildi.
İddianamede, 2010 KPSS eğitim bilimleri, genel kültür ve genel yetenek alanlarındaki soruların sınavdan önce elde edilerek dağıtıldığının, jandarma kriminal, Emniyet Bilişim Uzmanlığı, TÜBİTAK raporları, şüpheli, şikayetçi ve tanık beyanlarına göre “kesin ve net” olduğu belirtildi.
İddianamede, KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturma aşamasında, ÖSYM’den “kurumda çalışan personel ile yakınlarının girdiği ÖSYM sınavlarının detaylı araştırılmasının” talep edildiği aktarıldı. Bunun üzerine, tüm personele ilişkin sınav verilerinin kurumca incelendiği ifade edilen iddianamede, “olağan dışı bulgu olarak nitelendirilen verilere sahip kişilerin bilgilerinin irdelenmesiyle” halen ÖSYM’de çalışan 3 ve personel yakını olduğu tespit edilen 6 kişi hakkında detaylı inceleme gereği doğduğu anlatıldı.
Sanıklardan Kan’ın, ÖSYM Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığında uzman olarak çalışırken, 2010 KPSS soruşturması kapsamında 6 Kasım 2015’te tutuklandığı belirtilen iddianamede, Kan’ın, 1994 ve 2009 arasında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinin Yönetim ve Organizasyon, Halkla İlişkiler ve İlahiyat bölümlerine yerleştiği bildirildi.
Kan’ın, sözel ağırlıklı öğrenimine rağmen 2010 KPSS genel yetenek testinde 54 doğru bir yanlış, genel kültür testinden 39 doğru 3 yanlış yaptığına işaret edilen iddianamede, bunun, “kendisinden beklenen başarının üstünde” değerlendirildiği, bu sınavdaki öğretmenlik alan bilgisi testinde 120 sorunun 115’ini doğru yanıtlarken, tekrarlanan sınavda sadece 37 doğru cevap verebilmesinin çok kuşkulu bulunduğu vurgulandı.
Sanık Kan’ın 2006, 2010, 2011 ve 2012 ALES sonuçlarının çok düşük olmasının da kuşkuları tümüyle desteklediği kaydedilen iddianamede, 2010 sınavı sonucuyla ÖSYM’de göreve başlayan Kan’ın, 2010 KPSS’deki başarısının normal olmadığının değerlendirildiği ifade edildi.
İddianamede eşi de KPSS soruşturmasında şüpheli olan Kan’ın 25 Mayıs 2011’de göreve başladığı ÖSYM Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığında, şekilli soruların çizimlerini, sınav kitapçık kapak tasarımlarını, şifresi unutulan veya kilitlenen kullanıcı akıllı kartlarının şifresinin ilgili kullanıcı tarafından yeniden belirlenmesini ve daire başkanlığına alınacak CD içeriklerini sisteme kopyalayıp, “hash kodu” tutanaklarının tutulmasıyla görevli olduğu anlatıldı.
İddianamede Kan’ın, herhangi bir sınavın hazırlık aşamasında görev almadığı, sadece, alan uzmanının talebi üzerine şekilli soruların çizimini yaptığı belirtildi.
“4 doğrudan 50 doğruya”
Sanık Ülker’in de aynı daire başkanlığında çalışırken, 6 Kasım 2015’te tutuklandığı kaydedilen iddianamede, Ülker’in, Kocatepe Üniversitesi Uşak Fen Edebiyat Fakültesi Matematik bölümü mezunu olduğu, 2008 ve 2009 KPSS genel kültür testlerinde 6 ve 4 doğru cevapları bulunurken, soruşturulan 2010 KPSS’deki aynı testte 50 doğruya ulaşmasının kuşkulu bulunduğu aktarıldı.
Ülker’in, aynı sınavın genel yetenek testinde de 60 sorunun tamamını doğru yanıtladığına dikkati çekilen iddianamede, “Ayrıca bu KPSS’de iptal edilen öğretmenlik alan bilgisi sınavında da 120 soruda 112 doğru cevaba ulaşması da o tarihe kadar girdiği 2008’de 33 ve 2009’da 37 doğru cevabı olması karşısında normal kabul edilmemiştir. Kaldı ki iptal edildikten sonra tekrarlanan öğretmenlik alan bilgisi sınavında 120 soruda 69 doğru cevapta kalması, 2010 sonuçlarını çok daha kuşkulu hale getirdiğinden, kişinin 2010 KPSS testlerindeki başarısının normal sonuçlar olmadığı değerlendirilmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
İddianamede, 2010 sınav sonucuna göre ÖSYM’de göreve başlayan ve yengesi de KPSS soruşturması şüphelisi olan Ülker’in, 4 Temmuz 2011’de çalışmaya başladığı ÖSYM’de, “kendisinin ve yakınının girdikleri hariç”, sınavlardaki matematik sorularının hazırlık aşamasında görev aldığına yer verildi.
Telefon görüşmeleri ev “himmet”
Sanık Usta’nın ise 16 Nisan 2012’den itibaren çalışmaya başladığı ÖSYM Başkanlığı Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığında, “kendisinin ve yakının girdiği sınavlar dışındaki” sınavların sadece fizikle ilgili sorularının hazırlık aşamasında görev yaptığı bildirilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının tutuklama talebinde Şule Ülker hakkında, mezkur sınavda 100 ve üzeri net yapan 6 şüpheli sınav adayıyla telefon görüşme kayıtlarının tespit edildiği, bu 6 şüphelinin de diğer 24 şüpheli ile telefon görüşmelerinin bulunduğu, irtibatlı olduğu kişilerin örgütün üst düzey isimleri ile irtibatlı olduğu, kendisi ve irtibatlı olduğu kişilerden banka para transferlerinin açıklama kısımlarında ‘himmet’ ifadelerine yer verildiği tespiti de yapılmıştır.
İbrahim Kan hakkında, mezkur sınavda 100 ve üzeri net yapan 2 adayla irtibatlı olduğu ve 2 kişinin de diğer 11 adayla, bunların da üst düzey örgüt üyeleriyle telefon irtibatlı olduğu, kendisinin ve irtibatlı olduğu kişilerin de kendi aralarında çok sayıda banka para transferlerinin bulunduğu tespiti yapılmıştır.
İncelemeye konu olmayan ama kurum personeli olan İbrahim Usta hakkında ise mezkur sınavda 100 ve üzeri net yapan 9 şüpheli sınav adayıyla telefon görüşme kayıtlarının tespit edildiği, bu 9 şüphelinin de diğer 73 şüpheli ile telefon görüşmelerinin bulunduğu, kendisinin ve irtibatlı olduğu kişilerin de kendi aralarında çok sayıda banka para transferlerinin bulunduğu tespiti yapılmış, ayrıca dosya kapsamındaki şüphelilerin düzenli ve sürekli olarak himmet adı altında aidat şeklinde Gülen cemaati şirketlerine milyonlarca liralık para transferlerine rastlandığı ve himmet verenlerin de terör örgütü üyesi kapsamında görüldüğü ifade edilmiştir.”