DEMET İLCE / ÖZEL HABER

Türkiye’de birçok vatandaşın severek tükettiği Beypazarı maden suyunun İsviçre’de “12 Aralık 2023 üretim, 14 Şubat 2025 son kullanma tarihli 0940.4 parti numaralı ürün” için yasaklandığı belirtildi. Bu yasak ile ilgili yorumlarda bulunan uzmanlar, yeraltı kaynak sularının yağışlardan etkilenerek değerlerinin dönemsel olarak değişebileceğini ve içeriğindeki mineral değerlerinin artışlar ve azalmalar gözlemlenebileceğini söylüyor. Bu ihtimale katılan Gıda Mühendisi Süleyman Uzun, söz konusu bakanlığın konuyla ilgili savunucu açıklama yapması gerektiğine değindi.

“TARIM BAKANLIĞI HALA SUSKUN”

Doğal mineralde sular hakkında yönetmelik gereği limitimiz, 30 mg/litre. İsviçre ise ‘limitimiz 10-20 arasıdır’ diyor. Doğanın bize verdiği suyun bir sisteme alınması, belirli gıda güvenliği yönetim sistemlerinden geçirilip piyasaya sunulması durumu var. Burada bahsi geçen firma, gıda güvenliği yönetim sisteminde hem ulusal hem de uluslararası geçerli olan birçok belgelendirmeye sahip. Bakanlığımızdan herhangi bir bilgi edinemedik. Hala Tarım Bakanlığı suskun. Firma da bunun normal bir şey olduğunu, risk olduğunu ama bu riskin elimine edilebilir düzeyde olduğunu söylüyor. Bahsedilen doğurganlık riskini elde etmek istemiyorsanız, gıda takviyesi bile tüketmemeniz lazım. Çünkü doğal olmayan her gıda takviyesi boralt formatıyla katkı maddesi olarak gıda takviyelerinde yer alan bir miktar.

Bilimsel karşılığı da henüz netleşmemiş bir durum. ‘Doğurganlığı azaltır’ seviyede deniliyor. Doğurganlık riski özellikle ergenlik dönemi öncesi bireylerde önemli. Biz zaten çocuklara asidik içeriği yüksek gıdalar önermiyoruz.

“MARKA KARALAMAYA YÖNELİK BİR HAREKET”

Söz konusu yasak, marka karalamaya yönelik bir hareket gibi geliyor. Doğal kaynak maden suyu, çeşitli zararları olabilecek farklı yan ürünler içerebilir. Bu süreç çeşitli filtrasyonlarla elimine edilebilir. Fakat faydasını görüp de azıcık bir zararını büyütmenin de manası olmadığını düşünüyorum. Bunun da en güzel cevabını doğal mineralli sular hakkında yönetmeliği yayınlayan Tarım ve Orman Bakanlığı verebilir. Süreçte bir denetim eksikliği var. Sosyal medyada dönen soruların hiçbirini cevaplamıyor. Bir bilgi kirliliği var.

Türkiye, "Bilgisayarlı Transit Sistemi"nin yeni fazına geçti Türkiye, "Bilgisayarlı Transit Sistemi"nin yeni fazına geçti

İsviçre’yle beraber Kodeks Alimentarius’u kabul ettik, Dünya Sağlık Örgütü’nün üyesiyiz. Söz konusu firmanın, işini en iyi yapanlar arasında olduğunu ve uluslararası düzeyde denetlendiğine dair de belgeleri var.

Gıda mühendisi ve tüketici olarak beklentimiz Tarım Bakanlığı’nın açıklama yapması.

“KÖK NEDEN ÇALIŞMASI YAPILMASI LAZIM”

Burada bir kök neden çalışması yapılması lazım. Benim aklıma ilk şu geldi:

Ülkemiz bu sene beklenen yağışı alamadı. Doğal kaynak sularının da bazı rezervin eksilmiş olabilir. Rezerv eksildikçe aldığımız su kaynağında da buna benzer bulaşlar olabilir. Yurt dışından ihraç edilen her ürün öncelikle hemen her gün, daha sonra haftalık ve aylık olarak, ürünün risk boyutuna göre belirli periyotlarda analize tabi tutulur. Temiz çıktığında daha sonra her 6 ayda bir analiz yapılır. İlerleyen zamanlarda mevsim geçişleriyle üründe bir problem olabilir düşüncesiyle 6 aylık bir periyoda çıkarılabilir.

“BAĞIMSIZ GÖZLER DEVREDE OLMALI”

Tek bir partide sıkıntılı olduğunu görüyoruz, diğer partilerde problem yok. Burada da kök neden analizinin, her aşamasının tek tek irdelenerek yapılması gerekiyor. Bağımsız gözlerin de devrede olması lazım. Burada bir gıda güvenliği riski var. Bağımsız kuruluşlardan ve kamu kuruluşlarından yardım alıyor, STK’lardan yardım alıyor olması lazım. Gıda Mühendisleri Odası bu konuda öncü olabilir. GIDABİRDER bu konuda örnek olabilir.

Muhabir: Demet İlce