Kifoz (hörgüç ve kamburluk) engellenebilir mi? İşte bilmeniz gerekenler Kifoz (hörgüç ve kamburluk) engellenebilir mi? İşte bilmeniz gerekenler

Kullandığımız ürünlerden, soluduğumuz havaya kadar her şeyde inorganik pek çok madde bulunduğundan hem yeni hastalıklara karşı bağışıklık kazanırız hem de tabiatla aramızdaki mesafenin açılmasından kaynaklanan çeşitli olumsuz durumlarla karşılaşırız. 

Kalıcı kimyasallar ise bunların en tehlikelileri olarak bilinirler ve genellikle çevreye verdiği zararın yanı sıra insan sağlığı için de endişe yaratırlar. Bunlar genellikle doğada yıllarca hatta yüzlerce yıl boyunca kırılmadan, parçalanmadan kalabilirler. Haydi gelin sizlerle bu kalıcı kimyasallara daha yakından bakalım:

Kalıcı Kimyasallar Kanser mi Yapıyor?

1. Poliklorlu bifeniller (PCB'ler): Elektrik yalıtımında ve endüstriyel yağlarda kullanılan PCB adındaki maddeler, çevreye yayıldıklarında ve biyolojik olarak parçalanamadıklarında ciddi çevresel etkilere neden olurlar.

PCB’lerin, hayvanlarda kansere ve kanser dışı ciddi sağlık sorunlarına neden olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu maddeler kanserojen ve kanserojen olmayan etkilere sahiptir. 

2. Dibenzo-p-dioxinler (dioxinler): Sanayi süreçleri ve yanma işlemleri ile ortaya çıkan dioxinler, oldukça toksik ve kalıcı olabilirler. Biyolojik olarak parçalanmaları çok uzun zaman aldığından etkileri çok uzun süre devam edebilir.

Uzmanlar, kısa süreli dahi olsa insanların, yüksek seviyelerde dioksinlere maruz kalması, klorakne ve cildin düzensiz kararması gibi deride gözlemlenen olumsuz durumlara ve karaciğerde fonksiyon değişikliklerine neden olabileceğini söylemektedir.

Uzun süreli maruz kalma, bağışıklık sistemi, gelişen sinir sistemi, endokrin sistemi ve üreme fonksiyonlarının bozulmasına neden olmaktadır. Dioksine maruz kalınması durumunda kanser ve Wasting sendromu başta olmak üzere pek çok sağlık sorunuyla karşılaşılabilir.

Paketli Gıdalara Dikkat!

3. Perfloroktanoik asit (PFOA) ve perflorooktan sülfonatlar (PFOS): Bu kimyasallar genellikle su geçirmez özellikleri için kullanılmaktadır ve çevrede çok uzun süre kalabilirler. İnsan sağlığı için potansiyel riskler taşıyabilirler.

Konuya ilişkin yapılan araştırmalara göre bir insanın her gün ortalama 70 ppt kadar PFOA/PFAS alması sağlık sorunu için tehlike arz etmiyor olsa da sonsuza kadar parçalanamayan bu bileşenlerin vücuttaki enzimlerle ve çevresel faktörlerle girdiği etkileşimin ne tür sonuçlar doğuracağı kestirilemiyor.

En çok içme suyunda ve paketli gıdalarda karşılaşılan bu maddenin içme sularında çok ciddi oranlarda olmasa bile insan sağlığını tehdit ettiği düşünülüyor.

4. Bifeniller (PBDE'ler): Yangına dayanıklılık sağlamak amacıyla kullanılan bu kimyasallar, çevreye ve insan sağlığına zarar verebilen persistent organic pollutants (POPs) kategorisindedir.

PBDE’lere maruz kalınması durumunda, özellikle çocuklarda ve bebeklerde nörolojik gelişim açısından olumsuz gelişmeler kaydedilmiştir. Ayrıca bu kimyasalların tiroid ve karaciğer üzerinde olumsuz etkileri olduğu görülmüştür.

5. Ağır metaller: Bazı ağır metaller, özellikle cıva, kurşun ve kadmiyum gibi, doğada uzun süre boyunca kalabilir ve biyolojik birikim gerçekleşebilir. Bu da ekosistemlerde ve insan sağlığında ciddi sorunlara yol açması demektir.

Ağır metallere fazlasıyla maruz kalmak alerji, kronik yorgunluk, depresyon, eklem ağrısı, baş ağrısı ve kronik hastalıklara neden olabilir. Ağır metaller genellikle özel bir destek olmaksızın vücuttan atılamadığından. Ağır metal zehirlenmeleri arasında en sık rastlanan civa zehirlenmesi olarak bilinir.

Kaynak: Haber Merkezi