DEMET İLCE / MUHABİR

Nottingham Trent Üniversitesi'nden (NTU) bilim insanları, vücutta üretilebilen ve ette de bulunan karnosinin kanser önleyici özelliklerini araştırdı.

Araştırmacılar, molekülü hem birincil hem de metastatik prostat kanseri hücrelerine (kanserin başladığı ve vücudun başka bir bölümüne yayıldığı yer) karşı test ederken, hücrelerin çoğalmasını durdurduğunu buldular.

Laboratuvar deneyleri, daha yüksek dozlarda hem birincil hem de metastatik kanser hücrelerindeki kanseri öldürdüğünü, sağlıklı hücreler için güvenli kaldığını buldu.

Karnosin bazlı stratejilerin tek başına veya cerrahi veya diğer geleneksel tedavilere ek tedavi olarak kullanılabilmesi mümkündür.

Araştırmacılar, karnosinin vücuttaki enzimler tarafından hızla parçalanmasına rağmen, sabit bir yavaş salınım mekanizması kullanılırsa prostat kanseri için bir başlangıç ​​tedavisi olabileceğini söyledi.

Bu, molekülün tümörün içine enjekte edilmesini, bozulmaya ve etkisini kaybetmeye başlamadan önce yeterli miktarda serbest bırakılmasını içerebilir.

Gaziantep'teki obezite merkezine çoğunlukla kadınlar başvuruyor Gaziantep'teki obezite merkezine çoğunlukla kadınlar başvuruyor

Başka bir yaklaşım, enzimler tarafından parçalanmaya dirençli karnosin benzeri moleküllerin kullanılması olabilir.

Bilim insanları, tümör büyümesinin kandaki prostat spesifik antijen (PSA) düzeyine göre izlenmesinin umut edildiğini ve eğer büyümeye devam ederse hastanın ameliyat seçeneğine sahip olacağını söylüyor.

NTU'nun John van Geest Kanser Araştırma Merkezi'nden bir bilim insanı olan baş araştırmacı Dr. Stephanie McArdle şunları söyledi:

"Sonuçlarımız, karnosinin insan prostat kanseri hücre dizilerinin çoğalması üzerinde in vitro önemli bir önleyici etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Karnozinin daha önce anti-tümör etkisi olduğu gösterilmiş olsa da, prostat kanseri hücrelerindeki potansiyel rolü bilinmiyordu."

Dr. McArdle, sonuçların cesaret verici olduğunu ve daha fazla insanda deney yapılması ihtiyacını desteklediğini söyledi.

"Karnosin bazlı stratejilerin tek başına, cerrahi veya diğer geleneksel tedavilere ek tedavi olarak kullanılması mümkündür" diye ekledi.

Cerrahi işlem, dokuların birbirine kaynaşması nedeniyle yara izine yol açabilir ve potansiyel olarak daha sonraki operasyonları karmaşık hale getirebilir.

Mevcut tedaviler arasında radyasyon, kemoterapi, hormon yoksunluğu tedavisi veya prostatektomi (prostatın ameliyatla kısmen veya tamamen çıkarılması) yer alır ve yan etkiler arasında idrar kaçırma ve erektil disfonksiyon sayılabilir.

Muhabir: Demet İlce