Hüseyin Türkoğlu / Diriliş Postası
Teravihi, sahuru, iftarı, mukabeleleri ile her anı sağanak gibi rahmet yağan mübarek Ramazan ayının bugün 10’uncu gününü idrak ediyoruz. 11 ayın sultanı hızla ilerliyor.
BEDENLER DE DİNLENİR
Dolayısıyla şeytanların zincire vurulduğu, cehennem kapılarının kapanıp cennet kapılarının açıldığı bu kutlu ayın feyiz ve bereketinden azami ölçüde istifade etmek gerekir. Bu müstesna zaman dilimi, nefsimizi terbiye etmek ve ruhlarımızı arındırmak için olağanüstü güzel bir fırsat sunmaktadır. Bütün azalarımızla tuttuğumuz orucun bereketiyle bir yandan manevi olarak arınırken diğer taraftan bedenimizi de dinlendirerek 11 ayın yorgunluğunun giderilmesini sağlayabiliriz bu kutlu ayda.
TÖVBE ETMELİYİZ
Varsa olumsuz alışkanlıklarımızı terk edip bunları tekrarlamama konusunda pişmanlığımızı yüce Yaratan’a dua ile arz ederek af ve mağfiretimizi niyaz etmeliyiz. Kötü şeyler nefse tatlı geldiği için bu tür alışkanlıkları terk etmek çok kolay olmayabilir. Bunun için çok gayret göstermek gerekir. Hatta gerekirse bu konu ile ilgili olarak profesyonel destek alınabilir.
SOSYAL YARDIMLAŞMA
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bir hadisişeriflerinde, “Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur.” buyurmuşlardır. Dolayısıyla bu ayı fırsat bilip hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeli, kötü huy ve alışkanlıklardan kurtulmalıyız. Sosyal yardımlaşma için ideal bir zaman dilimi olan bu ayda birey olarak, aile olarak ve de toplum olarak bu erdemi sağlayabilirsek bu ayın rahmet ve bereketinden istifade edenlerden olabiliriz.
...
Unutarak yemek orucu bozmaz
Oruçlu olduğunu unutarak yemek yiyen veya su içen kimsenin orucu bozulmaz. Ancak kişi oruçlu olduğunu hatırladığı andan itibaren yemeyi kesmeli ve ağzındakini yutmamalıdır. Peygamber Efendimiz (sav) “Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu Allah yedirmiş, içirmiştir.” (Buhârî, Müslim) buyurmuştur.
...
Kendisini taşlayan Taiflilere merhamet etti
TAİF, Mekke’nin yaklaşık 90 km güneydoğusunda bulunan bir şehir. O dönemde etrafı da surlarla çevrili idi. Peygamber Efendimiz (sav) ilk Müslümanlardan Hz. Zeyd ile halkı İslamiyet’e davet için Taif’e gitti. Taif halkına bir süre İslam’ı anlatıp nasihat ettiler. Ancak hiç kimse iman etmediği gibi bir de alay ettiler. Peygamber Efendimiz, geri dönerken yolda taşa tutuldu. Her tarafları kan revan içinde kaldı.
PEYGAMBERİN AYAKLARI KANADI
Hz. Zeyd, Peygamberimizi atılan taşlardan korumak için, O’nun önüne, arkasına, sağına, soluna geçerek siper oluyordu. Bu sırada birçok yerinden yaralandı. Onun bütün gayretlerine rağmen Hz. Muhammed’in (sav) ayakları kanamıştı. Tâifliler, Peygamber Efendimiz ve Zeyd’i şehrin çıkışına kadar taşladılar. Peygamberimiz, şehrin çıkışındaki bir bağa sığınmak zorunda kaldı.
O HEP ÜMİTVAR OLDU
Burada yanına gelen Addas isimli bir köle Müslüman oldu. Peygamber Efendimiz, Taif ahalisinin cezalandırılması ile ilgili Cebrail aleyhisselamın mesajına, merhamet duygusuyla şöyle cevap verdi: “Ben onların soylarından yalnız Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayan muvahhit bir neslin yetişeceğini ümit ediyorum.” (Buhari, Müslim)
...
Iskât-ı savm nedir?
Iskât-ı savm, vefat eden kimsenin oruç borçlarını düşürmek demektir. Bir kimsenin sağlığında eda edemediği, sürekli mazereti sebebiyle tutamadığı veya geçici mazereti ortadan kalktığı hâlde oruçlarını kaza edemeden vefat etmesi durumunda; ölümünden sonra yakınları tarafından fakirlere fidye verilmesi suretiyle oruç borçlarının düşürülmesi ıskat-ı savm anlamına gelir. Böylece vefat eden kimse, tutamadığı oruçların sorumluluğundan kurtulmuş olur.