Tam adını telaffuz edecek olursak “Ebû Alî el-Hüseyn b. Abdillâh b. Alî b. Sînâ” olan İbn-i Sina, Hicri 370 (Miladi 980-981) yılında Buhara yakınında günümüz Özbekistan’da yer alan Efşene köyünde doğdu.

Talebesi Ebû Ubeyd el-Cûzcânî’ye yazdırdığı hayat hikâyesiyle Cûzcânî’nin verdiği ilâve bilgilerin İbnü’l-Kıftî ve İbn Ebû Usaybia tarafından nakledilmesi sayesinde diğer İslâm filozoflarına nispetle hakkında daha fazla bilgi bulunmaktadır.

İslâm dünyasında İbn-i Sina künyesiyle meşhur olup bilim ve felsefe alanındaki eşsiz konumunu ifade etmek amacıyla Ortaçağ âlim ve düşünürleri tarafından kendisine verilen “eş-şeyhü’r-reîs” unvanı ile de bilinir. Samanoğulları sarayı maliye katiplerinden ve saygın bir bilim adamı Abdullah Bin Sina’nın oğlu olan İbn-i Sina, Batı’da “Avicenna” adıyla tanınır. Yalnız doğuda değil, ortaçağ Avrupa’sında da en büyük tıp bilgini sayılan Sina bir bilgin ve düşünürdür.

İbn-i Sina’nın el-Ḳānûn fi’ṭ-ṭıbb’ının Latince nüshasındaki göz anatomisine dair çizimi.

ÇOCUKLUK YILLARI VE İLİM HAYATI

Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı. Buhara’da babasından ve döneminin ünlü bilginleri Natili’den ve İsmail Zahit’ten özel ders ve iyi bir eğitim aldı. Olağanüstü hafızası ve zekası da bu konuda ona çok yardımcı oldu. Henüz 10 yaşındayken Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. 14 yaşına geldiğinde öğretmenlerini geçmeye başlamıştı. Felsefe, edebiyat, matematik, tıp gibi çeşitli alanlarda engin bir bilgi birikimine ulaştı.

İbn-i Sina olağan üstü bir zekâya sahip olduğu için küçük yaşta dikkatleri üzerinde topladı. Önce Kur’an’ı ezberledi; dil, edebiyat, akaid ve fıkıh öğrenimi gördü. Bu irtibat neticesinde evi felsefe, geometri ve Hint matematiğiyle ilgili konuların tartışıldığı bir merkeze dönüşmüştü. Kendisini bu tartışmaların içinde bulan İbn-i Sina erken denilebilecek bir çağda felsefî konulara aşinalık kazandı.

İbn-i Sina’ya göre kan dolaşımını gösteren çizimi.

BÜTÜN FEN İLİMLERİYLE İLGİLENMİŞTİR

Genel anlamda Fen İlimleri (Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik) gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş olan, İbn Sînâ matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları ve astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir. İbn-i Sina, her şeyden önce bir hekimdir ve bu alandaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Tıpla ilgili birçok eser kaleme almıştır; bunlar arasında özellikle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat çekmektedir.

Büyük düşünürün ismi anıldığında, onun adıyla özdeşleşmiş ve Batı ülkelerinde 16. yüzyılın ve Doğu ülkelerinde ise 19. yüzyılın başlarına kadar okunmuş ve kullanılmış olan el-Kânûn fî’t-Tıb (Tıp Kanunu) adlı eseri akla gelir.

Yazmış olduğu öncü beş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin Birinci Kitab’ı, anatomi ve koruyucu hekimlik, İkinci Kitab’ı basit ilaçlar, Üçüncü Kitab’ı patoloji, Dördüncü Kitab’ı ilaçlarla ve cerrâhî yöntemlerle tedavi ve Beşinci Kitab’ı ise çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.

EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ YERİ

Şuan halen hala Paris Üniversitesi’nin tıp fakültesi öğrencileri St. Germain Bulvarı yanındaki büyük konferans salonunda toplandıklarında iki kişinin duvara asılı büyük boy portresiyle karşılaşırlar. Bu iki portre, İbn-i Sina ve er-Razi’ye aittir. İbn-i Sina’nın Tıp alanında yaptığı ve yazdığı başlıca eserleri şu şekildedir:

El-Kanun fi’t-Tıb, (Hekimlik Yasası)

Kitabü’l-Necat, (Kurtuluş Kitabı)

Risale fi-İlmü’l-Ahlak, (Ahlak Konusunda Kitapçık)

İşarat ve’l-Tembihat, (Belirtiler ve Uyarılar)

Kitabü’ş-Şifa, (Sağlık Kitabı)

Editör: Haber Merkezi