İsrail’in Filistin’in topraklarını işgal etmesiyle suçlandığı duruşma sürüyor.

Duruşmada konuşan Uluslararası hukuk uzmanları ve diplomatlar önemli açıklamalarda bulundu.

Dr. Namira Negm, kürsüdeki konuşmasında, “İsrail, 1948'deki Nakba'dan başlayarak bugüne kadar ayrımcı mevzuat tedbirlerini benimsedi ve bu sayede Filistinlilere karşı köklü bir ırk ayrımcılığı sistemi kurdu” dedi.

Negm, “Filistin halkına karşı ayrımcılık, İsrail'in uzun süreli işgalinin, Filistin topraklarının ilhakı ve sömürgeleştirilmesi kadar ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı bütünün ayrılmaz parçalarıdırlar” ifadelerini kullandı.

FİLİSTİNLİLER MADDİ KAYIPLAR YAŞIYOR

Negm, İsrail için Filistinlilerin "tanım gereği suçlu" olduğunu söyleyerek, “Dolayısıyla İsrail askeri mahkemelerinde tutuklu kalan Filistinlilerin mahkumiyet oranının yüzde 99 olması şaşırtıcı değil. Şiddetleri İsrail hükümeti ve ordusunun desteğiyle ve hafifletilmesiyle devam ediyor. Filistinliler, toplu ceza olarak uygulanan ev yıkımları da dahil olmak üzere yalnızca korkunç düzeyde insani ve maddi kayıplara katlanıyorlar. Bütün bunlar İsrail'in Filistinlileri zorla yerinden etmesini kolaylaştıran zorlayıcı ortamı yarattı” ifadelerini kullandı.

FİLİSTİNLİLER AYRI BİR HALKTIR

Profesör Philippe Sands, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkı konusunda herhangi bir tartışma olmadığını söyleyerek, katılımcı ülkelerden hiçbirinin, hatta İsrail'in bile, Filistin halkının uluslararası hukuka göre kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olmadığını iddia etmediğini belirtti.

Sands şu ifadeleri kullandı:

“Filistinliler ayrı bir halktır. Bu itibarla, kendi kaderlerini tayin etme hakkı da dahil olmak üzere, uluslararası hukuka uygun ve tabi olarak siyasi, sosyal, ekonomik olarak nasıl yaşayacakları ve örgütleneceklerine kendileri karar verme hakkı da dahil olmak üzere diğer tüm insanlarla aynı haklara sahiptirler. Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkının gerçek ve pratik sonuçları var. Boş bir slogan değil. Bu hak, kendi topraklarını ve doğal kaynaklarını kontrol etme hakkını, herhangi bir üçüncü tarafın demografik manipülasyonlarına maruz kalmama hakkını ve kendi siyasi statülerini, ekonomik kalkınmalarını ve kendi geleceklerini belirleme hakkını içerir ancak bunlarla sınırlı değildir. Filistinliler 1947 ile 1949 yılları arasında yerlerinden edildi ve ardından 1967'de mültecilerin geri dönmesine izin verilmedi. İsrail binlerce yasa dışı yerleşimin kalmasına izin veriyor. İsrail, Filistinlilerin toprak, tatlı su, tarım ve maden kaynakları da dahil olmak üzere doğal kaynaklar üzerinde kalıcı egemenlik kurmalarına izin vermiyor.İsrail, Filistinlilerin karada ve denizde hidrokarbon yataklarını kullanmasını engelliyor. İsrail, Filistinlilerin siyasi statülerini ve yönlerini belirleme hakkını reddediyor. İsrail, Filistin kimliğinin ve ulusunun siyasi ifadesini yasaklıyor ve cezalandırıyor. Bayraklar yasaklanıyor ve saldırıya uğruyor. Sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin hukuka aykırı olduğu ilan ediliyor”

Trump ticaret pozisyonları ve seçim sonrası piyasalarda beklenen hareketler Trump ticaret pozisyonları ve seçim sonrası piyasalarda beklenen hareketler

İSRAİL’İN EYLEMLERİ ULUSLARARASI HUKUKA HAKLI GÖSTERİLEMEZ

Prof. Alain Pellet de “İsrail, Filistin Devleti'nin verdiği iddia edilen bir rızaya dayanarak veya meşru müdafaa ya da zorunluluk öne sürerek sorumluluğundan kaçmak için hiçbir koşula güvenemez. Artık İsrail, Filistin'e atfedebileceği uluslararası hukuka aykırı bir eyleme yanıt olarak karşı önlemleri haklı gösteremez. Bu tür müzakerelerin veya bu tür müzakerelerin perspektifinin İsrail'i sorumluluklarından temize çıkarmak için bahane olarak hizmet etmesinin hiçbir yolu yoktur” ifadelerini kullandı.

Pellet şu ifadeleri kullandı:

“Filistin halkının meşru bir temsilcisinin açık onayı olmaksızın, İsrail ile işgal altındaki Filistin topraklarının nüfusu veya doğal kaynakları ile ilgili her türlü ekonomik ilişkiden veya diğer ilişkilerden kaçının. Bütün bu ihlaller, kesinlikle tüm ihlallerin anası olan Filistin'in uzun süreli işgalinden kaynaklanmıştır. Sayın mahkemenin değerli üyeleri, görüşleriniz Filistin için çok kıymetli bir yol gösterici olacaktır”

FİLİSTİNLİLER YALNIZCA HAKLARINI ARIYOR

Filistin'in BM Elçisi Riyad Mansour, kapanış konuşmasında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Mansour, “Bu seçkin mahkemenin işgalin yasa dışı olduğunu tespit etmesi ve bu tespitin hukuki sonuçlarını doğurması, işgalin bir an önce sona erdirilmesine, adil ve kalıcı barışın yolunun açılmasına katkıda bulunacaktır. Filistinliler yalnızca haklarına saygı gösterilmesini talep eder. Daha fazlasını istemiyorlar. Özgürlüğün, adaletin ve barışın geleceği burada ve şimdi başlayabilir” dedi.

Mansour ayrıca şu ifadeleri kullandı:

“Sorumluluk olmadan adalet olmaz ve adalet olmadan barış olamaz. İsrail'in yasa dışı davranışının faydasını görmek yerine sonuçlarına katlanması sağlanmalıdır. 75 yıl sonra adalet artık İsrail'in aydınlanacağı ve aniden rotayı tersine çevirerek yasalara ve BM kararlarına bağlı kalacağı günü bekleyemez. Adalet arayışı yolculuğumuz bizi sizlerin huzuruna, Uluslararası Adalet Divanı'nın huzuruna çıkardı. Sizi, işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail varlığının yasa dışı olduğunu ve işgalinin derhal, tamamen ve koşulsuz olarak sona ermesi gerektiğini teyit etmeye çağırıyoruz. Bu işgal, İsrail'in sömürgeci planlarına, Filistin topraklarının zorla ele geçirilmesine kılıf işlevi görmüştür.”

Kaynak: Haber Merkezi